- 858 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
BAŞAKTIM DEĞİRMENDE ÖĞÜTÜLDÜM UN OLDUM 3
Çok mutluyum. Benim için mutluluğun anlamı değişti. Mutluluk, yeni kıyafet almak, güzel bir yerde yemek yemek, gezmek, eğlenmek değildi artık. Mutluluğun anlamı ibadetimi yapmak, Allah yolunda bir adım atmaktı. Çok huzurluyum, huzurun anlamıda değişti. Huzuru beşeri şeylerde aramaışım bunca yıl, oysa huzur kalbinde azabın olmamasıymış. Huzur namaz kılmak, Kuran-ı Kerim okumak, Allaah’ı zikretmek ve en azından namaz esnasında yirmikez kelimeyi şahadet getirmeti artık. Aradığım aşkı bulmuştum. Bunca yıl beşeri aşk ararken, kalbimin ihtiyacını bilememişim oysa kalbimin ihtiyacı olan aşk ilahi aşkmış. Onu anlamaya başlamıştım.Kalbimdeki aşk beni yakıyordu ama azap veren bir yangın değildi aksine huzur ve mutluluk veren bir ateşti.
Üstelik aynaya baktığım zaman kendimi çok güzel görüyordum. Rabbime, ‘’nasılda güzel yaratmışsın, Rabbim iki gözüm, kulaklarım kaşım, kirpiğim, burnum, elim, ayağım var. Bütün uzuvlarım tam ve yerinde’’diye Allah’a şükrediyordum. Minnet duygumun şekli değişmişti. Kula değil yaradana minnetim artmıştı. Hayat defterimin yazılı bütün sayfalarını yırtıp tekrar yazmak istiyordum. Bunda önce hiç yaşamamış gibi yeniden doğuş istiyordum Yaradandan.
İlginç olan tarafı, eskiden boğazıma dayanan giysiler giyemezdim. Sanki boğuluyormuş gibi hissederdim. Başörtümü örttüğüm zaman, boğulduğumu hissetmiyordum, beni başörtüm bunaltmıyordu. Aksine ferahlıyor, içimi huzur kaplıyordu, sanki yıllardır kapalımışım gibi alışıktım başörtüme. Sanki yıllardır kullanıyormuşum gibi düzgün örtünüyordum. Tesettür kadına yakışıyor, daha güzel oluyordu. Açıkçası kendimi açık halimden daha güzel görüyordum.
Erdek’te kuzenimin kızının düğünü vardı ve gidecektim. Annem, babam, kardeşlerim, akrabalarım kapandığımı bilmiyorlardı. Onlara söylemedim, sürpriz yapacaktım. Erdeğe gittim, annem, babam, kardeşlerim kapandığımı görünce çok sevdiler. Birkaç eleştiren ne gereği vardı diyen dışında herkes beğenmiş ve sevinmişti. Düğünü yaptık, çokta güzel oldu.
Annem, teyzemle birlikte Umreye yazıldığını ve birlikte gideceklerini söyledi. Annemin dizleri ağrıyordu bundan dolayı yavaş yürüyordu, yardımcı olacak biri olsa çok rahat edeceğini söylüyordu. Yardım konusunda teyzeme güvenmiyordu, hatta teyzem , ‘’Abla yürüyemezsen otelde kalırsın’’ demiş çok üzülmüş ve oturup ağlamış. Ah anam garip anam. Bana keşke sende gelebilsen demek istiyormuş ama maddi yönden sıkıntıya düşerim diye söylemeye çekiniyormuş. Kız kardeşim ‘’Abla sende gitsene’’, dedi. Yeni düğün yapmıştık, çok fazla borcumuz olmamakla birlikte Umreye gidecek kadar paramda yoktu açıkçası. Düşündüm Erdek’te babamın evlerinden birinden kira alıyordum daha doğrusu babam benim yerime alıyor bana gönderiyordu. Altı ay kira almamıştım ve birikmişti, geçen senenin zeytin parasıda duruyordu. Çok az açığım kalıyordu. Babam yetmediği yerde borç verirse gelebileceğimi söyledim. Allah razı olsun babam ne kadar gerekliyse veririm dedi.
