Sana yazıyorum bu mektubumu;
Hayatın bilmediğin veya farkında olmadığın bir yüzü vardır. O yüzler etrafında varolan binlerce bedende yaşar. Sadece bakmakla göremezsin. Yaşamak, hissetmek, konuşmak ve çaba harcayıp sabırlı olmak gerekir. Bakmak arzusunu hissetmediğin gözlerde dahi bilmediğin, kaçırdığın binlerce yüz vardır. Hissetmelisin bebeğim. Hissetmelisin kalbimi. Anlamalısın bu yürekteki
sevgiyi. Sana yazıyorum bu mektubumu. İçimde yaşattığım, büyüttüğüm o saf bebeğime yazıyorum. Duy sesimi, haykırışlarıma kulak ver. İçindeki öfkeyi kaldır rafa. Hayatını yaşa. Sen içten, saf, tertemiz ruhunla ve ışıl ışıl parlayan gözlerinle yeniden tebessüm edebilmelisin hayata. Seni içine akıttığın acı gözyaşlarınla diri diri gömemem. Seninle
dünyaya meydan okudum. Sen bana doğru yolu gösterdin. Gerçek
sevgiyi, gerçek
aşkı, gerçek aileyi, gerçek arkadaşlıkları ve gerçek
dostlukları…
Sen benim gözüm oldun yaşama. Sana sesleniyorum bebeğim. Biliyorum bu acı bamb
aşka. Bilmiyorum sanma ama sensin beni hayata geri döndürecek olan. Sana sesleniyorum yeter yaşadığım bu acılar. Sadece sen. Sadece ve sadece sen yardım edebilirsin bana. Yeniden eskisi gibi tebessüm etmeliyim aynadaki yansımama. O kadar saf, iyi niyetli, dürüst, açık ve mert öyle masumsun ki tekrardan yaşamalısın. Biliyorum bu acı seni yaşatmıyor şimdilerde. Bir ihaneti,
yalanları kaldıracak kadar acısını yaşamamıştın hayatın. Saf, temiz,
sevgi dolu hayatında yer yoktu bu yaşadıklarına. Anlamıyorum sanma ama yeter!
Hakkın yok beni de yanına almana. Ben acı ç
ekmek istemiyorum. Bana
gece uykularımı geri ver. Gözümdeki yaşları durdur. At artık içindeki öfkeyi. Böyle yaşayamazsın! Neden anlamıyorsun sevmiş olabilirsin, güvenmiş ama bitti. Yarım kalan bir
aşk hikayesi bırakmışsın geride kime ne?
Hakkın yok beni öldürmeye. Uyan artık
bebek! Büyümelisin!
Uyan bak etrafına. İlk kandırılan, ilk aldatılan sen değilsin. İlk duygularıyla oynanan insan da sen değilsin. Biliyorum kalbinde hiç yer yoktu bu acılara. O kadar saftın ki
yalan nedir bilmezdin. Her sorunu konuşarak çözersin sandın, insandın.
Bilemezdin bebeğim köpekler bile hissedebilip anlarken bazen bazı hayvan türleri konuşmaktan anlamıyor! Bilemezdin bebeğim, tahmin edemezdin bu kadar vicdansız bir varlığı sevdiğini… Sana her
zamankinden daha da çok ihtiyacım var. Birkaç gün sonra yeni bir yıl, yeni umutlar. İnanmalısın, yeniden bağlanmalısın dört elle yaşama. Hatırla ne diyorlardı sana polyanna felsefesiyle yaşıyordun. Her kötü olaydan ders çıkarıyor yine de mutlu oluyordun. Ne oldu ne bu öfke, neden isyan ediyorsun. Nereye kadar sürecek bu hikaye. Anla artık belki orada yarım kaldı ama acılarına da son noktayı koymalısın.
Bırakmalısın yarım kalmış bu
aşk hikayeni acılarıyla ve mutluluklarıyla bir rafta. Mecbursun buna. Anla artık bebeğim bitti! Acılarını da kaldırmazsan rafa bitmez ızdırap dolu günlerin. Hep başa dönersin acılarınla yeniden alevlenir kalbin. Acı çektiğini biliyorum. İçinin nasıl yandığını ve üzüldüğünü de biliyorum. Yüreğinin çığlıklarını duyuyorum. Gözyaşlarını da görüyorum gözlerinden yanaklarına akan. Ama artık yeter. Uyan artık!
Aç gözlerini. Güzel gözlerine o masum yüzüne yakışmıyor bu ifade. Sen her
zaman gülen gözlerinle neşe saçardın. Huzur ve
sevgi dolardı
dünyamız. Ne oldu sana. Niye bu öfke, niye bu sivri dil, neden bu isyan? Sen ki tatlı dilinle her sorunu çözerdin. Bir tebessümü etrafındakilerinin yeterdi mutluluğuna. Değer mi halen acı çekmene?
Biliyorum onun için ağlamıyorsun. Biliyorsun ki değmez. Biliyorum haline ağlıyorsun. Haklısın bebeğim ağla. Ağlamalısın çünkü küçücüğüm. Unutma her
bebek yeni doğduğunda
dünyaya gelirken ilk ağlar. Sen de ağla bebeğim ağlayabildiğin kadar. Sabırlı ol bebeğim. Yakında yeniden doğup, büyüyeceksin
zamanla
gülmeyi de öğreneceksin...
“İçimdeki bebeğe
sevgilerle”