- 1956 Okunma
- 20 Yorum
- 4 Beğeni
HARCAMA HASTALIĞI
HARCAMA HASTALIĞI
Geleceğimiz, kaynaklarımız, yapay ihtiyaçlar, küreselleşme ve insan!
Tüketim algısı ya da çılgınlığı, hat safhada almış başını gidiyor.
Metalaşmak, sosyolojik gelişimler, toplumsal yapının bozulması, insanlığın içinin boşaltılması suni istekler, suni ihtiyaçlar toplumsal baskı…
Toplumu, kitleleri ihtiyacı olmadığı halde çeşitli tekniklerle maniple ederek pazarlanması, görsel ya da bazı parlama tekniklerini cazip kılarak, ekonomisi güçlü olanların hiç de ihtiyacı olmayan kimseleri baskı altına alarak özendirmesi gibi olaylar gözlemliyorum.
Özellikle marka giyinme hastalığının yayıldığı son yıllarda Türk milletini esir alan telefon, araba, ayakkabı ve giysi ve daha nice madde görebiliyorum, hem de hayatlarının büyük bölümü ipotek ederek yani kredi kullanarak…
Kredi kartı da ayrı sorun…
Örneğin; , aylık geliri 1500 tl olan bir insanın kart limiti 3.500 ila 5000 tl olunca ihtiyaç , olmadığı halde sırf lüks uğruna bir eşya alması durumunda diğer aylara borçlu girerek geleceğini ipotek alması durumunu bilinçli olarak yaptığını zannetmiyorum ..!!!
Bir ailenin ilkeli yaşam ve hayatını idame ettirme biçimi olmalı, insanlığın bir yaşam biçimi olmalı bence. Gelirimizin, giderimizi karşılamadığı aşikâr, her şeyi borç yiyerek; kaynakları hor kullanarak tüketmek, toplumsal ve liberal ekonominin dayatması, çılgınca harcama baskısını ve özentisini doğuruyor. Köyden şehre geldiğimde gördüğüm yirmi beş yıllık manzara bu…
Komşusunun lüks bir eşya aldığında benimde olsun, olmazsa kendini, aşağılanmış sayması, benim de olsun hevesi, benim neyim eksik deme gafleti ve çevredeki özenti baskısını göremiyor.
Komşunun ekonomik geliri ile kendisinin ekonomisini kıyaslamadan, borçlanarak onunla eşit bir yaşam seçmesi durumu da suni bir durumdur. Bir ihtiyaç değil de özenti olması durumu suni bir durumdur.
Hani gelecekten, insanlıktan, toplumsal yaşam biçiminden önce insanın beyin dürtüsüne lüks ya da işine yaramayan harcama, çılgınlığı girmişse işte burada biraz durup düşünmek lazım. Bu tehlike toplumu ve insanlığı hapseder, esir alır. Bu hataları şahsımda zaman zaman hepimiz yapıyoruz sanırım.
Aşırı harcama çılgınlığı, hep benim olsun hevesi ve tüketim, tüketim, tüketim çılgınca…
Serbest ekonomi, özgür yaşam, ‘’ben’’ zihinyeti, aşırı sahip olma duygusu, tüketilen gelecek, “param var her şeye sahip olurum” oburluğu, toplumu çıkar guruplarının çıkarları için yanlış yönlendiren medya, reklam vs. etken sayabiliriz.
Yani göreceli bir yaşam, göreceli bir zenginlik; sonu malum sosyolojik ve toplumsal buhran, bunalım… Kimi ailelerde dağılmaya, kiminde cinayete, kiminde de cinnete varan travmalar, ödenemeyen senetler, kartlar ve zarar görüp biten bir insanlık.
Vesselam bir ahlaki sorun; içimizdeki insanlığın boşaltılması, dinimizin bile “israf haramdır” dediği yerde, çılgınca savurganlık değil mi? En basit, bırakın diğer tüketim çılgınlığını Afrika’da insanlar börtü, böcek yerken, bizim ülkemizde medyada duyduğumuz kadarı ile iki buçuk milyon ekmeğin günlük çöpe atılması, ekmeğin ucunu böl gerisi çöpe giderken, ne kadar düşündürücü ne kadar israf olduğu bile yeter de artar.
