X ve Y Daha Sonra Z
Şanssızlık bir başlamayıversin,işler ters gitmeyiversin engel olamaz, önüne geçemezsiniz bir türlü. Arka arkaya gelir tüm aksilikler.
Çok pimpirikli,müşkülpesent , kararsız bir insan da değilim ama nedense beni bulur bu tip işler. Hele bu anlatacağım kolay kolay yaşanılır türden bir şey değil. Sanmıyorum aranızda böyle bir hikayesi olan kişi..Uzatmayayım, anlatayım da dinleyin..
Yıl 86 renkli televizyon neredeyse bir araba fiyatı. O zaman cidden ev eşyaları ve elektronik aşırı pahalı. Yani bir buzdolabı,çamaşır makinesi veya televizyon alacaksanız yemeden içmeden her biri için bir yıl taksit ödemeyi göze alacaksınız.
Her ay seksen bin ödersin, altı taksit yaparız toplam dört yüz seksen bin dedi. İlerisini düşünmeden senedi sepeti imzaladık X marka iki kanal televizyonu aldık götürdük eve. Bilmiyoruz tabi,daha ilk alışverişimiz toyuz,cahiliz. Meğerse elektronikte ve beyaz eşyada açık ve tek kalmış olan alınmazmış sonradan öğrendik bunu. Alınan ürün mutlak ambalajlı ve kutusundan çıkarılmamış olmalıymış.
Götürdük kurduk eve. Sorunsuz çalışıyor. Dönem ilerleyip kış bastırıp soba ateşlenip de ev ısınınca renk kayboldu bütünüyle siyah beyaza dönüştü televizyon. Nasıl bir arızaydı anlamak zordu,pek rastlanılır bir şey değildi. Belki basit bir şeydi ama ustasına düşmek gerekirdi. Düzelir diye tam yedi ay boyunca getirip götürdük servise..
Oynanmadık, açılmadık,değiştirilmedik yeri kalmadı televizyonun. Her seferinde daha kötüye gitti. Renginden vazgeçtik büsbütün kayboldu görüntü. Ses de anlaşılmaz oldu, hışırtı ve cızırtıdan ibaret hale geldi.
Baktı olacak gibi değil değiştirelim,evdeki X’i getir şu Y’yi götür,bu daha bilinen bir marka dedi bayimiz. Aslında işin farkında biliyor ama böyle bir yol tutturmuş belliki. Bana baştan verdiği televizyon da arızalı bu ikincisi de.. Farketmezsen öylece kullanmaya devam edeceksin.
Y, X ten de beter, tam demode. Hiç ayar tutmuyor. Zaten o da mağazada tek kalmış olanlardan ve ambalajsız. Yani kutusundan çıkarılmış, belikli müşteriye gitmiş ve geri dönmüşlerden.
Görüntü tam tepeden yan yatıyor. Gövdeden kırılıyor.Yani zikzak yapıyor.İzleyebilmeniz mümkün değil.
Tekrar mağazanın yolunu tuttuğumda babasının hayırlı yola gitmiş olduğundan bahsediyor on yedi on sekizlik delikanlı.
Bu da sorunlu dedim. Çözmelisiniz,halletmelisiniz meseleyi. Tamam abi dedi Y’yi getir Z verelim size ama henüz yeni sipariş verdik bekleyeceksiniz bir süre dedi.
Hem senin o ilk televizyonu sattık hiçbir şikayet gelmedi bu güne kadar dedi.
Oğul ağzından kaçırmıştı toyluğundan dolayı. Benim yedi ay boyunca kullandığım,servis servis gezdirdiğim televizyon yeni diye satılmıştı. Demekki işler böyle yürüyordu bu ticarethanede.
Arada bir uğruyorum Z geldi mi öğrenmek istiyorum ama her seferinde eli boş dönüyorum. Uzunca bir zaman bekledik ve nihayetinde aradılar gel abi dediler.
Kutulu olsun hiç açılmamış olsun,ilk kez ben açayım,yaşadıklarımı biliyorsun dedim.
Genç delikanlı tamam abi ama fark ödeyeceksin dedi ve bana epey yüklü bir rakam çıkarttı. İtiraz etmedim hiç,yoruldum çünkü bir yıldır uğraştırıyor beni.
Zaten baba gittiği yoldan bir dönmüş olsa bu da mümkün değil. Alıp götürüyoruz. Bu üçüncü, sorunlu çıkacak değil ya diyoruz.
İnanmazsanız ama o da arızalı çıkıyor. Servise yine gidip geliyoruz ama bir türlü çözüm bulunamıyor. Abi sabır bölgeden gelecekler, biraz bekleyin diyor. Uzunca bir süre sonra intikal ediyor servis ve işlemi gerçekleştiriyor.
Bir parça değişimi yapıyorlar o arıza gideriliyor ama bu kez başka bir sorun çıkıyor.
Artık son diyorum,böyle de olsa kullanacağız bunun peşine düşmeyeceğiz bir daha.
Nitekim öyle de yapıyorum. Yakın zamana kadar bizim emektardı. Yenisini alınca onu başka odaya kaldırdık. Yıllarca gece yarılarına kadar açık oturum izledim.
Görüntüsü hoş olmasa da ses de sorun yoktu. Tartışma programlarında görüntüyle işimiz yoktu zaten. Alevli bir tartışma varsa sesini işitiyor görüntüsünü es geçiyorsunuz zaten.
Bir şeyde şansınız olacak. Şanssızlığım televizyonla başlamadı ilki buzdolabıydı. Yıllarca motor sesi dinledik. Gürültüsü mutfaktan oturma odasına kadar gelir ve dikkatimiz ona odaklanırdı.
Yaşananlar ders olmamış gibi X,Y ve Z markalı televizyon aldığım yerden ileriki yıllarda bir elektronik cihaz daha aldım. Maalesef o da arızalı çıktı. Hiç kullanmadık, servise de götürmedim,süs eşyası gibi bir kenarda bekledi öylece.
Sakınan göze çöp batar diye bir atasözümüz var ya ne kadar kaçınırsanız o kadar çok karşılaşıyorsunuz bu işlerle. Hevesiniz kaçıyor,cesaretiniz kırılıyor adım atamıyorsunuz ondan sonra.
Şu günlerde yine bir ihtiyaç söz konusu ama çekiniyorum,hep erteliyorum o nedenle. Bilemiyorum neyle karşılaşacağımı.
Hasta olduk bir nevi. Yıpranma böyle bir şey işte. Yaşanılan her bir pürüz ömürden bir şeyler törpülüyor.
Boyun eğmek teslim olmak yok yalnız.
Mukavemet mukavemet,hep mukavemet…
Kemal GÜL
31.01.2014
YORUMLAR
Aman aynı mağazaya gitmeyin bari. Gerçi insan alışkanlıklarını kolay bırakamıyor. Böyles iyerlerde de güler yüz tatlı dil ya da ne bileyim elden gelen her şey yapılıp müşteri teslim alınabiliyor. Ben de yaşadım benzer şeyleri. Bu yoğunlukta değildi kabul etmeliyim. Fakat zor oluyor bu tür durumlar. Hoştu yazı. Kutladım.