ARABESK&FERDİ TAYFUR
Yıl 1979 şimdiki gibi internet ve web sayfaları,sosyal ağlar yoktu.Bizde ajandalarımızda yazılarımızı saklar.Dile getirirdik içimizdeki duyguları.O yıllar arabesk kültürünün popüler olduğu yıllar.Her ne kadar TRT gibi kurumlarda boy gösteremeselerde.Teyp ve kasetlerle, oto teyplerinde bangır bangır bağırarak arabesk şarkı dinlemek bizim jeneresyonun en büyük zevklerinden biriydi.Küçücük kısıtlı dünyalarında kendilerince bir güzellik yapmaktı onlar için.Başka neleri vardı ki.Hele ki kırsal kesimin dar kalıplarında.Bağnaz ve tutucu toplumda.Bir radyo, teyp,plak onlar için bir hazineydi.İnsanların duygularını bastırarak yaşamaları doğurmuştur zaten arebesk kültürünü.
Orhan Gencebay ,Ferdi Tayfur daha ileriki yıllarda sadece yılbaşında çıkarlardı.Halk onları ancak halk konserlerinde görebilirlerdi.Gazetelerin Kelebek sayfası, Hey dergisi, Ses dergisinde görsel olarak onları görebilirler.O resimleri keserek duvarlarına yapıştırır.Defterlerinin arasında saklarlardı.O dergilerin baskısı bile dikkati cezbederdi.Sanki her bir söz, ses daha bir değer arzediyordu.Modanın takibi bile dergilerden takip edilebiliyordu.Magazinsel haberler öylesine.Artık o dergilerde sahaflarda raflarda nostaljik antika değeri taşıyarak satılıyor.Ben elimde olan tüm dergileri halen saklarım.Onlarında, radyolarında meraklıları var.
Geçen gün Yaşar Özel’in konuk olduğu bir proğramdaydım.Bir dinleyici plağını getirdi imzalattı.Güzel bir fotoğraftı yıllar sonra plak ve imza. Proğramın sunucusu Yaşar Özel’e arabesk hakkında düşüncelerini sordu. Çok olumsuz bir laf etti. Adeta yok saydı.Lakin ordada bir emek var. Olan bir şeyi yok sayamayız.Saygı duyulmalı.Arabeskte müziğin yelpazesi, sanatın bir dalı.Arabesk zaman sürecinin yaşanan acıların bir duygu patlaması dışa vurması.Zaman geçtikçe yıllanmış şarap gibi halen dinleniyorlar.Ben pek Orhan Gencebay dinlemezdim.Son yıllarda Orhan Gencebay’ın eserlerini severek dinliyorum.Kim ne derse desin tercih ’arz talep’ meselesi.Ferdi Tayfur’u dinleyen bir kitle vardı.Kimi sanat müziğine ilgi duyar.O zamanda dış kaynaklı müzik, rock modası vardı.Genelde kırsal kesim doğusu, batısıyla Anadolu insanı dinliyordu.
Arabesk müziğinde Müslüm Gürses’de vardı. ’Müzik ruhun gıdasıdır’ sözü ’Müslümcüler’ diye tabir edilen dinleyicilerin konserlerinde kendini adeta transa bağlayıp kollarına jilet atanlar oldu.
Ferdi Tayfur’da böyle bir şey söz konusu değildi.
Aslında Müslüm Gürses ilk başlarda öyle güzel Türk Halk Müziği eserleri icra etmiş.Youtubede eski kayıtlarında dinleyebilirsiniz.Bu yüzden rahmetli Müslüm Gürses’in hakkını yemeyelim.Neden öyle bir kulvara girmiş olduğunuda, çözmüş, anlamış değilim.Akademisyenler Caner Işık ve Nuran Erol’un, "Arabeskin anlam dünyası ve Müslüm Gürses örneği" isimli tez çalışmasına da konu olmuş.
Son yıllarda müzik bilgim arttı.Solfej derslerine ,saz kursuna gidiyorum.Halk müziğinde epeyce bir eseri seslendirdik.Bu sayede repertuvarım gelişti.Yine sanat müziği kursuna bir yıl haftada bir gün katılarak az çok bilgi ve donanım edindim.
Ferdi Tayfur’un beste yapma özelliğinide yabana atmamak lazım.Şarkılarında acılı aşık, sevgiliye sitem dolu sözleri barındırır.Şahsen ben iyi bir Ferdi dinleyicisiydim.Arebesk duygular ve sözlere yansıyanlar:
Mecnun Leyla’sını Kerem Aslı’yı.
Bende seni onlar gibi candan sevmişdim.
’Bana acı sozler deme darılmayalım
Sonra pişman oluruz ayrilmayalim
Dil yarası derin olur çare bulunmaz
Birde derman derman diye kahrolmayalım.
Bir bizmiyiz dünyada seven aşıklar
Benim bu halimi neden beğenmiyorsun?
Sen gönlümden bir parçasın söküp atamam
Sen yanımda olmayınca gülemiyorum.’
Sevdalı deli gönlün duygularına tercüman oluyordu.Seven aşık rolündeki her genç bu sözler ile ruhundaki söyleyemedikleri düşüncelere refakat etiiği için ilgi duymaması mümkün değildi.En azaından suskun yüreğini şarkılarda konuşturabiliyordu.
1986 yıllarında ise pazar günleri Gençlik parkına giderdik.Çay içmek için oturdduğumuz cafelerde Ferdi Tayfur’un filmi olan yeri tercih eder.Film bitene kadar otururduk.Bazen nevalemizi yanımızda getitirir.Semaver çay isterdik.Acıyla besleniyorduk sanki.Yüreğimize oturmuş bir acı yumağıyla kalkardık.Yıllar sonra 1998 oğlumda tam 17 yaşları İstanbul’da yatılı okurken Ferdi Tayfur’un bütün serisini alıp gelmişti.Gurbetlik acıyla tanışıklığı arabeske yaklaştırmıştı.
En çokda arabada seyahate giderken dinlemesi zevkli olurdu.Evde iş yaparken özellikle elektrik süpürgesiyle evi süpürürken, bulaşık yıkarken, ütü yaparken, yemek pişirirken dinlerdim.Akşam olupta gün batımında hep Ferdi Tayfur’un ’Akşam Güneşi’ şarkısı aklıma gelir bazende oturur cam önüne efkarlanır söylerdim.Zaman içinde Ferdiciler ’baba’ tabirleri gelişti.Yaş ve sağlık problemleri ,özel hayat Ferdi Tayfur’un müzik hayatını olumsuz yolda etkiledi.Son yıllarda birer birer sanatçılarımızı kaybettik.Sanatçılarımızın yaşarken kıymetini bilelim.İnsanları olduğu gibi kabullenmeye öğrenelim.Sanat yaşamları ve yaptıklarıyla değerlendirelim...
Orhan babanında şarkısında dediği gibi;
Hatasız kul olmaz
Hatamla sev beni.
Kaleme alan:ZEHRA ÇELİK