Hiç ihtiyacımız değilken ya da bütçemize uygun değilken, lüks arabalar, pahalı telefonlarla marka giysiler her oda da bir TV ve daha örnek verebileceğim o kadar nesne var ki, dünyadaki kaynakları israf eden insanlık, sırf özenti ve suni ihtiyaçtan, çocuklarımızın insanlığın kaynaklarını bolca harcadığımız…
Bir gün bu kaynaklar bittiğinde insanlığın hali ne olur? Bizler göremeyiz de hiç de iyi olacağını düşünemiyorum.
Rabbim sonumuzu hayır etsin İnşallah!
Saygılarımla…
Bekir Akbulut
31.012014
YORUMLAR
Ayaklarını yorganlarına göre uzatmayı çok geç öğrendiklerinden ne kredi kart borçları biter ne de yokyokları.Ama çöpe attıkları diyorum eskimeden almaya değiştirmeye.Marka peşinde koşmalara onda varbende olsun diyenlere.Bir de kahvelerde verilen servetler.
Para günleri altın günleri saymakla bitmez.Şunumuz yok bunumuz yok diye de yurt dışında varsa ağlayarak ne koparsak kar diyenler çok.O ağlayanlardan bir kaçını gördüm inanın ağlıyordular kiradayız hiç yok.Tatile gidince şaşırdımdı daireleri çöftlik araba son model eşya.İçmedikleri kuş sütü eksikti.Hani ağlıyordunuz bunlar ne deyince yetmiyor dediler.Borç var mı yok e kardeşim her sene eşya değiştirma her şeyin son modelini günleri falan terket azda ALLAH A hamd et şükret .Bizleri ya da başka gözü görmeyenleri bankamatik saymayın heryerde geçim derdi ama hamd eder şükr ederiz.Durmadan borçlanmaz ayağımızı yorganımıza göre uzatırız demiştimm.
Ondan beri hiçbir şeyimiz yok diyene gözümle görmedikçe inanıp son lokmamı paylaşmıyorum.O son lokmalara ihtiyacı olanlar zaten insana hallerini demezler .Arar bulur verir insanlar.
Giymeden atılanlar elde telefon varken keyfi ıpodlartabletler marka düşkünlüğü oldukça daha çok ağlarlar..
Elde varken ihtiyacından fazlasını almak tüketmek israftır o tükettikleri her şeyde gerçek yoksulların hakları vardır..Bir borç bitmeden gider başka çıkanı alırda iflas ettik derseler onlara asla acımıyorum.İnsanlar kendi yokluklarını düşünürken başkasını düşünseler ellerindekiyle halleri daha iyi olduğunda gider alırlar ihtiyaçları varsa.
Yoksa faizle borçlar birde kira varsa ay ortasında başlarlar kara kara düşünmeye.Allah gerçek ihtiyaç sahiplerinin yardımcısı olsun.İnsanlarda ne oldum delisi marka düşkünlerine yardım etmesinler az borçlarıyla başbaşa kalınca belki silkinirlerde akılları başlarına gelir..Medyanın başkalarının dedisine bakmaktan.Konu güzeldi duyarlı kalemi kutlarım.Selam ve dua ile.
Bekir kardeş çok önemli bir konuyu işlemişsin.
Malesef yorganına göre ayağını uzatmayanların sonu iyi olmuyor.
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
eğitici ve öğretici bir yazıydı.. emeğinize sağlık..
duyarlılığınızdan dolayı kutlarım..
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Yazınıza katılıyorum. Bir tüketim çılgınlığı var. İster istemez bizler de katıldık ucundan, kıyısından.
Hel e kredi kartımız var ya, bedava alır gibi harcanıyor.
Eski sedirli evlerimiz rahat değil miydi. Rahat oturmuyor muyduk. Koltukları bir kaç yıl kullanınca beğenmiyorlar. Millet bir tüketim çılgınlığı içinde ama artık yapamayacaklar.Kriz geldi de konuşulmuyor.
Millet alması gereken en temel ihtiyaçlarını alsın da lüks tüketim kalsın bundan böyle..
tebrikler,
anlamlı bir yazıydı..
selâmlar..
Âraf suresi 31. ayetine sıkı sıkı sarıldığımız takdirde bu hastalık yok olacaktır. Tüm mesele Kur'ana ve onun ayetlerine sıkı sıkı sarılmakta.
