Şebperest
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bir kitabı ön plana çıkaran özelliği etkileyici olması mıdır, yoksa öğreticilik seviyesinin yüksek olması mıdır? Belki göreceli bir konudur bu, ama bana kalırsa her ikisinin de olması kitabın kalıcılık derecesini arttırır. Özellikle dayandığı -mantıklı olsun olmasın- felsefik bir düşünce varsa ve bunu mantıklı doneler serdederek ispatlamaya çalışıyorsa bunun başarı oranı çok daha yüksek olacak ve belki de kitap elden düşmeyen çok satanlar arasına girecektir. (Ama bundan da ötesi etkili bir reklam… Çok başarılı kitapların bu yüzden okuyucularıyla buluşamadığına şahitlik ediyoruz maalesef.)
Bazı romanlar bu kategoride değerlendirilebilir. Heyecanlı, gizemli, belki de fantastik kurgusuyla okuyucunun zihnini açık tutarken bir taraftan da kendi düşünce sistematiği okuyucuya anlatılır. Son yıllarda filme çevrilen pek çok kitabın başarısının arka planında fikrî alt yapının tutarlılığının çek etkisinin olduğunu görebiliyoruz. Tabii yine güçlü bir ekonomik desteğin yardımıyla…
Bu yakınlarda çıkan yeni bir roman, Türk edebiyatındaki yerini aldı. Bakir bir alanda, hakkında çok az kişinin eser verdiği, çoğu kişinin üzerindeki yorganı açmaya cesaret edemediği rüyalar ve onların insan psikolojisi üzerindeki etkisine değiniyor bu roman. Akıcı ve fantastik kurgusuyla okuyanları heyecanlı atmosferine alırken aynı zamanda rüyalar ve onların geçmişine dair bir dizi bilgiyi de sıkmadan aktarıyor.
Ahmet Ay’ın Şebperest isimli kitabından bahsediyorum. İyi bir araştırmadan sonra ortaya çıktığı her halinden belli olan romanın satır aralarında da önemli mesajlar ve önemli ipuçları gizli. Bunlar bazen insan ruhunun feryatları, bazen de tecrübelerini paylaşan bir karakterin anlatıları olarak çıkıyor karşımıza.
Kitap, İmam-ı Rabbani Hazretleri’nin “Ne şebem ne şebperestem” mısralarıyla başlıyor. Esasında ismini de bu mısralardan alıyor. Kitabın ilk sayfalarından bunu anlamak mümkün. Görünüş itibariyle sanki rüyalara ehemmiyet vermeyen bir girizgâhla başladığınız halde, kitap bittiği zaman rüyaların insan üzerindeki yadsınamaz etkisini biraz daha yakından fark ediyorsunuz.
Sadece bunlar değil tabii; psikoterapiler, insan ruh halinin çeşitliği, arka planına çok nüfuz edemediğimiz insanın manevi yapısı gibi konularda da bazı ipuçları elde edebiliyoruz.
Başkahramanımız Yusuf’la eşi Deniz arasında geçen diyaloglar da çok dikkat çekici. Mesela Deniz’in söylediği şu cümle, insanın içinde bir yerde yatan bazı özel hislerin özlü ifadesi hükmünde:
“Yokluk çok acı değil mi? Bir daha görüşemeyeceğimizi bilmek aklını başından alıyor.”
Peki şimdi bütün bunların girizgâh kısmında söylediklerimizle ne alakası var?
Kurgu ve içeriği çok başarılı olan kitaplara ciddi tanıtım desteği gerekiyor. Türkiye’deki çok az yayınevinin bütçesi etkili bir reklamı kaldırabiliyor. Hal böyle olunca da maalesef bazı kabiliyetler inkişaf edemeden kaybolup gidiyor. Diğer taraftan başarılı bir şekilde tanıtılan her kitabın da o övgüleri hak edip etmediği ayrı bir tartışma konusu.
Ahmet Ay her çalışmasında yeni ve farklı bir konuyla karşımıza çıkarak bizi umutlandırıyor ve yarınlara dair umutlarımızı kuvvetlendiriyor. İnşaallah bu çalışmalar güzelleşerek ve hak ettiği desteği görerek daha çok kişiye ulaşır. Yolun açık olsun sevgili kardeşim!
YORUMLAR
sadece edebi alanda değil sanatın tüm dallarında reklam pazarlama tekniği uygulanmakta medya basın yayın sanal ortamlar vs kullanılarak bunlardan çıkar sağlayanlarca kapitalist düzenin bir sonucu olarak.ki dünya gücü eline geçirenlerin ellerinde şekillenmekte .. bilinçaltı dayatmaları kırabilecek en önemli şey kaliteyi seçecek algı gelişimini sağlayacak bilinç/lenme...
tebriklerim günün yazısına hayata kattığınız erdemli cümle güzelliklere iyi ki varsınız değerli yazar ikram dost..:)
saygılarımla selamlar..
ikram
Ben de yorumunuz vesilesiyle yazımın günün yazısı seçildiğini öğrenmiş oldum.
