Pazar alışverişi
Bugün benim için yine sıradan günlerden biri. Günlerden perşembe olduğu için pazara veya
markete gidip bir şeyler almalıydım. İki gün sonra kızım ve özellikle torunum geleceği için
ev biraz daha temiz olsun diye bugün halıları sildim. Üç halıda kaldım, silme işinde.Yorulmuştum. Hem daha pazara da gidecektim
Bazen oturur gereksiz şeyler yazarım. Bunlar yaşadıklarımı ne kadar anlatır bilemem. Gerçek
anlatmak istediğim, daha doğrusu bugün parkta karşılaştığım şey beni hem üzdü, hem de
hem de çok sinirlendirdi..
Pazar arabamı alıp yola koyuldum. Hava fena değildi. Sabahki bulutlu hava yerini güneşli bir
havaya bırakmıştı. Kahvaltımı takur tukur seslerle yapmama neden olan yeni yapılmış asvalt
yolun bir bölümünün, greyderlerle kazılıp sökülen ve yeniden asvalt dökülen yola baktım bir
an. Evde yalnız olduğum için kendi kendime konuşmaya alışığım. Kendi kendime söylenmeye
başladım. Evde de pencereden bakıp izlerken kızıyordum zaten. Neden alt yapısını bitirmeden
asvalt dökerler acaba. Bunların hepsi halkın cebinden çıkıyor diye. Yeni dökülen asvalttan geçmedim karşıya.
Parkın içinden yürümeyi severim. Yine öyle yaptım. İki market parkı geçince çay kıyısındaydı.
Önce birine göz gezdirdim. Burada marullar hem ucuz, hem de büyükçe olurdu. Marulların
seçilmiş olduğunu görünce diğer markete yürüdüm. Yine gereksiz şeyler yazmaya başladım.
Konuya girmek için ikinci marketten aldığım şeylerle belediyenin ekmek sattığı kulübeye yol
aldım. Oraya giderken parkta bir sergi açıldığını gördüm. Çadıra benzer bir yer yapılmış
önünde resimler. Allah Allah, ne sergisi acaba diye merak ettim. Ekmekleri alıp sergiye pazar
pazar dönüşü uğramayı düşündüm.
Pazarda ilgimi çeken bir şey olursa alırım diyordum. Bugün ilgimi doğal köy yumurtaları çekti.
Hem torunum Barış’a da doğal yumurta yedirmiş olurduk. Bir köylü tanesini seksen kuruşa veriyordu. Geçen hafta bir lira dedikleri için hemen aldım,biraz küçük olmasına rağmen.Daha
sonra çift sarılıymış iri iri yumurtalar gördüm. Hem de önce aldıklarımdan daha ucuzdu. Ben
yumurta almıştım diye almak istemeyince fiatı indirdi. O yumurtalardan da aldım. Sanki bu
yazıyı okuyana neyse!
Geri dönüşte geldiğim yönden gidecekken resim sergisi aklıma geldi. Boşver yol biraz uzarsa uzasın diyerek o tarafa döndüm. Sergiye doğru yürürken bir rüzgâr resimleri yere düşürdü.
Başındaki kişi toplayıp yerlerine koydu. Resimlere yaklaşınca bunların fotoğraf olduklarını anladım.Suriye’de yaşanan durumlarla ilgili resimlerdi ve yukardaki afişlerde ve sürekli çalınan
ses Suriye’ye yardım çağrısında bulunuyordu. Buraya dönüp bakan yoktu. Buna sevindim.
Neden mi üzülecek yerde sevindim. Çünkü hiç bir yardım yerine ulaşmıyordu. Bu bir. İkincisi
ise bu yardımlar nereye gidiyordu? Aranan, aranmayan, aratılmayan tırları düşününce insanın
aklının karışması son derece doğal değil mi? Hem bu tezat neydi? Suriye’de kimlere gidecekti
bu yardım. Suriye’de yaşayan halka değil herhalde. Söylenerek uzaklaştım pazar arabamla.
Arkamdaki ses yardım çağrılarına devam ediyordu ve çevrede hiç kimse yoktu. Herkes pazarda kendi bütçesine göre haftalık alışverişini yapıyordu.Halkın sorunu değildi Suriye. Halk
kendi cebine ne girip çıkıyor, onun derdindeydi..
31. 1. 2014
YORUMLAR
Değerli Arkadaşım.
Ben bu düşünce tarzını yanlış buluyorum müsaadenizle.
Çok yakın zamana kadar kurban derilerimizi Türk Hava kurumuna verdik. Peki bir tane olsun yerli uçak üretildi mi? Hayır...Sizi bilmem ama ben hayatım boyunca üç defa hiç tanımadığım insanlar için kan verdim..Kime gittiğini biliyor muyum? Belki de bir terörist saldırıda yaralan bir pkk militanına verildi..Biliyor muyum? Hayır. Kapımıza bir dilenci geliyor, başımızın gözümüzün sadakası deyip bazen eline üç beş kuruş veriyoruz ama o kiş belki de gidip şaraba veriyor bu parayı, biliyor muyuz hayır...Bu listeyi uzatabiliriz.
