- 1715 Okunma
- 6 Yorum
- 3 Beğeni
AMUT
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
AMUT
İnsanı hayatın bin bir türlü çilesine , neşesine ,mücadelesine hazırlayan muhteşem bir okuldur , Kuleli Askeri Lisesi. Sahilden geçerken eski günleri anarım, o şahane siluetine dalarak
Ortalama 18.000 ile 24.000 öğrenci arasından 400 kişi seçilir, her yıl. Öğrenciler ,okullarının en başarılı olanlarıdır. Ama çalışkan olmak yetmez bu okulda. Mücadele ruhu, başarı ruhu , savaşçı ruhu da olması gerekir , geleceğin vatan uğruna canını verecek olan genç Türk subaylarında.
Epey eski günlerden , anlatacağım bu hikaye ;
Alemdağ’ da yapılan eğitim kampından döndüğümüz günlerdi. Hoparlörden o gün yemeklerin “Galebe “ olarak çıkacağı söylenmişti. Yani kuvvetli istihkak . Oh demiştik hepimiz . Kurtların mideleri bayram edecekti. Gençtik ve hep açtık.
Arkasından koridorda bir ses yükseldi.
“Bu akşam amut var (Yani ulaşamamak, başarısız olmak , aç kalabilmek ) Her kes amut a hazır olsun.”
O sırada etüt devam ediyor ve öğrenciler ertesi günkü bütün dersler için çalışmakta . Saat tam 18.58, yani etüttün bitmesine iki dakika var . Kitaplar defterler toplanıyor, birer bacak sıradan dışarıda, koşmaya hazır. Eller sıraların kenarlarını kaplan pençeleri gibi kavramış, bacaklara ilk desteği vermeye hazır. Gözler ilk çıkılacak olan sınıf kapısında , her kes fırlamaya , uçmaya ,en öne geçmeye programlanmış sanki.. Güçlü olmak , karın doyurmanın ilk şartı.
Birden boru çalıyor . Bu yemek borusu, hepimizin en sevdiği ses. Birden öğrenciler kapıya doğru koşuyor . Öndekini ensesinden tutup çekmek , arkadakini itelemek serbest. ( Diğer zamanlarda sessizce sıraya girip ,masanda ayakta dua okunmasını bekler , Allah’a hamt olsun diyerek yemeğe başlarsın)
Koridora çıkabilenler , bu sefer yemekhane kapısında daha güçlü bir mücadele vererek içeri girebilirse, kendi masasına koşuyor. Masalar o zamanlar 15 kişilik ve karavana ortasına konmuş vaziyette. ( Şimdi sanırım dört kişi oturuluyor) Bir köşesinde ekmekler, öbür köşede su ve bardaklar var. Çatal ,kaşık , karışık olarak sofranın başına konmuş .
İlk gelen , en kıymetli yemeğin üzerine abanarak ona sahipleniyor . Kollar karavanayı sarmış durumda. Diğeri ekmekleri , öbürü çatal, kaşıkları , bir başkası tabakları, sonraki suyu ve bardakları kapıyor. Yani on beş kişilik sofra, beş kişi tarafından paylaşılıyor. Sonradan gelenlere “Amut var “ denilerek masaya oturması önleniyor. Aç kalanlar doğruca kantine , bisküvi , gazoz yemeye koşuyorlar. Maalesef ben de , çoğunlukla kantine koşanlardan olmuştum.
Karavanayı kapan , eliyle yiyemeyeceği için kaşık istiyor, tabak istiyor, karşılığında bol kepçe yemek veriyor. Eh ekmeksiz yemek yenmez, ona da bir koca tabak vererek , suyu, bardağı da ayrıca alıp, kuveri tamamlıyor .
Ne güzel bir kurtlar sofrası, aç kalanlar bu büyük paylaşımcıların umurunda bile değil ,kalan sağlar bizimdir .
Ama bakıyorsunuz da , bütün yemeği yiyememiş, göbekleri şiş , hantallaşmış , hala tıkınmaya çalışan zavallılar gibi oluyorlar. İkinci etüt e girdiğimizde uyuklamalarından, ne çok tıkındıkları belli oluyor. Çünkü insanın midesinin hacmi belli. Daha fazlasını ne kadar tıkarsanız tıkın almıyor işte.
İdarecilerin bu yemek için verilen mücadeleyi neden yaptırdıklarını, o zamanlar pek anlamazdık. Ama bu gün hala aynı “Amut’ çu ları ” görmek ve o sofraya , ne yaparsanız yapın ulaşamamak , üstelik onların tıkınarak yemesini seyretmek , ne kadar zor. Hele o yiyenlerin zafer naraları, doymaz ihtirasları , her şeyi önüne çekmek , her şeyi yemek yutmak ısrarları , üzüyor insanı.
Kim olursanız olun, bir tane evde oturabilir , başka yatağı yadırgar, başka tuvalete girmek istemezsiniz. Bir arabanız olur alıştığınız , bakımından , vergisinden haberdar olduğunuz , eskiyen lastiğini yenilemeyi hayal edeceğiniz. Medeni kanuna göre bir evlilik yaparsınız , hadi birkaç da kaçamak. Öyleyse bu yeme , yutma hırsı , hepsini alma hırsı , hevesi neden?
Yoksa Allah’ ın verdiği , bilmediğimiz başka bir hastalık mı , fark etmeden demirin , çimentonun bekçiliğini yapıp, iki saat sonra tuvalete bırakacağımız posayı yutmak için, insanlıktan çıkmak?
