- 651 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Özgüven Ve Başarı
Özgüven Ve Başarı
Ankara nın soğuk sisli uzun kışından sonra nisan ayının ilk haftası içimi ısıtan,çoşturan bir yaz havası yaşadım.Akşam işten eve gelip yemekten sonra çay demleyip evimin terasında bu güzel havanın devamını teneffüs etmek istedim.Sandalyeye oturup diğer sandalyeyi de karşıma alıp ayaklarımı uzatarak derin derin nefes alıp çayımı yudumlarken gökyüzündeki yıldızların tüm canlılığıyla parladığını seyrettim.Kimi zaman sönen kimi zaman parlayan yıldızlara benzettim kendimi,hüzünlendim.Ve ılık ılık esen rüzgar beni alıp çok gerilere götürdü.
Yıl 1967.İzmir de yaşayan babam annemi, ablalarımı ve beni yanına getirtmişti.Bahçe kapısından evimize girilen küçücük bir yerde yaşıyorduk.zamanımın çoğu bahçede veya bahçedeki masada geçiyordu.Dört yaşında olmama rağmen yaşıtlarımdan daha küçük ve çelimsizdim.
Kısa zaman içersinde annemde etrafımızda bulunan sebze bahçelerinde işe başlamıştı.Benimle okul dışında ablalarım,diğer zamanlarda komşularımız ilgileniyordu.Çevremizdekiler gibi ne yiyor ne de giyinebiliyorduk.Kendimize ait hiç bir kıyafetimiz yoktu.Annemin çalıştığı yerlerdeki insanların verdiği kıyafetler hangimize olursa giyerek idare ediyorduk.Ayakkabılar büyükse babam uçlarına pamuk koyuyor,küçükse ıslatıp destekleyerek büyütmeye çalışıyordu.Babam çok asabi ve sinirli olduğu için korkardım,yanında konuşamazdım,bir şey isteyemezdim.O yüzden arkadaşlarım gibi kendime ait hiç bir şeyim yoktu.Onları içten içe kıskanırdım
Babam bir gün elinde büyükçe bir basma ile geldi ve anneme
-Bunu terziye ver de size bir şeyler diksin dediğinde dünyalar benim olmuştu.Bana ait elbisem olacaktı,hem de bayram geliyordu.Çok sevinçliydim.Elbisem istediğim gibi dikilip giydiğimde hiç çıkartmak istemiyordum.Eteklerini sağa sola sallayarak koştururken seviniyordum.
Aradan 1-1,5 yıl kadar bir zaman geçmişti ki babam:
-Yeni evimize taşınıyoruz dedi. Küçüktüm bir ev yapılmış nerde nasıl haberim bile yoktu.Çok mutluydum,azıcık olan eşyalarımızı bir at arabasına koyup yeni evimize gittik.Evimiz büyüktü ama camları,kapıları olmayan bir inşaat gibiydi.Bir kaç ay cam ve kapılara battaniye,çarşaf takarak yaşadık.Olsun evimizi çok seviyordum.Bana ve ablalarıma ait bir odası vardı.Babam tek tek onları da yaptırıyordu.
Annem işine devam ederken ablalarım da okula gidiyordu ve bana evde bakabilecek kimse yoktu.Bir gün annem elimden tutarak
-Seni okula yazdıracağım dedi
-Annem annem beni okula almazlar ki
-Alıyorlar kızım dedi. Çok sevinmiştim,ben de okula gidecektim.Sonrasında öğrendim ki evde yanlız kalmayayım diye müdüre rıca etmiş,kayıtsız bir yıl gittikten sonra kaydım yapılacakmış.Çok başarılıydım ama her şeyden mahrumdum.Arkadaşlarım gibi kantinden hiç bir şey alamadığım için ya onlardan kaçıyor ya da iştahım yok demeyi uygun görüyordum.Aslında simidin kokusu burnumun direğini kırıyordu.Bazen arkadaşlarım simitlerinden küçücük bir parça verdiklerinde bitmesin diye milim milim yiyordum.Yıl sonunda başarımdan dolayı birinci sınıfı bitirme kararı vermişlerdi.
Annem işte ablalarım okulda oldukları için saçımı komşumuz Sevim teyze örerdi,ben de onun bakkal işlerini görürdüm.Yine bir gün beni bakkala un almaya gönderdiğinde canım kaymaklı bisküvi çekmişti.4 tane alıp yolda yiyip bitirdikten sonra komşuya unu ve parayı verdiğimde bana
-Parayı eksik almışsın,bir un bu kadar pahalı olamaz dedi.