Umreye gidecektim çok heyecanlanmıştım. Ertesi gün Umreye gideceğimiz Semerşah şirketinin(Semerkan’ın bir kolu) yetkilisiyle görüştüm, aklıma takılan ve merak ettiğim sorularımı sordum. İyice emin olmuştum ben kutsal topraklara gitmeliyim ve Umre vazifemi yerine getirmeliydim. Kaydımı yaptırdım. Artık mustakbel Umre yolcusuydum.
İçim içime sığmıyordu, aklımda kalbimde, dilimde hep Umre ve oralar vardı. Sabırsızlanıyordum, annemle ne götürmeliyiz diye liste hazırlıyor, gidenlerden fikir alıyorduk. Bende gidiyorum diye çok mutluydu, ona orada yardımcı olacaktım. Teyzemin o sözünden sonra evde tek başına ağlamış ve çok üzülmüş. ‘’İyi ki geliyorsun kızım, teyzen beni otel odasında bırakıp gitseydi oturur ağlardım. Hatta sen gelmesen gitmekten vaz geçecektim. Şimdi gönül rahatlığı ile gidiyorum’’ dedi. Bende çok mutluydum anneme yardım edeceğim diye ama en çokta oraya gideceğim diye mutluydum.
Kurban bayramında tövbemi edip kapanmıştım. Bir ay geçmeden Umreye gitmek için hazırlıklara başlamıştım. Yılbaşından hemen sonra Umreye gidecektim. Her şey çok çabuk gelişiyordu, Rabbimin olayları peş peşe sıralamasında var bir hayır diyordum. Yeni yetişirken gördüğüm bir rüya gerçekmi olacaktı acaba. Kırk beş ve kırk sekiz yaşları arasında öleceğimi düşünüyordum. Umreye gidince yaşım 47 olacaktı. Allah beni oraya götürüp geri döndürmeyecek ve ebedi evim kutsal topraklar mı olacaktı. Medine de Peygamber efendimizin evinde kalmak istiyordum. Onun yaşadığı ve Kabri Şerifenin olduğu yerde bende kalmak istiyor onun topraklarında ölmek istiyordum. Hemde bunu her şeyden çok istiyordum.
Ankaraya dönünce eşime dostuma Umreye gideceğimi söylediğimde herkes şok oldu ve sevindiler. ‘’Eray yenikapandın ve Umreye gidiyorsun, demek ki Allah seni oraya çağırıyormuş ve ondan kapanmanı istemiş’’ diyorlardı. Şaşkındım Allahım yıllarca kapanan ve kendilerini senin yoluna adleden bunca imanı itikatı çok olan mümin varken bana bunu layık gördün şükürler olsun sana’’ diye dualar ediyordum. Çünki Allah isteyeni değil istediğini çağırır ve getirirmiş oralara. Ben Rabbime ne yapmış ve beni bu kadar sevmesini sağlamıştım. Rabbim kullarını çok sever ama beni bu kadar çok sevdiğini bilmiyordum ki benim gibi günahkar bir kulunu.
Dünürümle birlikte Hacı Bayrama Umre alışverişine gittik. Beyaz hac kıyafeti, ferace, tavaf patiği, mes çorabı, başörtü ne gerekiyorsa aldık. Sürekli Umreyi ve oraları anlatıyordum. Başka konu yoktu sadece Umre Mekke, Medine, Kabe,Mescidi Nebevi, Arafat vardı. Hep onları konuşmak anlatmak anlatmak istiyordum. Orada da kalacaktım, gelmeyi istemiyordum orada ölmek için yaradana her namazda yalvarıyordum. Çok heyecanlı ve sabırsızdım bir an önce gitmek istiyordum. Rüyamda her gece Mescidi Haram’a gidiyordum ama Kabeyi birtürlü göremiyordum, tam göreceğim zaman uyanıyordum. Oraya göremeden ölmekten çok korkuyordum.
