- 1756 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hayatı Güzeltmek (Hadi Çaman)
13 Ocak da büyük usta Hadi Çaman’ı “doğum gününde” sevenleriyle birlikte Halis Kurtça Kültür Merkezin de andık… Hadi Çaman ve Yeditepe Oyuncuları Tiyatrosunun oyuncuları, Hadi Çaman’ın dostları ve sevenleri hepimiz oradaydık.
Oradaydık dediysem yazıma böyle büyük bir girişle başlamış olmama bakmayın, aslında hepi topu bir avuç insandık. Buradan teşekkürü bir borç sayacağım Okay Şenol’u da anmak isterim. Hadi abinin oğullarından biri, şimdilerde o da bir tiyatro patronu. Aynı zamanda Hadi abinin de oğlu ama öyle bildiğimiz kan bağıyla bağlı olduğumuz evlatlar gibi değil, gönül bağıyla bağlı çocuklarından biri… Hadi abi sevdiği genç oyuncularına “oğlum” derdi, nereden mi biliyorum, bende onlardan biriyim… Okay Şenol’u kişisel çabalarıyla organize ettiği bu tören için (aslında doğum günü kutlaması demek daha doğru olur) hem vefasından, hem de adamlığından dolayı kutluyorum ve Hadi Çaman’ın oğullarından biri olarak da teşekkür ediyorum…
Gelelim bu sıra dışı doğum günü kutlamasına; Bakın neler oldu, oyuncuları ve sevenleri eski anıları anlattık, eski fotoğraflara ve videolara baktık, Hadi abinin kişisel ve bu gün benzerine az rastlanır özelliklerini hatırladık, aslında çok duygusal ve manevi bir yolculuktu. Cenaze törenleri ve anma törenleri gibi vahim ortamlardan köşe bucak kaçan ben o gün orada olduğum için çok mutluydum. İyi ki bu adamı tanımışım, hala ölüsünden bile bir şeyler öğreniyorum diye attım havamı kendime… Bilen bilir, bilmeyen de açıp okusun Hadi Çaman’ı burada sizlere ne kadar iyi bir oyuncuydu, ne kadar iyi bir tiyatro patronuydu bunlardan söz edecek değilim. Nişantaşı’nın göbeğinde bir tiyatro salonunu ayakta tutabilmek için ne savaşlar verdi, ne oyuncular yetiştirdi, bu gün çok iyi bildiğiniz o çok başarılı genç oyuncuların arkasından ne kadar iteledi falan bunları mı anlatayım. Ya da çok başarılı tiyatro oyunları sahneledi, aldığı ödüller tiyatro binasının içerisinde ödül koymak için yapılmış bölüme artık sığmıyordu falan bunları mı duymak istersiniz. Size Hadi Çaman’ın tiyatroya yakın Teşvikiye camiinde hiç tanımadığı insanların cenaze törenlerine katılıp, ölen o hiç bilmediği insanlar için üzüldüğünü, tiyatroyu cenazeye gelen insanlara açıp çay kahve ikram ettiğini, “Nejat İşler’e” geçinebilmesi için tiyatronun önünde kitap satabileceği koşullar ayarladığını, “Tolga Çevik” in yeteneğini Bkm ye anlatabilmek için kapı aşındırdığını, hiç bir tiyatro girmezken gençlere güvenmeyi seçip koca koca rolleri genç oyunculara oynatıp yol açtığını ve hiç bir patron egosu taşımadan, hayranlıkla gençlerin başarısından mutlu olduğunu anlatmayacağım. Çünkü başlarsam, sonu gelmez kafilelerden uzun cümleler kurmak zorunda kalırım ki kimseyi böyle insanlar varmıymış duygusuna sürükleyip komplekse sokmak istemem.
