- 1193 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Allah'ın Kızları (Düşüngülü Eleştiri)
A L L A H’ I N K I Z L A R I
( DÜŞÜNGÜLÜ ELEŞTİRİ )
‘Güzel söz sadakadır.’ Hz. Muhammed
Türk Dil Kurumu Ödüllü, işlek bir kalemi olan Nedim Gürsel’in adıyla dikkat çeken ‘Allah’ın Kızları,’ otobiyografik bir anlatı.
Yazar, Lat, Uzza ve Manat putlarını (Allah’ın Kızları) benöyküsel dille konuştururken, Hz. Muhammed’e karşı olanların da düşüncelerine yer vererek diyalektik bir anlatım yapmış. Adı gibi farklı duruşu olan bir kitap.
İslam’ı yaşayan bir aileden gelen Gürsel samimi duygularla o dönem yaşanılanları zaman zaman güncele dönüştürüp irdeleyici sorular yönelterek yazmış. Kafa karıştırıcı şok söylemlerde de bulunmuş. Hz. Muhammed, Lat, Uzza ve Manat için bakın ne demiş: ‘Gerçi onlar da yüce ilaheler, yüksekten uçan turna kuşlarıdır.’ (s.155) Allah’ın Cebrail aracılığı ile Hz. Muhammed’e söylediği sözler: ‘Acele edip dilini fazla oynatma, yalnız dinle. Sözü toparlayan Biziz! Biz sana onu okuduğumuz zaman, okunuşuna uy!’ (s.154) ‘Hatice’den sonra gül üstüne gül koklamam diyen Ebu Talib’in yeğeni de abayı can yoldaşının kızı Ayşe’ye yakmıştı. Bebekleriyle oynayan Ayşe nikâhlandığı, ama altı yaşında olduğu için kendisiyle henüz gerdeğe girmediği Muhammed’in terlikleriyle oynamaya başlamıştı.’ (s.257)
Nedim Gürsel ‘Allah’ın Kızları’nı, Perihan Mağden’in ‘Biz Kimden Kaçıyorduk Anne?’ romanında yaptığı gibi metinlerden oluşturmuş. “ …‘Kıyamet,’ ‘Mevlit,’ ‘Miraç,’ ‘Hüveylid kızı Hatice,’ ‘Vahiy,’…” Gürsel, yukarıda görüldüğü gibi metinleri yaşam sıralamasına göre yapmamış. Aynı hatayı Perihan Mağden de yapmış. Kurguda hangi sıralama seçilmiş? Roman kahramanı Hz. Muhammed mi, Hacı Rahmi Ram mı, Torun mu belli değil!... Olaylar, tarih akışına göre katmanlara ayrılarak kurgulanmamış, kolay yol seçilmiş.
Gürsel, oranlama yapılamayacak kadar az diyalog kullanmış. Sayfada ortalama 2.4 kez paragraf yapmış. Okuduğum romanlar arasında diyaloğu ve paragrafı en az olanı diyebilirim. Okuru sıkmama adına iyi bir oran olduğu söylenemez.
Gürsel, zaman ve mekâna uygun yazmak istemesine karşın işlek bir dili var. Torun ile ilgili bölümleri geriye dönüş tekniğiyle dile getirirken Tanrısal bir anlatıcı kullanmış. Hz. Muhammed ve Hacı Rahmi Ram (dede) anlatımını üçüncü tekil kişi ağzından yapmış. ‘Allah’ın Kızları’nda (Lat, Uzza ve Manat) ise benöyküsel bir anlatım seçilmiş.
Üç kuşağı yazarak çok sesli bir oylum yaratan Gürsel, okurun içsel tellerine su veren güzel sözleri seviyor. ‘Savaş Allah’ın verdiği canı almak değilse neydi ki!’ (s.34) Okuru şöyle bir irkilten hoş olmayan sözler: ‘Reisicumhur Gazi Paşa’nın kellesini pancar gibi koparıp yeşil bayrakla gökdere çektikten sonra’ (s.269) Kadın okurların pek sevmediği absürt ve argolu sözler: “ ‘Hay pis orospu!’ diye bağırmış ilaheye. ‘Baba’nın zekerini ye!’ ” (zeker:erkeklik organı) (s.50) Nedim Gürsel romanını yüzde 19.7 oranında yabancı sözcükle yazmış. (sayfada ortalama 42.5 kez yabancı sözcük kullanmış) ‘Fatma en cerbezeli olanıydı.’ (s.72) ‘sel suları taşların ufunetini almakla’ (s.17)
Dedesinin savaş anılarını yazmış gibi bir izlenim veren Gürsel’in yazın diline işlevsellik katan ayrıntıları: “çocuklara genç annelerin yukarısını bırakıp aşağısıyla yetinerek, ‘Ah o emzikli kadın!’ diye iç geçiriyordu, ‘çocuk ağladıkça gövdesinin yarısıyla ona dönüp meme verir, altındaki yarısı benden ayrılmazdı.’ ” (s.54) Hz. Muhammed’in anlatıldığı bir kitapta bunların da olması, sanırım hayatın gerçekleri... Diyalektik bir anlatım...!
