UNUTKANLIK
Unutkanlık bazı hastalıkların esaslı kendisi. Bazen acela ediyorsunuz İş güzel bir durum. İşe yetişmek için erkenden kalktım. Şafak atmamıştı. Tıraş olup, temizlik yapmak, evrakların hazırlanması epey bir zaman alıyor. Arabaya yetişme telaşı ile ilaçları da içebilmek için çok küçük bir kahvaltı da yapmak gerekiyor. Elbiselerimi değiştim. Hızlı bir şekilde evrak çantamı alıp evden çıktım. Ceketimin yan cebinde iki lira bozuk para vardı. Minibüs taşıması için bu ücret gerekiyordu. Minibüsün (dolmuşun) parasını verince rahattım.
Ankara Hastahanesine gelince indim. Dikimevi Ankaray durağına yürüyüp oradan Ankaraya binip oradan Emek İstasyonuna gittikten sonra oradan Polatlı’ya giden dolmuşlara binecektim. Dikimevi metro durağına girerken cüzdanımdaki biniş kartını çıkarmak için elimi cebime attığımda, cüzdanımı almadığımı, elbisemi değişirken evde unuttuğumu anladım. Metrodan geriye çıktım. On lira olsa Polatlı’ya gidebilirdim. Görev zamanlanmış bir görevdi. Seviye Tespit Sınavlarının denetimi. Şimdi ne yapacaktım. Saat: Altı kırkbeşti. Sadece Maviş Pastahanesi açıktı. Bir de acela ile işe giden insanlar vardı ortalıkta. Üstelik eve dönmek için iki liramda yoktu. Ne yapmalıydım? Maviş Pastahanesine yöneldim belki tanıdık biri olur diye. Kapıda servis görevlisi karşıladı. Utanarak durumu anlattım. O da beni bodrumdaki ustaya götürdü. Hüseyin Ustaya durumu anlattım.
Hüseyin Usta hiç ikiletmeden içeriden gidip on lira alıp geldi. Ben teşekkür ettim. 29.11.2013 günü saat 07.50 de Polatlı’ ya gittim. Oradan dolmuşla görevli olduğum TOKİ konutlarındaki okula gittim. Okul Müdürü ve Kurulan komisyon üyeleri ile tanıştık. Sınav salonlarını gezdik. Her şey olumluydu. Sınav başladı. Süresi içinde bitti. Mahalleden çarşıya giden öğretmenin arabası ile garaja kadar geldim. Öğretmenlere veya okul müdürüne sorunumu söyleyememiştim. Şimdi nasıl geri gidecektim?
Şükür telefonumu unutmamıştım. Telefonla daha önceden Polatlı’dan tanıdığım Polatlılı Erhan’ı aradım. Erhan’a durumu anlattım. On beş dakika içinde bir arkadaşıyla garaja geldi. Otobüs biletimi aldı. Her yarım saatte bir otobüs kalkıyordu. Otobüs saatine kadar garajın ikinci katında oturduk. Çay söylediler içtik. Otobüs saati gelince bindim. Bir de Ankara’da eve gidiş parası verdiler. Sağ olsunlar. Unutkanlığımı unutturdular.
YORUMLAR
Değerli Hocam
Çok hoş bir anı okudum kaleminizden. Ben bu anı yazısında unutkanlıktan daha fazla insanın her yerde tanıdıklarının ve dostlarının olması konusuna takıldım...Bu çok önemli bence. Düşünsenize bu olay hiç bir yakınınız ya da tanıdığınızın olmadığı bir yerde başınıza gelseydi? Ya da cep telefonunuzu da evde unutmuş olsaydınız.
İnsanlık hali..Herkesin başına gelebilir.
Size ilginç ama tamamen gerçek bir olay anlatayım:
Vatandaşın biri İzmirden Ankaraya gidiyor bir işi için. Arabasını otoparka çekip işini hallettikten sonra Ankara'ya kendi arabasıyla geldiğini unutup doğruca otogara gidiyor..Bir bilet alıp İzmir'e otobüsle dönüyor.
Evine varıyor. Gece kafayı vurup yatıyor...Ertesi sabah işe gitmek için kapının önüne inince bakıyor arabası yok...''Araba nerede '' Diye telaşlanıyor. Hanımına sesleniyor '' Arabayı çalmışlar '' Diye..Hanımı soruyor: '' Sen Ankara'dan gelince arabayı nereye park etmiştin?'' İşte o ''Park '' sözünü duyunca adamın jeton düşüyor...''Ankara'dan bizim arabayla dönmedim ki...Araba Ankara'da otoparkta kaldı '' Diyor.
Bu olay aynen İzmir'in Dikili ilçesinde bir vatandaşın başından geçiyor...Sonrasında bu adam - hiç alakası olmadığı halde- ''Salaklar Derneği'' Diye bir dernek kurdu ama tabii ki kapattılar derneğini...Hem olayın salaklıkla bir alakası olmadığı için, hem de böyle bir dernek kurulamayacağı için
Velhasılı kelam..İnsanız..Hepimizin başından geçebilir.
Selam ve sevgilerimle.
acun06
İlginç katkınız manidar.
Katkınız için teşekkür ederim.
Sevgiyle selamlarımı sunarım
Bizler (bizler diyorum) daha çok unutkan olacağız...
Sebebine gelince...
Benim babaannem, çok iyi hatırlarım öldüğü zaman yaşını kendisi de bilmezdi; dut mevsimi diye söylemiş annesi kendisine. Tahminen 90 küsur yaşındaydı ki, anlattığı şeyler kasabasının tanıdığı bütün yaşlı insanlarını hayretler içinde bırakırdı.
Neden diye düşündüğüm zaman, cevabını yine ben verebilirdim.
Babaannem hiç inorganik besinlerle beslenmemişti.
Küçük bir bahçesi vardı evinin arkasında, lazım olan her şeyini oraya eker, toplar, yemeklerini yapardı.
Ne zaman babaanneme gitsek, onun yemeklerinin tadı bir başka olurdu.
Biz ne yapıyoruz şimdi?
Kış mevsiminde yaz sebzeleriyle besleniyor, yaz mevsiminde ise kış sebzeleri ile beslenmenin gururunu duyuyoruz. Yemeklerimizde kullandığımız bulyon tabletlerimiz olmasa yemekler bize tatsız geliyor.
Çünkü damağımız alıştı.
Evimiz güzel koksun diye temizlik sularına katılan kokulu temizlik maddelerinle temizlik yapıyor, yaptırıyoruz. Çamaşırlarımız güzel koksun diye yumuşatıcıları üzerinde yazandan limitten fazla fazla kullanıyoruz. Bunların çamaşırlarımıza yumuşatıcı de değil, zehir etkisi verdiğini hangimiz biliyoruz acaba?
Krem sabunların yerine kaçımız normal sabun kullanıyoruz acaba?
Kaçımız parfümünü yatak odasında değil de balkonda veya banyoda, vücuduna değilde üstüne giydiği kıyafetine sıkıyor acaba?
Kaçımız ucuz parfümlerin zehir kadar etkili olduğunu biliyor acaba?
Bunları kullanırsak tabi ki unutkan oluruz Sn. Yazarım.
Daha da unutkan olacağımızdan eminim.
acun06
ŞENLENDİRİP GÜZELLEŞTİRDİNİZ SAYFAMI. HOŞ GELDİNİZ.
YAPTIĞINIZ YORUMA TAMAMEN KATILIYORUM. KATKINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM.ELEŞTİRİLERİNİZİ DE BEKLERİM.
YGI VE SELAMLARIMI SUNARIM.