- 922 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
Eski Bir Kente Gömüyoruz Düşlerimizi
Ölüm ve yaşam arasındaki gelgitlere kapılıyorum yokluğunu şiddetle duyumsadığımda… Adımlarının ardında toza toprağa karışırken düşlerim, harflerinin güzelliği geçiyor içimden… Şimdi neredesin… Ne yapmaktasın… Hangi mürekkebin sessizliğinde susmaktasın… Bilmiyorum…
Öyle günler ve zamanlar oluyor ki; öz varlığımdan, titreyen ellerimden, suskun düşlerimden, sessiz harflerimden süzülüp kirpiklerimden aktığını, yanaklarımdan ansızın özlemle dudaklarıma ulaştığını hissediyorum.
Gecenin ıssızlığı ilişiyor düşlerimin tedirginliğine. Boyuna söylenerek giriyorsun rüyalarımın kırık kapılarından. Ellerinde solgun papatyalar, yarı ağlamaklı bir kadın ardında… Uykunun o en ağır noktasında hoş karşılıyorum yine de seni.
Deniz fenerleri ışıldayıp duruyor. Dalgalar sevişiyor sahille… Ve ben çıplak ayakla yürüyorum, bakışların kuruluyor ıslanan tenimi. Sahil boyunca zehir kırmızısı güller açıyor dokunduğum her yerde… Yokluğunla budadıkça filizlenen dallarımı, sevdana büyüyorum inadına.
Siyah saçlarımı uzatmışım mehtaba, kırmızı dudaklarımla susmuşum sevdiğimi. Senden başka her şeyi unutmuşum, bildiğin gibi değil… İçin için yanıyor ellerinde şiirler ve biz eski bir kente gömüyoruz düşlerimizi. Kalbine giden her damarda ben tıkanıyorum, yoğun bakıma alınan şarkılarımızın her sözü yalanmış meğer.
Durgun ve düşünceli halinle, gönlün her güzele parçalanmış. Yüreğin başlayıp bitmemiş sevdaların işgalinde… Olacak şey değil ama olmuş işte… Kim bilir kaç zamandır ay doğmuyor gecelerine. Gümüş yıldızları ipek bir örtü gibi örtüyorsun düşlerine. Ben ise sırf sana yakın olmak için ipek kağıtlara gül yaprakları ile mektuplar yazıyorum gecelerce. Bir anda dökülüp saçılıyor en yaralı öykülerim.
Kırık cümlelerimle bileklerimi kesip sana intihar ediyorum her cümlede. Hayaller ve yıkılışlar arasında ölüyorum. İçli besteler akıyor damarlarımdan. Yaşanmamış her şarkıda beni hatırlaman için bir ömür buradayım. En gizli sevdamı akıtıyorum mısralarına… Anlıyorum ki bir ömür, bir “an” kadar kısa bazen…
Kimbilir kaç kez gördüm bu rüyayı…
Uzak bir deniz özlemi çekiyor kimbilir kaç kez kalbim…
Ve özlemini çektiğim her sahil, karanlık yangınlarla yakılıyor.
Denizin mavisini bile göremiyor güz’üm…
Her mevsim bir sonbahar rüyası yaşıyorum velhasıl…
Korkuyorum isyan isyan büyüyen gecelerden…
Yüreğim onulmaz bir düş.
Ve sen sevdiğim… Sakın gelme…
İstemiyorum…
Yakın olma bana hiç…
Gözlerine bakıp da sevdiğini haykıramamak
Eski bir kente gömmek eli kolu bağlı düşlerimizi
Mürekkep sessizliğince susmak gözlerinin kafiyelerinde
Ve bir şişe gözyaşında boğulmak… En acısı ölümlerin…
Sakın gelme…
Mayıs 2008
Ayşegül TEZCAN
YORUMLAR
"Kırık cümlelerimle bileklerimi kesip sana intihar ediyorum her cümlede. Hayaller ve yıkılışlar arasında ölüyorum. İçli besteler akıyor damarlarımdan. Yaşanmamış her şarkıda beni hatırlaman için bir ömür buradayım. En gizli sevdamı akıtıyorum mısralarına… Anlıyorum ki bir ömür, bir “an” kadar kısa bazen…"
Ben kendimi bulduğum bölümü aldım ve gittim.
Yarın ana sayfada görüşmek üzere,şimdilik hoşçakalın.
Saygılarımla / -dellysedat-
Kimbilir kaç kez gördüm bu rüyayı…
Uzak bir deniz özlemi çekiyor kimbilir kaç kez kalbim…
Ve özlemini çektiğim her sahil, karanlık yangınlarla yakılıyor.
Denizin mavisini bile göremiyor güz’üm…
Her mevsim bir sonbahar rüyası yaşıyorum velhasıl…
Korkuyorum isyan isyan büyüyen gecelerden…
Yüreğim onulmaz bir düş.
Ve sen sevdiğim… Sakın gelme…
İstemiyorum…
Yakın olma bana hiç…
Gözlerine bakıp da sevdiğini haykıramamak
Eski bir kente gömmek eli kolu bağlı düşlerimizi
Mürekkep sessizliğince susmak gözlerinin kafiyelerinde
Ve bir şişe gözyaşında boğulmak… En acısı ölümlerin…
Sakın gelme…
Yazının kralıcesi, az bile bu sıfat sana
İçinde kayboluyorum, kelimelerin
ayıktığımda başka bir kelimedeyim... Bitmesin istiyorum bu güzellik...
Yüreğine sağlık, emi
Eski Bir Kente Gömüyoruz Düşlerimizi
Eski Bir Kente Gömüyoruz
Eski Bir Kente
Eski Bir
Eski .....................
Başlığı defalarca okudum, okudum.. sadece başlık dahi yazının içeriği gibi değerli ve güzel... ayrılırmı yazının içeriği ve başlık, asla ve kata..
Ve başlık bile etkileyince yazıyı ikinci kez okudum, hoş hep birden fazla okurum Ayşegül Tezcan'a ait yazıları...anlamadığımdan yada başka bir nedenden mi ? değil tabiki, daha çok sindirmek ve etkileşimi yükseltmek için.
Ve geliyorum '''yoğun bakıma alınan şarkılarımızın her sözü yalanmış meğer'''e.... bu kısım bende anısı olan bir şeyi anımsatıyor ve yazara daha yazı bitmeden burada teşekkür ediyorum.
''Kırık cümlelerimle bileklerimi kesip sana intihar ediyorum her cümlede''.....burayıda okuyunca yazıyı bitirmek zor oluyor ama son bölüm olunca toparlıyorum artık.
Ve yazıyla örtüşen sondaki şiir müthiş bir final okutuyor bizlere.
Artık bir sonraki yazıyı bekleme zamanı sanırım.
Kutluyorum saygı değer yazarı ve '' Eski Bir Kente Gömüyoruz Düşlerimizi '' adlı eseri günün seçkisi yaparak ayrılıyorum sayfadan.
Sevgiyle.
Muhteşem imge zengini bir yazı;
Kırık cümlelerimle bileklerimi kesip sana intihar ediyorum her cümlede..
Gözlerine bakıp da sevdiğini haykıramamak
Eski bir kente gömmek eli kolu bağlı düşlerimizi
Mürekkep sessizliğince susmak gözlerinin kafiyelerinde
Ve bir şişe gözyaşında boğulmak… En acısı ölümlerin…
Sakın gelme…
Günümün yazısı...
Sevgilerimle...