Asaf Halet Çelebi’nin ‘Şairler peygamberlerin varisleridir’ sözünden etkilenmiş olacak ki, Cahiliye Devri’nin şairi Kays’ı Tanrı’ya yakın gösteren Gürsel, modern romanın olmazsa olmazı imgeyi sayfada ortalama 1.5 kez kullanmış. ‘şehvet duygularını kabartıp ona henüz tadılmamış zevklerin kapısını aralıyordu.’ (s.58)
Tanrı’nın kullarıyla polemiğe girdiğini öne çıkarmak ister gibi bir tutum sergileyen Gürsel, kahramanın gerçekçiliğini yansıtan içmonoloğu her doksan beş sayfada bir kez kullanmış, düşük bir oran. ‘Sonra kendi kendime dedim ki, sol omzu savaşta parçalandığına göre günah meleği de yoktur. En iyisi ben de bu adamla evleneyim.’ (s.216)
Vahşeti bile ballandıra ballandıra betimleyen Gürsel, ulaşılamayan yerin ardını yoklatan soruları sayfada ortalama 1.7 kez yöneltmiş. ‘kendi katında olsun istedi, kim bilir. O her şeye kadir değil mi? Hem esirgeyip bağışlayan hem de müntakim olan, olabilen değil mi? İbrahim’in günahı neydi ki Tanrı ondan öç almak istesin?’ (s.35)
Anlatıda diyaloğu unutan Gürsel, sözvarlığı atasözünü her doksan beş sayfada bir kez kullanmış. ‘Dağ dağa kavuşmaz, ama insan insana kavuşur’ (s.42) ‘Besle kargayı oysun gözünü’ (s.206)
Hacı Bektaş öğretisini öne çıkaran Gürsel, kullanıldığı yere zenginlik ve estetik katan pekiştirmeyi sayfada ortalama 1.7 kez kullanmış. ‘Bu nedenle yan yanaydınız, kucak kucağa değil.’ (s.24) ‘zirvesinde hayal meyal görünen tek tük ağaçları’ (s.100)
İzleği ölüm ve korku üzerine kurgulayan Gürsel, eserin ruhuna göre betimleme yapmış. ‘siyah kisvesiyle bir heyula gibi duran kutsal yapıya da harelendiriyordu, çevresindeki putları da. Allah’ın kızları birbirlerine sokulmuş derin uykudaydılar. Başlarında ay ışığından yuvarlak haleleriyle azizelere benziyorlardı.’ (s.163) “Harfler ağır aksak yürüyen develer gibi eğrilip büküldükçe, elif’ler ‘nun’lara girip çıktıkça, ‘mim’ler ‘va’ilarla yuvalanıp ‘dal’lara kavuştukça bulutlar rüzgârda savruluyor’ (s.54) ‘O şiirlerde kadınların bacakları dolgun ve sıkıydı, boğumlu hurma fidanları gibi; Ve gerdanları beyaz geyik gerdanlarına benzerdi.’ Sayfada ortalama 16.5 satır betimleme yapmış. Kahraman ruhunun yol haritasını gösteren içsel izleğin çözümü: ‘Kızıl çölü kızıl develeriyle aşıp gelirler, sıkıldıklarında deveye dökerlerdi içlerini; sevdikleri kadını deveye benzetir deveye kaside düzerlerdi.’ (s.49) Sayfada ortalama 0.5 kez ruh çözümleme yapmış.
