Düzlükteki Av
Bir av hikayesi dinlemek ister misiniz benden? Farklı bir av hikayesi..Anlatacağım ne geyik,ne tavşan ne de keklik avı.
Benim anlatacağım av duyduklarınıza dinlediklerinize benzeyen türden değil. Benim anlatacağım bir atıp üç vurmak değil. İşin atıcılığıyla,bir atışta kaç tane indirildiğiyle ilgili değil. Benim anlatacağım işin sosyolojisiyle felsefesiyle ilgili. Öyle sıradan bir av hikayesi değil yani.
Şu günlerde bir vazife yürütüyoruz. Sabah çıkıp akşam dönüyoruz. Dere tepe dolaşıp duruyoruz. Bir bu tepede bir karşı tepede, bazen sulak sazlık bir alanda,bazen dağda bayırda..
Kimi zaman köyde ahaliyle buluşuyor,kimi zaman ormanlıkta domuzla,ayıyla..
Şikayet üzerine hazır kıta bir ekiple ilgili yere anında indirme yapıyoruz. Öyle çok masum değil bahse konu varlık. Zarar vermediği ürün yok.
Beyim diyor kurtarın bizi bu illetten,aşımıza ekmeğimize ortak oldu,soframıza oturur oldu diyorlar. Ne yapın yapın kurtarın bizi şu şeyden,yani adını söylemek istemiyorum, şey yani şu pis hayvandan..
Ekine tarlaya bağa bostana bir girmeyi görsün sanki motor sürmüş gibi,burnunun yiviyle deşip duruyor, altını üstüne getiriyor arazinin diyorlar.
Çüt sürer gibi sürüyor ve sonunda bir de debelenip duruyorlar ve varı yoğu harap edip gidiyorlar,ne olur bir çare diyorlar. Yiyecek aşımız ekmeğimiz kalmadı, aldı götürdü hepsini ne yapsak baş edemiyoruz diyorlar.
Sızlanıp duruyorlar. Bizden bir destek, yardım ve çare bekliyorlar,medet umuyorlar.
Ne yapılır nasıl cevap verilir ki bu insanlara. Zorlanıyoruz elbette..
Öyle bir çırpıda halledilmesi mümkün değil, sabırlı olmanız gerekir diyoruz. Domuz uyanık hayvan kan kokusu alır,bir şeye dokunsanız anında fark eder, uzaklaşır hemen oradan,öyle pratik bir çözümü de yok,tuzağa da düşmez kolay kolay diyoruz.
Çözüm atıp vurmakta,attığınızı düşürmekte,ayı inine de girmiş olsa bulup çıkarmakta diyoruz.
Soruyoruz aranızda avcı var mı,daha önce domuz avlayan?
Hayır hiç yok demeye kalmadan topluluğun arasından, arka taraflardan bir ses işitiyoruz.
Ne demek avcı yok,biz ne güne duruyoruz,bilmiyor musunuz yıllardır avcılık yaptığımızı daha düne kadar bir atışta bir düzine indirdiğimizi.
Yaklaş diyoruz bize yaklaş öne gel görelim sizi, işitelim sesinizi..
Dolu dizginler,coşkulular.Fişek gibiler,tez canlılar avcılar.
Kıpır kıpırlar, sevimli ve sempatikler. Çocuksu bir ruh halleri var. Çabuk sevinen çabuk üzülen tipler.
Dilleri çok tatlı. Ballandıra ballandıra anlatıyorlar. Anlatımlarına derinlik ve zenginlik katıyorlar.
Kıvılcım gibiler;bakışları keskin,vücutları esnek,hareketleri çevik..Kaçanı kovalayacak,düşeni kaldıracak cinsten insanlar..
………..
Köyün altında yol kenarında ağaçlıkta bir domuz sürüsü gördüğünden bahsediyor. Bir tiyatro sanatçısından farksız; vücut dilini kullanarak, farklı bir tat ve kıvamda anlatıyor gördüklerini.
Oradaki görünenler nedir dana mı yoksa dedim diyor,sayıları on iki on üç olsa gerek.. Biraz ilerleyince fark ettim ki ne danası, bunlar tosun tosun öyle on on beş de değil, yirmi beş otuz diyor..
Peki ne yaptın?
Vallaha ilerlediler gittiler, şurada bir o kadar daha,neredeyse bir köyün sığır sürüsü kadar.
Yanlış görmeyesin,bu ovada o kadar domuz ne gezer,öyle olacak olsa hiç ekin mekin bırakır mı ?
Vallaha bey, biz ne güne duruyoruz,her atışta bir düzine indiriyoruz.
Fazla atmış olmayasın,öyle olacak olsa nesli kurur.
Onu bunu bilmeyiz,işimiz bu, attığımızla indirmek..
Geçmişe gidiyor,yıllar öncesine.Gençliğine..
Tazıdan hızlı koşardım diye söze başlıyor.
Şu kayalığın arkasında geyik avladım hem de alageyik, bir çift diyor.
Yanlışın olmasın burda ne gezer geyik,rüyada mı yoksa hep bu olanlar..
Dinleyen hiç söze girmeyen biri yaklaşıveriyor hemen yanımıza,inandınız mı beyim diyor anlattıklarına.
Atışın bu kadarı fazla ne domuzu ne geyiği, olsa olsa keklik avlamıştır; o da ömürde ya bir, ya iki diyor.
Tekerine toz kondurmayalım devam etsin anlatsın diyoruz.
Bıraktığı yerden daha bir coşkulu olarak.
Tilki,sonra sansar,sonra çakal ve kurttan bahsediyor arkasından bir de sırtlana gelmesin mi!
Dur hele diyoruz.
Domuz tamam, ayı tamam,en son anlattıklarına da itiraz yok ama sırtlan işi biraz fazla kaçmadı mı? Hiç gören duyan olmuş mu sırtlanı bu düz ovada diyoruz.
Yüzünde bir tebessüm beliriyor. Ne mahsuru var,kime ne zararı var anlattıklarımın diyor.
Haklı bence, hiç kimseye bir zararı yok,kim zarar görmüş bu anlatılanlardan?
…………
Farklı bir profildi. Kaydadeğer bir profil.. Baştan sonadinledik, inceledik. Ruh dünyasını, iç dünyasını..
Coşkuluydu,duyguluydu,espiriliydi anlatımları. Dinleyenler tutsağı olurdu hiç şüphesiz.
Belki hayaldi hep ama gerçekmiş gibi anlatıyordu. Tatlıydı dili..
Vakit olsa dinlenirdi..
Hiç usanmadan bıkmadan; günüz akşama, gece sabaha kadar..
Kemal GÜL
21.01.2014
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.