Ve söylediklariniz... O kadar doğru söylüyorsunuz ki, insanın hak edenlerin o koltuğa oturması için haykırası geliyor.
Güzel yorumunuz için teşekkürler Sabiha Hanım...
Belki yazma ihtiyacımızı doyurmak için beklentisiz yazarız. Ancak kitaplaştırıyorsak beklentiye girmişiz demektir. Çünkü kitaplaşmış bir yazı çalakalemlikten uzaklaşmış, yoğun bir emeğin sonucudur artık ve emeğimizin karşılığını da bekleme hakkımız doğmuştur. Popüler yazar olabilmenin de şartları var bu memlekette. Maalesef ki böyle. Şansı yardım ettiği için, kendince bir yol bulup aradan sıyrılanlar da var elbet. Kitaba yeterince değer verilmeyen şu zamanda Şebperest'e başarılar dilerim.
ikram
Bir kişinin başkasıyla paylaşılmayı hak edecek seviyeye geldiğini düşündüğü fikirlerin, buluşların, farklılıkların iki kapak arasına alınmış halidir. Fakat hem okuyucu hem de yayınevinin taleplerini de dikkate alarak bir dizi işlemden geçmesi kaydı var.
Ben de duanıza amin diyorum. Ve buna, sevgili Ahmet'in bahtının açık olmasını ve ruhunda parıltılarının varlığına şahitlik ettiğimiz yazarlık istidadının söndürülmeden, bilakis inkişaf ettirilerek yoluna devam etmesi duamı ekliyorum.
Çok sağolun ilgi ve yorumunuz için...
Kitap yazmak, bastırmak, minik bir bebeği dünyaya getirmeye benziyor.
Artık o bebeğe sahip çıkmak zorunda gibisin. Her şeyinle sen ilgilenmek, onun iyi büyümesine yardımcı olmalısın. Çıkarmış oldun kitabın tanıtımları, o bebeğin büyümesi, yetişmesi için vesiledir.
Bu senin iyi bir veli olduğunu gösterir.
Yoksa ben bir kitap çıkardım, adım yazar bilmem kim.
Kitabım rafların ne olduğunu bile bilmeden boşu boşuna çıkacaksa, yazık değil mi onca emeğe.
Ahmet Ay'ın kalemi güçlü bir kalemdir.
Az önce reklamlarını araştırdım, gayet güzeldi.
Dilerim piyasada iyi satılan bir kitap olur ve devamı gelir.
Saygıyla.
ikram
Şahitlik ettiğim kadarıyla Ahmet Ay'ın kaleminde fark ettiğim iki güçlü yön var: Birisi düşüncelerini özgürce ve kolaylıkla ifade edebilmesi. İkincisi ise farklı alanlarda, farklı üsluplarda yazabilmesi. Bu ikincisinde başarı sağlamak gerçekten de zor.
Duanıza âmin diyorum. Ve güzel yorumunuz için teşekkürlerimi sunuyorum...
Bizim ülkemizde konunun sıra dışı olması, iyi reklam, çok fazla kurgusal metin olması, belirgin bir ''son''nun olması eserin ilgi görmesini sağlıyor. Belli bir yazarın elinden çıkması da ilgi görmesini de sağlıyor. Örnek: Elif Şafak. Son dönemlerde berbat eserler yazıyor ama ilgi görüyor. Eskiden iyi eserler yazardı ama ilgi görmezdi bu kadın. ''Girizgah'' kelimesi de dikkatimi çekti! ''Şehvetperest'', ''bedbin'', ''pattadak'' ''bihaber'' ''biçare'' ''bivefa'' ''ateşin'' diye devam ediyor bu edebiyatın kelimeleri. Seviyorum bu kelimeleri.
ikram
Teşekkür ederim yorumlarınızdan dolayı...
Kitap satışlarında reklamın özellikle tanıtımın etkisi büyük. hepimiz biliyoruz ki çok satanlar orta sınıf okura hitap ediyor. Kaliteli kitabın okuyucusu az olur. Çünkü özümsenecek ne çok şey vardır . her kapasite kaldırmaz bunu.
İsim önemli eserde, elbette kapak da.
Yolu açık olsun ŞEBPEREST'in
Teşekkürler tanıtım için.
Saygıyla
ikram
Çok teşekkürler yorumlarınızı paylaştığınız için.