Sizin yazınızdan şu sonucu çıkarıyorum: Bana ne Suriye'den...Nasılsa '' Suriye'ye'' Diye verdiğimiz paralar onlara değil başkalarının cebine iniyor..O halde yardım filan etmeyelim.
Bu durumda Kızılayı da kaldıralım. Toplanan Paraların nereye gittiği belli değil...Her türlü yardım derneklerini ve vakıfları da kapatalım. Çünkü toplanan paralar cebellezi oluyor...
Peki ölen onca masum çocuk.
Yahu ben mi öldürüyorum..Bana ne? Ölen ölür kalan sağlar bizimdir. Hem nasılsa İstanbul- Aksarayda yalınayak, başı kabak dilenerek karınlarını doyurabiliyorlar. Tepelerinde bombalar patlamaksızın sokaklarda yaşamasını da öğrendiler ailecek...Daha bir de para mı toplayacağız onlar için?
Allah onların durumuna düşürmesin kimseleri değerli arkadaşım. Hiç bir insan sadece keyif ve macera olsun diye ülkesini terk edip itilip kakılacağı bir ülkeye sığınmaz.
Siz sadece gazetelerin , çeşitli taraflı yayınların yazdıklarına bakarak o insanların Türkiyede krallar gibi yaşadıklarını sanıyorsunuz..Bir de İstanbul- Aksaray'a gelin de görün yaşanan sefaleti.
Selam ve sevgilerimle.
Suriyedeki karışıklığı kendileri yaratıyorlar.
Sonra da 3-5 fotoğrafla milletten kopardıklarını yine oradaki ayrılıkçı güze verecekler...
Yani bizim ülkemizdeki PKK'nın benzeri bir örgüte...
Sanmıyorum Suriye'nin ezilen halkına verileceğini...
Hem neden yardım topluyorlar...
Yiyecek için mi silah için mi?
Kimin haklı kimin haksız olduğunu bilmediğimiz bir iç savaşta neden bir tarafı tutalım?
Yormayan ve yorulmadan okunan hoş bir yazı idi... sâdece, asfalta aklım takıldı...v f
İyi ki, yazdınız...
Yalnız değilsiniz... kaleminiz var... ve yazdıklarınızda gözlerimiz.
Sağlıkla kal...
Selâmımla.
kadiryeter Kadir Yeter.
Ayın, ilk mesajı: 01.02.2014 Cumartesi sabahı, Trabzon'dan yazdım.
w.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=125635
glenay
glenay
Ama yardımlar ne yazık ki yardımlar, toplayanların cebine gidiyor.
Geçen gün kapıma engelliler için yardım toplamaya geldiler.
Maddi olarak sıkıntılı bir dönemde olduğum halde, az da para verdim.
Alt katta oturan kardeşim vermemiş. Polisten izinle geldik demişlerdi.
Kardeşim bu yardım benim görevim değil herkese yardım etmek.
Hükümet yardım etsin dedi.
Yardım yapılır ama, gerçekten güvenilmeli,
yardım toplayana ve yardım yapılacakların da gerçekten ihtiyacı olduğu
bilinmeli. Uzattım,
çok teşekkürler,
sevgiler...
Güzel bir gün yazısı.
Bu gün burada tipi var.
İşe gidemedim o nedenle, evde hapis kaldım.
Ama,
yiyecek bir şeyler de yok.
markete ve pazara gitmem gerek.
Buraların kışı da değişik.
Ankara'da, eksi yirmi derecede pazara gidersin, sıkıntı olmaz.
Burada Hezri dedikleri bir rüzgar var,
insanın anasını ağlatıyor.
kar normal yağmıyor ki, mermi gibi saplanıyor insana resmen.
Nasıl gideceğim, bilemiyorum?
Bu arada,
hadi iyisiniz diyorum.
İki gün sonra hayatınız rengarenk oluyor sonuçta.
glenay
anladım. Burada dediğiniz gibi soğuk olsa da dayanılmaz olmuyor.
Kızım, torunum ve damadım yarın gelecekler.
Çok seviniyorum tabii, özledim onları.
Size kolay gelsin diyor,
sabırlar diliyorum.
Çok teşekkürler,
selâmlar..
bizim derdimiz bize yeter .......ne yazarsa yazsın hepsinde haksızlığa baş kaldırı var.... ne yapsın naturası böyle tebrikler usta
glenay
insanımız bambaşka yerlerde..
Çok teşekkürler,
selâm ve saygılar..
GÜZELDİ AMA PAZAR BU ARA HEM CEP YAKIYOR HEMİ EL YAKIYOR KÖY YUMURTASI DA SANMIYORUM HEPSİ ÜRETİM KALEMİNE SAĞLIK GÜZEL VE GÜNCEL BİR YAZI TEBRİKLER ABLAM
glenay
çatlamış ve ertesi gün baktığımda pembe bir boya sızmıştı yumurtadan.
Ne alacağımızı şaşırdık.
Çok teşekkürler,
Selâmlar..