Nefis betimlemeler yapan Gürsel, modern romanın gereçlerinden olan bilinççakımını her elli yedi sayfada bir kez kullanmış. ‘Acem’den gelen, çıplaklığımı, güzelliğimi, bana inanan, bana tapan herkese cömertçe sunduğum bedenimi örten bir ipek şalı yırtıp parçalamak, zil takıp oynamak gelirdi içimden.’ (s.48)
Otobiyografik anlatıyı edebiyat türleri arasındaki sınırların kalktığı bir dönemde yazan Gürsel, estetik zevk peşinde koşan okurunu yarı yolda bırakmış. İkilemeleri sayfada ortalama 0.4 kez kullanmış. ‘fışkıran tel tel saçları ıslanıyor, kırışık alnında boncuk boncuk damlalar’ (s.24)
Cahiliye Devri’ni yazan Gürsel, yazıyı kuruluktan kurtaran mizahı her elli yedi sayfada bir kez yapmış. ‘İmparatoriçenin gençliğinde doğanın bedenine bağışladığı üç delikle yetinmeyerek göğüs uçlarının da aynı işlevi görmeyişinden yakındığı, herkes gibi Kays’ın da bildiği, ama bir de yerinde görüp bizzat denetlemek istediği bir gerçekti.’ (s.57) ‘Yolculukta dört taş bulsalar üçüyle ocak kurup tencere kaynatıyor, dördüncüsüne tapıyorlardı.’ (s.152)
Dinsel öykülerle inançlı bir ailede yetişen torunun anılarını harmanlayan Gürsel, sözcüklerin birer gözlerini boyayarak yananlam vermiş. ‘Teodora’yla nasıl seviştiğini, onu nasıl evire çevire dümdüz ettiğini’ (s.63) ‘boylarının ölçüsünü alacaklardı. Sulak yerde yetişen bostan sırığı boylarının ölçüsünü.’ (s.188) Sayfada ortalama 2.8 kez mecaz kullanmış.
Sekiz satıra bağdaş kurmuş uzun cümlelerle yazan Gürsel, benzetmeyi sayfada ortalama 1.8 kez kullanmış. ‘az düşmedin peşlerine, Muhammed gibi sen de onlarsız yapamadın.’ ‘süsücü manda gibi bakıyor mavi gözleriyle, çakır malak gibi’ (s.28) Eğretilemeyi ise sayfada ortalama 0.3 kez kullanmış. ‘Adalar Denizi’nde fırtınayla, Marmara’da korsanlarla boğuşmayı’ (s.57) ‘Melekler Allah’tan alıyorlardı’ (s.120)
Okuruna iç derinlik veren Gürsel, benzetmenin olmazsa olmazı sıfatı sayfada ortalama 5.8 kez kullanmış. ‘Beyaz tenli, ateşli, zeytin yeşili gözlerinde şehvete davetin parıltısı yanıp sönerken’ (s.57)
Masal anlatır gibi yazan Gürsel, bellekte çarpıcı çağrışımlar uyandıran deyimi sayfada ortalama1.0 kez kullanmış. ‘Nuh diyor peygamber demiyorlardı.’ (s.151) Soru deyimi: ‘yüreğine taş basıp olayı örtbas mı etsin?’ (s.244)
Anlatılardan vazgeçemeyen Gürsel, terimi sayfada ortalama 1.8 kez kullanmış. ‘orada İngiliz kurşunuyla Arap hançerine göğüs’ (s.33) ‘Ali Kuyusu’nun suyu’ (s.210)
Hz. Muhammed’i şiddet yanlısı gibi göstermeye çalışan Gürsel, otuz bir sayfada bir kez alıntı yapmış. 5 kez şiir (25 dize), 3 kez ayet alıntı yaparak romana çok sesli bir zenginlik katmış.
Arapça sözcüklerin Türkçe açıklamasını parantez içinde yapmayan Gürsel, yazının içinde süs gibi duran hazır ifade kalıplarını montaj tekniğiyle her yedi sayfada bir kez kullanmış, oldukça yüksek bir oran. 10 kez şiir (20 dize), 8 kez ayet, 8 kez söz, 2 kez marş (5 dize), 2 kez türkü (6 dize), mevlit (8 dize), şarkı.
Otobiyografik roman veya öyküler, yazarların iki de bir girip kendilerinden söz edeceği alanlar değildir. Sınırları değişmekte olsa da..! Orası, şiir gibi okurundur artık… Koluna girdiğin okura yanındayım, demek doğru olur mu?.. Günceli yakalamak için yazılmış olsa da, söylemlerde risk var!.. Sivas ve Malatya’da yaşanılanlar unutulmamalı!.. * Allah’ın Kızları / Nedim Gürsel / Doğan Kitap / 287 s.