Ne diyordu o ayette: '' Yiyiniz, içiniz ama israf etmeyiniz'' Marka giyinmek, lükse kaçmak, gereksiz harcamalar yapmak, nam olsun şan olsun diye şatafata kaçmak..Bunların hepsi israftır ve Yüce Yaratanımız bunları yasaklamıştır bizlere..Tek yapılacak şey onun emirlerine uymaktır.
Selam ve sevgilerimle.
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
AYNEN KATILIYORUM BEKİR HOCAM
NE YAZIKKİ KREDİ KARTI HASTALIĞI VAR
KAZANMADAN HARCAYIP SONRADA
PSİKOLOJİK ÇÖKÜNTÜ İÇİNDE KIVRANAN
NİCE İNSAN TANIYORUM,TEFECİLERE DÜŞENMİ DERSİN CANINA KIYMAYA
KALKANMI DERSİN .
ÇOK ÖNEMLİ KONUYA TEMAS ETMİŞSİN
KUTLARIM YÜĞREK DOLUSU
SELAMLAR HOCAM
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Genelde toplumumuzda en önemli hastalıklardan birisi de ben ,benlik anlayışıdır.Bu anlayış insanı bitirmekte.Ben yerine biz diyebilirsek ,paylaşmayı öğrenebilirsek Nebevi terbiye ile yetişirsek,nübüvvetin Rahmet Pınarından içen gençlik yetiştirebilirsek toplum düzelir ,Cevrede muhtaçlar sevinir.Yazınızda da ifade ettiğiniz gibi dünya üzerinde binlerce ihtiyaç sahibi insan var .
Gönlü kirleten,kalpleri hasta eden,insanları körleştiren,körelten dindarlığa zarar veren sayacağımız 7 nefsani illeti terkedebilirsek kanayan yaralar diner,asılan çehreler tebessüm eder ,burkulan yürekler bayram eder
1-Kibir(tedavisi ,tevazu)
2-Ucup(kendini beğenme)
3-Riya(gösteriş)
4-Gadap(öfke)
5-Hased(kıskançlık)(tedavisi,samimi bir iman)
6-Mal sevgisi(hırs ve tamah)Tedavisi,ölümü çok hatırlamak)
7-Makam tutkusu
Bunların tamamının tedavisi sammimi,ihlasla donanmış,ALLAH AŞKI her hücresine yerleşmiş bir kalp ile mümkündür.
----------Güzel bir yazı kaleme almışsınız kutlarım
9
İlyas DOĞRU tarafından 1/31/2014 9:20:10 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Bir kızılderilinin torununa mektubu vardı.Onu anımsadım .
neresinde diye soracak olursun Bekir can gelecekteki ne olur sorusunda...evet geleceğimizi düşünmeden yapılan her yanlış hem doğayı hem ,hem insanlığı maddi manevi yok ediyor.çok haklısın betimlemelerinde.bizler göremeyeceğiz belki ama ne yazık ki torunlarımız bu dünyanın yanlış kullanımının sonuçlarını yaşayacaklar.
harcama hastalığına ve başkaları ile kırkılmaya gelince bilinçsiz bir toplum reklamların elinde oyuncak durumda.bazen ben ebebeyn lere dalıyorum bilinçli olun bilinçli evlatlar yetiştirin diye ve ya hemcinslerime kendilerini geliştirmelerini ve düzgün çocuklar yetiştirmelerini söylüyorum..ama toplum olarak öylesine içiboşaltıldı ki..küçük bir örenek sanaldaki kadını erkeği ne durumda...böylesine bozulmuş insanların doğru davranabileceklerini ben düşünmüyorum.kendilerini ahlaklı,edepli ve erdem sahibi gösteren ka kişinin ciğerlerinin beş para etmez tam tersi insanlar olduğunu çoğumuz bilmekteyiz..bu da şunu gösteriyor toplum alışveriş ve lüx hastalığına bulandı ve bazı şeylere sahip olabilmek için ok özveride olmaya başlayanlar yıkılmaya mahkumdur.güzel yazını kutlar selamlarımı bırakırım ..EMA
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Toplumsal konulara değinmeniz ne güzel... Hatta toplumsal yaralarımız...Hastalıklarımız, özentilerimiz, kıskançlıklarımız vs.. Belirtiğiniz gibi bizleri ne hallere koydu. İyice hesapsız, düşüncesiz, savurgan ve bencil bireyler olduk. Yazdığınız gibi ( Allah sonumuzu hayır etsin inşallah !) Duyarlı yüreğini kutluyorum. Saygılarımla.