-Bilmem Sevim teyze, bu parayı verdi bakkal dedim.
Doğruca bakkala gitti, çok utanıyordum.Yaptığım hareketten dolayı söylediğim yalan ortaya çıkacaktı.Nasıl bakacaktım Sevim teyzenin yüzüne.O günden sonra bir daha bana yardımcı olmadı,saçımı tarayıp örmedi.
……….
Dördüncü sınıfa geçtiğim tarihlerde babam kendine göre evimizin üzerine bir küçük daire daha yapmaya başlamıştı.Babama karşı gelemediğimiz için ablalarım ve ben amelelik yapmaya mecburduk.Gücüm yetmiyordu tuğla,taş veya kum taşımaya.Çoğu zaman çevreme bakıp yardım edebilecek birileri var mı diye bakardım.Alt katı kiraya vermek için evimiz tam olarak bitmeden yukarı taşınmıştık.Alt kata 2 erkek çocukları olan adaşım Ayşe teyze taşınmıştı.Ayşe teyze çok mükemmel bir insandı,annelik yapardı çoğu zaman bana.Büyük oğlu Tuncer benim yaşlarımda olduğundan derslerimizde birbirimize yardımcı olurduk.
…………
Komşu çocuklarının kitap ve kıyafetleriyle 5 yıl sonra başarılı bir şekilde orta okula geçmiştim.Okulumla evimizin arasında 200-300 metre kadar mesafe vardı.Zil sesini duyabildiğim için evde ders çalışma vaktim daha çok olacaktı.O dönemlerde büyük ablam Aylin de başka okulda lise okuyordu.Okulumu,öğretmenlerimi ve arkadaşlarımı çok seviyordum.Hele bir matematik hocam vardı ki o na ve dersine olan sevgim bir başkaydı.Matematikte çok başarılıydım.Bu belki hocamdan kaynaklanıyordu ama geçmiş yıllarda da matematiğim süperdi.Hocamın gözü hep bende olurdu,adeta dersleri beraber işlerdik.
…….
Her zorluğa karşı seviyordum mücadele ederek başarılı olmayı,seviyordum kendi çabalarımla bir yerlere gelmeyi….Seviyordum hayatı,hayatın zorluklarını….Seviyordum sonunda gördüğüm yaşadığım zaferleri……..
………
Okulun 19 Mayıs gösterilerine seçilmiştim.ilk haftalar kendi okulumuzda diğer haftalar başka bir okulda hocamızdan figürler öğreniyorduk.Henüz kıyafetlerim gelmediği için kendi giyeceklerimizle çalışıyorduk.Benim ayağıma giyecek ayakkabım yoktu.Yaları açılmış, parmaklarımın olduğu yer delinmişti.Ne kadar da arkadaşlarımdan saklamaya çalışsam da onların gördüğüne emindim.Defalarca bunu anneme dile getirmiştim.En sonunda dayanamadı yalvarmalarıma demek ki bir gün
-Baban fatura parası bıraktı,onunla al da yarın faturayı öderiz …..deyince dünyalar benim olmuştu
-Sağol anam çok sağol deyip defalarca öptüm ve hızlıca,sevinçle ayakkabı almak için evden çıktım.O gece bana ait olan ayakkabılarıma sarılarak uyudum,çok mutluydum.Sabah babamın kükreyen sesiyle uyandım.Konu ben ve ayakkabılarım olduğunu duyduğumda içeri gitmeye cesaret edemedim.Keşke almasaydım,kısacık mutluluğu yaşamasaydım da bu sözlere duymasaydım. Ama olan olmuştu babamın yanına gittiğimde yediğim tokat ve ağır sözler zehir gibi içime aktı ve bir kez daha kinleştim babama.
19 mayıs gösterilerinin kıyafetleri gelmişti.Arkadaşlarım satın alırken ben annemin almış olduğu patiska kumaştan dikmeye çalışmıştım.Çok ta güzel olmuştu,bir emek vardı,bir sevgi aşılamıştım kıyafetime.
Okumayı çok seviyordum.Hiç fark etmiyordu. Bu bir roman,bir hikaye,bir biyografi olabiliyordu.Yolda, parkta,otobüste,ders aralarındaki teneffüsler de…..Yeterki elimde okuyabileceğim bir şeyler olsun.Orta okulu da sınıf birincisi olarak bitirmeyi nasip etti Allah ım.Zorluklarla geçen tam 8 yıl. Sevinçliydim, gururluydum, çevremden güzel sözler duymanın mutluluğuyla yaşıyordum.