Yahut, bir zavallıyı görüp, evine ekmek götüremeyen, hatta intihar edecek birinin yanından, özel şoförlü arabanızla geçerken , o gün tıkınacağınız lüks oteldeki yemeği, karşınıza ikram olarak oturtulmuş güzel sarışını hayal etmek , sizin için de biraz vicdan kanatıyor mu dersiniz?
E. Yaşar Ovalı 26.01.2014
YORUMLAR
Nefis terbiyesi de eğitimle olur. Yardım almamızın şart olduğu şeylerin başında geliyor nefis eğitimi. Zira temelde bu var. Açlık nefse ağır gelir. Tefekküre sürükler ve empatiye kapı açar. Hiç sıkılmadan okudum. Başarınızı kutlarım. Nice eserlere...
kukurikuu
Sayfamda olmanıza ve güzel yorumunuza teşekkür ederim.
Saygılarımla.
Biar yazarın başarısı yaşadığımı yazmasına bağlıdır,,kurgudan uzak,gerçekleri yansıtan yazı sa amacına ılaşmış olur,askerlikte mantık,disiplin ve reflekslerin kıvvetli olması çok önemli.Bu yüzden asei eğiyimin olmazsa olmazları bunlar.Mücadele,hayata karşı dik durma ve kendine güvenin anlam kazandığı bir ortamın özelliklerini çok sade,canlı ve akıcı bir üslupla ele almışsınız,Eliniz,yüreğiniz dert görmesin.
kukurikuu
Kısa ve öz yorumunuza teşekkür ederim.
Günümüzde hayatın içindeki amut aynen devam ediyor. Yani al gülüm ver gülüm şeklinde.
Saygılarımla.
bu tür okulların tadını yaşayanlar bilir şunuda unutmamak gerekirki güç her dönemde kendini kabul ettiriyor askeri okullarda her türlü eğitim veriliyordu tabii güçlüler hep ayakta güçsüzler hemen dökülüyordu....ama bu haksızlık gibi görünen hal yıllarca sürecek dostluğun vefanın temelini atıyor bizleri geleceğe hazırlıyordu...memleketten gelen çok cüzi paranın paylaşılmasını bir tek sigaranın üç dört kişi tarafından tüttürülmesini okullarımızda öğrendik ben devre arkadaşlarımı hiç unutmadım unutamamda şu an 824 kişiden 653 kişi kalmışız her geçen günde eksiliyoruz..hepsiyle temastayım rabbim hepsine sağlıklı ömürler versin...ekmeğini yediğim her türlü varlığımı bu mukaddes ocaktan elde ettiğimi inkar edemem son dönemlerde bazı yanlışların ve haksızlıkların olması içimi derinden kanatıyor...eee sayın komutanım gecenin bu vaktinde içimi deştinki sorma.... güne yakışan yazını kutluyor en derin saygılarımı sunuyorum
düşündüren bir yazı.. bende yatılı okulda okudum güçlü kızlar ekmeğin en çıtır tarafını kaparlar ön sırayı kaparlardı bu lavabo sırası vb sıralanıp giderdi. saygı hoşgörü merhamet hele ki vicdan nereye kaybolurdu bilmem...fakat insanın içinde kaynayan bu acımasız duyguların törpülenmediğini düşünürüm... ders veren bir yazıydı kutluyorum saygılarımla..
kukurikuu
Belki de bizleri yetiştirenler, hayatın bu yönünü görmemizi istemiş olabilirler.
Saygılarımla.
Değerli Abim.
Yazının başlığını Amut olarak görünce tabii ki aklıma amuda kalkmak geldi. Kendi kendime ''Abim birilerini amuda kaldırdı mutlaka , onu anlatacak, ya da abime amuda kalkam cezası verildi sanırım '' Diye düşünmüştüm. Yazıyı okuyunca baktım bu amut başka amut.
Değerli abim..Sen asker adamsın, bilirsin hani bir laf vardır: ''Mantığın bittiği yerde askerlik başlar '' Bence tam tersine..Askerlikte mantıksız olan hiç bir şey yoktur. Askerlik yapmadım ayağımdan dolayı ama biliyorum ki askeri tezeğe selam verdirtmek bile mantıkla ilgilidir...Düşünsene 20 yaşında bir delikanlı, anasına babasına eyvallahı yok, burnundan kıl aldırmıyor, dik başlı, itaat denilen şeyi öğrenmemiş o güne kadar...Alışmış evinde '' Anaa su getir '' Bana diye emirler vermeye..İşte ondaki o nefsi, kibiri kırmak için tezeğe selam verdirirsin ki anasının kıymetini anlasın...Nesi mantıksız bunun?
Evet..Askerlikteki amutun da bir mantığı vardır mutlaka...Pek normal hayattaki amutun mantığı ne?Hiç kimse bu fani dünyadan cebi olan bir kefenle gitmiyor.
Çok çok güzel bir yazıydı can abim..Ellerine sağlık.
Selam ve sevgilerimle.
kukurikuu
Hayat dönüp dolaşıp bu amut oyunu gibi devam etmiyor mu?
Her kademe elinde tuttuğu ister özel ,ister devletin imkanlarını karşılıklı becayiş yaparak bir çalma düzeni kurmamışlar mı?
Şu oğlanın kahramanlığı benim de göğsümü kabarttı . Allah vatana bağışlasın
Sevgiler.