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Akşam okudum aslında ama yorum yazmadım, sindirdim içime...Harika bir yazı ve ders verici..Umarım insanlar bu anlam dolu yazı doğrultusunda kendilerine bir damlacık ders alıverir..Kutlarım Bekir Hocam,yine harika bir çalışma
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Ders verici bir yazı.Gerğinden fazla tüketim yaparak,dünyamızı mahv ediyoruz.dediğiniz gibi Allah sonumuzu hayır etsin İnşallah..
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Hiç canını sıkma kardeşim.Bu çılgınlık her devirde var.Ben İktisat bitirdim.En iyi öğrendiğim"İnsanın arzu ve istekleri sınırsızdır!" Yani tüketme arzusu bitmez.Selamlarımla..
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Evet hemşerim. Allah sonumuzu hayır etsin. Yüreğine sağlık. Selam ve dua ile.
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Çok güzel, çok etkileyici, çok faydalı bir çalışma.
Hepimizin okuması ve dersler çıkarması gereken bir yazı.
Elinize sağlık diyorum.
Şimdi,
madem konu açıldı,
kendi başıma gelenleri anlatayım da burada,
okuyuculara sıcacık bir örnek olsun.
Yaklaşık otuz yıl gurbet ilerde dolanmış,
tam tamına 17 ev değiştirmiş bir aileyiz biz.
Yurdun bütün bölgelerinde yaşamakla kalmadık,
bir kaç kez de yurt dışına çıktık.
Eğer,
yaşadığınız yerde yabancı iseniz,
pek geleniniz, gideniniz olmuyor.
Kendi yağınız ile kendiniz kavruluyorsunuz.
Bir kaç dostunuz ziyarete de gelse,
yaşam biçiminizle çok ilgilenmiyor,
evinizdeki eşya ile, arabanızla, giyim kuşamınızla uğraşmıyorlar.
Nasıl olsa göçmenler, bugün varlar, yarın yoklar diye düşünüyor,
sadece insanlığınız, dostluğunuzu baz alıyorlar.
Yıllar sonra,
dönüp memleketinize temelli yerleştiğinizde,
durum tersine dönüyor.
Eşiniz, dostunuz, ananız, babanız, akrabanız, başka daha ne kadar yakınınız var ise,
gelip her şeyinizi enine boyuna inceliyor, gerektiğinde sitemlerde bulunuyorlar.
Sonuç ne oluyor?
Yaş kemale erdiği halde,
çoluğunuzdan çocuğunuzdan ayrı,
yitik bir ülkenin, yitik bir şehrinde,
üç beş kuruş kazanacağım diye perişan oluyorsunuz.
Olay kısaca budur.
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Rabbim sonumuzu hayır etsin İnşallah!
işte söz burada bitiyor güzel kalem her şeyi söylemiş.... bizim oralarda çok güzel bir söylem vardır..... işini bilmeyen çavuşlar döner kıçını avuçlar diye en derin saygılarımla hemşehrim
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Mualesef geçmiş politikacıların özendirmesiyle vede devlet politikasıyal
çok çok erken tüketim tolumu haline getirildik..
Almanya renkli televizyonunu üretipte yirmi yıl piyasaya vsürmedi nedeni ise
siyah beyaz televizyonun daha ucuz olması vede yatırımlarının karşılığını
alabilmesiydi..Oysa bizde siyah beyaz televizyon yeni yeni fabrikalarda henüz
üretime başlarken ithal renkli televizyona izin verildi hem halk hemde ülke
ekonomisi büyük zararlara uğradı..Buna benzer yüzlerce örnek verilebilinir..
Toplumun beyni yıkanırken insanların gözlerinin içine içine sokulan ürünler
yararlı yararsız cafcaflarla anlatılırken henüz tüketimde acemi olan bir halkın
bilinçsizliği göz ardı edildi..Sonuç sizinde yazınızda belirttiğiniz gibi hüsran..
Yazının konusu vede anlatımı muhteşemdi kanayan bir yaraya parmak basmışsınız
sizi vede usta kaleminizi kutlarım tebrikler..yunus karaçöp..yudumyunus