………
Aylin ablam Fransa da yaşayan komşumuzun oğluyla nişanlanmıştı.Bir ay içerisinde düğünleri olup Fransa ya yerleşmişlerdi.Gitmesi bende büyük boşluk yaratmıştı ve o nu çok özlüyordum.Ama okulların açılmasın az kaldığı için oyalanacak bir şeylerim olacağından mutluydum.Herkes okul hazırlığı yaparken bende bir yıl önce lise birinci sınıfı bitirenlerin kitaplarını almak için araştırmaya başlamıştım.Babam bu telaşlı ve tedirgin oluşumu anlamış olacak ki,bana:
-Okul dönemin burada bitti artık okula gitmeyeceksin….dediğinde dünya başıma yıkılmıştı.Şaka yapıyor olmalıydı.Arkadaşlarım gibi ne bir masrafım ne de bir harçlığım yoktu.Dayanamayıp
-Neden baba neden diyebildim üzgün ve kırgın bakışlarla.
-Ablan olduğu içindi senin başarın.o gittiği için ben senle uğraşamam,otur oturduğun yerde diye sert bir ifade kullandı.
-Ablam mı? Ne alaka baba.yapma bunu bana diye yalvarıyordum.
-Kesinlikle gitmiyorsun.Bu konu bir daha açılmayacak deyip kestirip attı
Günlerce ağladım,çözüm yolu aradım.Ama babam çok sert ve despot bir adamdı.Aynı konuyu bir daha gündeme getirmeye cesaretim yoktu.Günlerce düşündükten sonra kesin kararımı verdim,okuyacaktım.Okul idaresi ve öğretmenler beni çok sever takdir ederlerdi.Durumumu onlara izah ettim ve okula kaydımı yaptırdım.Hem de kendimi ispatlamak için ablam edebiyat bölümünde okumuşken ben daha zor ve benim alanım olan fen bölümünü seçmiştim.Ordan burdan kitaplarımı temin ederken.komşumda formamı dikmişti.
Okula saklı gittiğimi çevrem,komşular bildiğinden babama bir şey söylemezlerdi.Ortada ne bir defter nede bir kalem bulundurmuyordum.Gündüz okuldan eve geldiğimde ne kadar çalışabilirsem çalışıyor kalanları da gece odamın penceresinden içeri süzülen sokak lambasıyla yapıyordum.Sabah babam işe gider gitmez gece hazırladığım çantamı alıp hemen çıkıyordum.Ama bir gün sınıfa girip çantamı açtığımda şok olmuştum.Çantamın içersinde okul malzemesine ait hiçbir şey yoktu.Onların yerine gazete kağıtları bulunuyordu.Haftalarca uğraştığım kendi tasarımım olan dönem ödevimde yoktu. O anki düştüğüm konumuma mı yoksa akşam evde olacak olaylara mı üzüleceğimi bilemiyordum.Çaresizlik içinde izin alıp kitaplarımı aramak için eve geçtim,maalesef yoklardı.Akşamı korku ile beklemeye başladım.Babam bana ne sürprizler hazırlamıştı acaba.Babam geldiğinde şaşkın şaşkın yüzüne bakarken o suskunluğunu hiç bozmadan yemeğini yedi.Bu beni daha da tedirgin etmişti.İki büklüm yerdeki bir mindere oturmuş suçlu çocuklar gibi bekliyordum.Hiç bir şey olmamış gibi odasına çekilip yattı. Bağırıp çağırsaydı,kızsaydı belki bana da söyleyecek söz düşerdi ve olumlu olumsuz bir sonuca varırdık.Ertesi günü okula gitmemelimiydim bilmiyordum. Bu olay beni tetikledi ve ne olursa olsun okula gitmeliydim.Artık her şeyi öğrenmişti saklayacak bir şeyim kalmamıştı.