Gidiş tarihimiz belli oldu. Ocağın 3 de gidecektik. Ankarada herkesle vedalaştım, helalleştim. Çocuklarıma eğer orada ölürsem üzülmemelerini aksine orada kıyameti bekleyeceğim için mutlu olmalarını söyledim. Ben ölürsem yapılaması gerekenleri bir dostuma söyledim. Herkesle helalleşip Erdeğe gittim çünki Bursa dan uçağa binecektik. İlkkez uçağa binecektim ve hiç korkmuyordum korkum oraya gitmeden ölmekti.
Erdek’te akrabalarımla helalleştim. Uğurlamaya kanser hastası dayım geldi, ona dönüp dönüp sarıldım, öptüm. Erdekten 6 Umre yolcusuyduk. Ben, annem, teyzem ve onların üç arkadaşı. Onlarında eşi dostu akrabası uğurlamaya gelmişti. Dualarla, tekbirlerle bizi yolcu ediyorlardı. Minibüse binerken uğurlamaya gelenlere Hakkınızı helal edin dedim. Yüzlerce kişi bir ağızdan HELAL OLSUN dedi. Zaten gözlerime hakim olamıyordum ve gözlerimden yaşlarım sicim gibi akmaya başladı.
Bursa ya gidip saatlerce hava alanında uçağın kalkmasını bekledik. Yatsı namazından sonra ihrama girdik, ihram namazımızı kıldık. Hava alanında 150 umre yolcusu vardı, genelde herkesin üzerinde beyaz hac kıyafetleri vardı. Çok güzel bir manzaraydı. Herkes çok hecanlı ve mutluydu. Uçağa bindik. Uçakta Umre niyetimizi yaptık, telbiyemizi getirdik. Artık ihramdaydık ve Umre yapacaktık. Allah’ım ne olur umre yapmama izin ver şimdi canımı alma diye dua ediyordum. Çünki heyecandan kalbimin duracağını zannediyordum. İlahilerle, telbiyelerle, tekbirlerle uçak yolculuğumuzu yaptık. Üç buçuk saat bir uçuştan sonra Ciddeye indik.
Valiz ve pasaport işlemlerimiz yapıldıktan sonra bizi Mekkeye götürecek olan otobüsleri beklemeye başladık. Hava alanında Umre yapmak için gelen bir bey karşıma geçti, gülümseyerek
-Hacca gittin şimdide Umreye mi gidiyorsun. Dedi.
Çok şaşırmıştım.
-Ben ilk kez geliyorum. Hacca gitmedim
-Olur mu ben sizi hac da gördüm.
- Beni gördüğünüzden emin misin?
-Eminim sizi gördüm.
Dedi ve gülümseyerek gitti. Şoktaydım. Hacca gitmemiştim ama o adam beni hac da görmüştü. Düşündüm, ben Kurban bayramında tessettüre girmiştim. Rabbim ben tövbemi edince, kapanınca ruhumu hacca mı götürdün’’ dedim.
Kutsal topraklara gelir gelmez Rabbim bana mucizelerini göstermeye başlamıştı.
Başak sapından koparılıp değirmene mi gidiyordu acaba
İnanamayacağınız birçok şey yaşadım bir daha ki yazımda inşallah.
YORUMLAR
Hayat uzun bir maraton arkadaşım .İnsanın başına her şey geliyor.Umarım senin için umre dönüm noktası olur ,hayatını oradan aldığın ışığın aydınlığında geçirirsin.İnsan bazen daha iyi nasıl olabilirim derken tabanı da görebiliyor.Hayatta önemli olan sanırım ne tavanı nede tabanı görmek ,orta yerde durabilmek marifet.Zaten peygamberin tavsiyesi de bu yönde.Selam ve sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
selam ve sevgiler
Bu güzel heyecanları yaşamak çok başka birşey, tarifi yok. sizin yazınızla bizlerde aynı heyecanları yaşıyoruz
saygı selamlarımla.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
selam ve sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
selam ve sevgiler
eray hanım yazınızı ilgiyle okudum çok güzeldi huzuru mutluluğu bulmanıza ayrıca sizin adınıza sevindim birileri mutluyum huzurluyum diyorsa bende mutlu oluyorum her nedense ALLAH her şeyi gönlünüzce vermesi dileğimle saygılar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
selam ve sevgiler