- 579 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ŞIMARIK İLE KONUŞMALAR (6)
Dr. İbrahim KARAER
Sezon ortasında kalabalık iyice arttı. Dün akşam Alaaddin ağabeyin torunu Efe geldi. Necla abla çok sevindi. Torunu Efe’ye beni tanıştırdı. Efe, Ankara’da hiç kedi köpek görmemiş. İlk başta benden korktu. Daha sonra beni sevdi, okşadı.
Akdeniz Tatil Sitesi’nin çocukları Büyük Selin, Küçük Selin, Kaan, İbrahim, Meryem, Emir, Gülce, Duygu, Melis, Ayça, Kenan, Emir ve İdil ile dost olduk. Hepsi beni çok seviyor. Yusuf ve Bünyamin benimle oynamaktan hoşlanıyor. Özellikle Bünyamin ile çok iyi arkadaş olduk. Deniz benimle konuşuyor, sohbet ediyoruz. Ceren ve Doğa ile bir türlü anlaşamadık. Site’nin en küçük kızı İdil bana dondurma ikram etti. Dondurma yemeye bayılıyorum. Bazen çocuklarla koşturup oynamaktan yoruluyorum. Gençlere takılmak istiyorum.
Hasan ağabey, hanımı ve kızı Sevil akşamları Akdeniz Tatil Sitesinden İmbat Sitesine kadar yürüyüş yapıyorlar. Bazen yürüyüşe İbrahim amca, Gönül abla, Emel abla ve Mürüvvet abla da katılıyor. Muhabbetin bol olduğu yürüyüşe ben de katılıyorum. Mesut Tatil Sitesi yol ayrımından geçerken sitenin köpekleri bana havlıyor. Bana saldıracaklar diye ödüm kopuyor. İmbat Tatil Sitesi girişinden geri dönüyoruz. Yaklaşık 6 kilometrelik yürüyüş beni çok yoruyor. Fakat Site sakinleri ile yürüyüş yapmak çok hoşuma gidiyor. Her gün yürüyüş saatini dört gözle bekliyorum.
Yürüyüş sırasında bazen daldırıp arabaların önüne çıkıyorum. Sürücüler zor durumda kalıyor. Hasan ağabey, beni tehlikeden korumak için, 11 liraya tasma kayışı almış. Kene kovan tasma kayışı alsa daha iyi olmaz mıydı? Ben de kenelerden korunurdum. Şu insanları anlayamıyorum. Hem beni sevdiklerini söylüyorlar, hem de benim için para harcamayı esirgiyorlar. Pardon! Bu sözlerimi geri alıyorum. Özellikle Hasan ağabey, bana karşı hep cömert davrandı.
Geçen gün Site Başkanı Kemal amca benim havuz başında dolaşmamı yasakladı. Tüylerim havuza dökülürse sağlılığa zararlı olurmuş, çocuklar hastalanırmış. Çocukların hatırına ben de Site Başkanının kararına uymaya karar verdim. Benim yüzümden başkalarının zarar görmesini istemem. Herkes sağlıklı, huzurlu ve mutlu olsun.
Son günlerde “Ramazan geliyor”, diye bazıları tatili kesip Ankara’ya, İstanbul’a geri döndüler. Etrafa bakıyorum, sadece bizim Bekçi Ramazan’dan başka kimseyi görmüyorum. “20 Temmuz’da Ramazan geldi. Oruç başladı” dediler. Meğerse bu ramazan, başka bir ramazanmış. Müslümanların oruç tuttukları mübarek bir aymış.
Bir gün Hasan ağabeyler, ellerinde çanta denize gitmek için hazırlık yapıyorlardı. Hayatımda hiç denize gitmemiştim. Ben de denize gitmek istedim, arabanın yanına gittim. Hasan ağabey, “Şımarık, haydi seni denize götürelim” dedi. Ben de teklifi kabul ettim. Beni arabaya aldılar. Önce çok korktum, tedirgin oldum. Sonra arabada seyahat etmek hoşuma gitti. İmbat sahiline vardık. Deniz denilen şey, başı sonu görünmeyen bir su deryasıymış. Önce başım döndü. Sonra denizde yüzen Hamiyet abla ve Haluk enişteyi gördüm. Onlara kavuşmak için suya atlayıp yüzmek istedim, cesaret edemedim. Haluk ağabey, kenara geldi. Beni kucağına aldı, denizde yüzdürdü. Aman Allah’ım! Deniz ne kadar güzelmiş! Sanki akvaryum... Daha sonra Sevil abla ile sahilde güneşlendik. Böylece Didim’in güneşinden, denizinden ben de nasibimi aldım.
Dr. İbrahim KARAER
DİDİM / 30 Temmuz 2012
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.