Lisenin son sınıfına geçmiştim.Arkadaşlarım hızlı ve planlı bir şekilde Ö.S.S sınavlarına hazırlanıyordu..Benim öyle bir şansım yoktu,elimde ne bir test kitabı ne de yardımcı olabilecek hiçbir kimsem yoktu.Sadece bilgilerime güvenip sınava girmek istiyordum.Kiracımız Ayşe teyzemin büyük oğlu Tuncer de sınavlara hazırlandığını duyduğumda onunla çalışmak istediğimi söyledim, çok sevindi.Matematiğim iyi olduğundan o na çok yararım olacaktı.Günlerce neşe içersinde derslerimize ağırlık vererek yedik,içtik ve gülerek çalışmaya başladık.Evimizden hiç kimsenin sınava gireceğimden haberi yoktu.Son bir sorun kalmıştı,Sınava ödenecek para.Yolun sonuna gelmiştim,o yüzden parayı bulmak için bir şeyler yapmalıydım.Çalışsam nerde,nasıl diye düşünmeye başladığım günlerde uzak mahallede oturan bir tanıdığa rastladığımda bana
-Nasılsın,neler yapıyorsun? Annen baban kardeşlerin nasıl? diye sorulardan sonra orta okula giden oğluna getirdi lafı
-Oğlum çok haylaz ve dersleri zayıf.Aslında şöyle birkaç hafta ders verilse toparlanır gibi.Seni çok seviyor ne dersin bunu sen yapabilir misin? Dediğinde bir an düşündüm.aslında hiç vaktim yoktu ama o nu da kırmak istemiyordum.Hem o para benim Ö.S.S sınavım için gerekliydi.
Tamam ablam gelirim ben elimden geleni yaparım,merak etmeyin siz dedim ve ayrıldık.
Bir taraftan okul,bir taraftan sınav hazırlığım ve diğer taraftan çocuğa verdiğim ders beni çok yıpratmıştı.Bir ay sonunda ders vermeyi bitirdiğimde bana para verdiğinde:
-Abla bu parayı almazdım ama sınav harcı için alıyorum ve sadece sınav parası kadarını,lütfen ısrar etmeyin dedim.Ertesi günü bankaya gidip parayı yatırdım.Artık bir engelim yoktu.Huzurlu ve mutlu bir şekilde daha çok çalışma azmim doğdu.Postacı sınava gireceğim okulu bildiren kağıdı getirdiğimde komşu oğluna okulu bilemediğimi ilettim.O bana:
–Erken çıkarız önce seni bırakırım sonra ben okuluma geçerim demişti.Babamın evde olduğu pazar günü dışarı çıkmak için
-Anneme iş yerinde yardım edeceğimden sabah onunla gidiyorum diyerek açıklama yapıp evden çıktım.Okuluma varmıştım,çok heyecanlıydım.Bu zamana kadar çektiğim çilelerden sonra tek şansım vardı.Başarmak başarmak.Sınava girdiğimde heyecanım bitip sakinleşmiştim.Bu belki konuları bildiğimden kaynaklanan güvendi.Dışarı çıktığımda umutluydum.Sonuçların gelmesini beklemekten başka çarem yoktu.Her geçen gün daha çok sabırsızlanıyordum.Ve bir gün o gün geldi.Postacı elime zarfı verdiğinde hışımla açıp göz gezdirdikten sonra avazım çıkıncaya kadar bağırdım.Başarmıştım evet başarmıştım,hem de çok sevdiğim kendi alanım olan ege üniversitesi matematik öğretmeniliğini.
Her başarım bana aitti,buralara tırnaklarımla sabrımla gelmiştim.Artık babamdan korkmuyordum ve o günün akşamı babama
-Yoksulluklarımızla,bahanelerinle,.inatçılığınla beni engellemeye çalıştığın halde başardım.Artık bu yoldan beni ne yapsan döndüremezsin.Bu zamana kadar seni kırmamak için sustum ve saklı saklı kimsesiz çocuklar gibi,desteksiz,sevgisiz geleceğimi hazırladım.Artık sözlerin,bakışların,hareketlerin umurumda değil.Rızan olsun olmasın yine senden hiçbir şey beklemeden okuyacağım….dedim
-Yine yalnız,tek başıma kendi çabalarımla okulumu bitirip mezun oldum.Mutluydum ama garip bir mutluluktu bu.Gururluydum,kendi tırnaklarımla yılmadan zirveye ulaşmıştım.
Görevime başladım,mesleğimi,öğrencilerimi çok seviyordum.Hep düşündüğün öğrencilerimin benim gibi olanları var mıdır diye.O yüzden onlara anne abla gibi sevgiyle yaklaşıyordum.
-Birden üşüdüğümü hissederek irkildiğimde saatin gece yarısını geçmiş olduğunu gördüm.Yıldızlara takılı gözlerimi kapıya döndürerek başarımın vermiş olduğu huzur ve mutlulukla terastan içeri girdim.
(Eğer yürüdüğünüz yolda güçlük ve engel yoksa,bilinki o yol sizi bir yere ulaştırmaz_Bernard Shaw)
Ayşe Gönül (İçimdeki Sen)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.