28
Yorum
9
Beğeni
0,0
Puan
3232
Okunma
Bazen düşünürüm, bana kötülük yaptığına inandığım insan...evet insan...kötülük de yapar.Nefsine kendini vermiş zavallı olarak acımak doğru mudur böylelerine diye.Sonra bu düşündüğümden utanır.
Elbette diye kendimi onaylarım.Acımaktan başka bir şey yoktur çünkü yapılacak.Kin, nefret, husumet, gütmek gibi yezitsi hal ve hareketlerle ben de tıpkı onun gibi nefsi davranmış olurum.Ve bilirim ki yine nefis bin yezitten bile daha güçlüdür.Ha sever miyim yine severim.
Evet severim çünkü onun yezitliği sayesinde nefsime dönmeyi bilmişimdir.Onu terbiye etmeyi.Onu nizama sokmayı öğrenmişimdir.Hatta gönülden içten içe minnet bile duyarım böylelerine sayelerinde onlar gibi olmayanı da tercih etme imkanı sunmuşlardır.Herkesin iyi olmadığını uygulamalı olarak öğretmişlerdir bana.
Bilmem belki fazla iyimserim, hatta ve hatta böyle düşündüğüm ve kendilerine aynı şekilde karşılık vermediğim kişiler karşısında alt seviyede bile görünebilirim.Göründüğümü de sözleriyle mühürleyenler olmadı mı ? Elbette oldu.Eminim ki herkesin de olmuştur aynı şekilde karşılaştığı insan tipleri.
Yine de sevdim.Yine de vazgeçmedim onları sevmekten.Çünkü gerçekten yaptıkları eylemi bu kez dilleriyle de onaylamakla haklarında ki nefsi kurbanlık düşüncemi sağlama almışlardır.
Mesela, geçen gün bizzat başıma geldi.Kendimi savunma hakkımın bile olmadığı bir ortamda, yokluğumda hakkımda ileri, geri konuşan hanımefendi bir insanla iki gün sonra karşılaşmıştık.
Ben hiç bir şey duymamış gibi bu insana eskiden olduğum gibi candan ve sevgi dolu bir yaklaşımla merhaba dedim.O da bana aynı şekilde sanki onca şeyi söyleyen kendisi değilmiş gibi merhaba dedi.Neyse oturduk.Konuştuk. Oradan buradan.
Bizi arkadaş kılan ortak mevzularımızdan, paylaştıklarımızdan. O esnada telefonum çaldı.Yıllar öncesinden birlikte çalıştığım bir arkadaşımdı telefondaki.Beni yıllar öncesinden hiç de mecbur olmadığım, hatta aksi davranışa mecbur olup da inisiyatif kullanarak kendisine inanmış olduğum için yerine getirmemiş olduğum mesleki bir davranışımın ailesi ve kendisi için bugün itibariyle mutluluk verici dönüşüne teşekkür etmek için aramıştı.
Tam da, hakkımda konuşan insanın mevzu bahis etmiş olduğu ve beni itham ettiği davranışın aksini ispat eden bir konuşmaydı.İstemeyerek de olsa şahit olmuştu.Geçmiş gün için söylemiş olduklarının hepsinin çürütülmüş olmasına.
Hani demem o ki, aslında hiç gerek yok.Kine, nefrete, husumete, kötüye kötülükle karşılık vermeye. Bunların varlıksızlığından söz edebilir miyiz elbette hayır.Bunlar yoktur benim hayatımda diyen yalan söyler.Ben de diyenlerdenim ama inanın ki bunu en azami şekilde tutma gayreti gösterdiğim yönünde vicdanım son derece rahat.Çünkü gerçekten ama gerçekten beni kıranlara karşı aynı şekilde davranmıyorum.Davranmam da.
Onların nefsi hareketlerine aynı nefsi düşmanlıkla karşılık vermem beni daha çok üzer.Çünkü kendime yenilmiş olurum.Aslında Bazı yanıtsızlığımda, koymuş olduğum mesafelerde bu karşı tarafa verilen bir cevap değil kendime karşı yapmış olduğum savaştan başka bir şey değil.Her ne kadar karşı cepheden farklı algılanmış olsa da bu beni asla kendime bileylediğim kılıcımı kendime saplamama engel değil.
Sahih bir aşk için nefsani olandan ( kendime kötü muamele yapılandan, kin ve nefretten ) arınmış olmak en büyük mutluluk değil midir ?
Hadi nefsime uydum, o kişi bana bunu dedi, ben de onun hakkında bunu diyeyim dedim...Ben üzüldüm o da üzülsün istedim.Ne olacak ki..İçimde büyüttüğüm kin ve düşmanlıkla daima mutsuz, aksi, negatif olan insanlara güvenini kaybetmiş biri olacağım.
Hem yaradan en baştan sevgiyi emretmemiş midir ?Hem Yaradan hangi kitabında ben kötülerin Allah’ı değilim, iyilerin Allah’ ıyım demiş ? Her ne ya da kim olursa olsun.Onun kulu olduğuna inandığım herkes, dini, mezhebi, ırkı, dili, sonuçta her insanın onun kulu olduğu inancına bağlıyor ve o noktada yönlendiriyor ise beni başka doğru bilmem ben.
Onun gördüğü, onun duyduğu, onun bildiği, onun yarattığı insanın başka bir insanına yapmış olduğu olumsuzluktan elbette haberi olacaktır.
Elbette gerekeni zaten benim istediğimden belki daha fazla iyi olarak bahşedecektir hak edene. Ben kimim ki bana önce sev diyen yaradanımın emrinden bunu anlamayan başka bir insan için çıkayım.Hele ki kendi nefsime uyarak çıkayım...
Allah her yarattığına hürmet edeni sever.Bu ister çiçek olsun, ister böcek, ister köpek olsun.İster başka yarattığı bir insan.Sizce bütün yaratılanlardan en üstün olanı insan değil mi.Kötü diye nitelendirsek bile insan .Doğuştan içine sevgi aşılanan insandan bahsediyoruz.
Kötü olması belki onun suçu değil, belki ileride dönecek bu yezitsiliğinden. Bilemeyiz ki bunu. Emin olamayız ki daim öyle kalacağından. Değişimini belki göreceğiz ya da göremeyeceğiz bu o kadar da önemli değil .Önemli olan yaradanca üstün kılınan bir canlı olarak dünyaya gelmiş olması değil mi ? Ki köpeğe bile saygı duyulmasını isteyen, ilerde af dilediğinde bağışlayacağını duyurmuş olan yaradanımız sizce nefsine uymuş bir kula karşı saygısızlık yapmamımızı affedebilir mi ?
Aşksa gönlümüze fıtratımızdan ekilen, sevgi ve anlayışı öteleyen nefsani
(En başta kin ve nefret ) her şey boş derim.
Sevgi ve mutluluk daim yoldaşınız olsun.
Şükran AY