Ben Hadi Çaman ile aynı sahnede aynı havayı soluma şansına sahip olmuş bir oyuncu olarak bir kaç küçük cümle kurmayı kendim de hak görüyorum… Bilen bilir Halis Kurtça Kültür Merkezi yaklaşık 100 kişilik küçük bir cep tiyatrosudur aslında. Ve biz o koltuklarda oturan insanlar kafamızı çevirmeden, oturduğumuz yerden sayabiliyorduk gelenleri... Evet, 100 kişilik bir salonda yaklaşık 30 kişiydik ve vefasızlığın kötü örnekleriydik. Türk tiyatrosuna bu kadar emek vermiş bir tiyatro savaşçısı için 100 kişi bir araya gelememiştik, ne acı… Hadi Çaman’ın “OĞLUM” diye başını okşadığı genç oyuncuların sayısı bile bu koltuklardan fazladır. Herkesin geçerli bir nedeni vardır eminim, kimi duymadı, haberdar değildi belki, kiminin de işi gücü vardı. Kimimiz hastaydı belki ama bir sonraki 13 Ocakta çok daha kalabalık olmasını umut ediyorum. Çok daha kalabalık olmalı ve en çok da belki Hadi Çaman’ı hiç tanımamış genç oyuncular olmalı o gün… Hiç kuşkunuz olmasın ki geldiğiniz de biz eskilerin anılarının bir kaçını dinlediğinizde Hadi Çaman’ı tanımanın, bilmenin ötesinde Tiyatroya dâhil çok önemli değerlerle de tanışacaksınız ve bunlar kuramsal kitaplarda yazmaz… Büyük ve iddialı bir cümle olduğunu farkındayım fakat ben bile bu yaşımda yine ne çok şey öğrendim diye ağzım kulaklarımda ayrıldığım için o günden böyle büyük bir cümle kurmaktan da korkmuyorum…
Hiç unutmuyorum, bir gün tiyatrodan içeri girdim ve artık evimiz gibi olan bu mekânda istemeden de olsa Hadi abinin bir telefon konuşmasına tanık oldum. Hadi abi gişedeki telefonla konuştuğu için benim içeride olduğumun farkında değildi. Yanında yalnızca tiyatronun emektarı Sevay abla vardı. Telefon konuşmasının sonlarına denk geldiğim için tek anlayabildiğim bir dizi film için Hadi abiye teklifte bulunuyorlardı. Telefonu kapattıktan sonra Sevay abla sordu Hadi abiye ne düşünüyorsun diye? Hadi abinin sesindeki o acıyı asla unutamam, bir oyuncu için oynamak istemediği bir rolü kabul etmek ve oynamak büyük bir trajedi… Şöyle cevap verdi Hadi abi “oynamak istemiyorum ama ne yapayım, çocukların parası birikti” Tiyatro yapmanın keyfini süren biz gençlere oyun paralarını ödemek için hiç istemediği bir işte hiç istemediği bir rolü oynamayı kabul etti… Buna böyle sıradan bir olay gibi de bakabilirsiniz elbette, oyuncuların paralarını ödeyebilmek için tiyatro patronu gidip bir dizide oynamış…
Birde şuradan bakabiliriz, aslında herkesin tanıdığı ünlü bir oyuncusunuz, birçok filmde başrol oynamışsınız, eviniz var, paranız var ve siz tüm bunların keyfini sürebilecek ve rahat bir hayat yaşayabilecekken kalkıp tiyatro yapıyorsunuz… Koca bir tiyatro binasının faturalarıyla boğuşup, oyuncuların parasını ödemek için saçma sapan işlerle uğraşmak zorunda kalıyorsunuz. Bu da yetmez gibi başınıza bir sürü genci toplayıp “haydi çocuklar alın size fırsat, işte sahne, işte oyun, işte dekor, işte müzik, işte seyirci” haydi oynayın bakalım diyorsunuz… Bitti mi? Tabii ki hayır, gençler tecrübesiz, haydi birde oyunculuğu öğretelim, meslek adabını gösterelim, tiyatro yarın bu gençlerle ayakta kalacak, daha çok çalışalım ne olur derken birde bakıyorsunuz ki vade dolmuş, oyun sona ermiş…
Hâsılı kelam hayat, siz nasıl isterseniz biraz öyle çekiyor kürekleri, bu Dünya’dan bir Hadi Çaman geçti… Ve akılda ve yürekte kalacak izler bıraktı, yolu sanat olan, tiyatro olan, sevmek olan herkesin hayatı “güzeltmek” için örnek alacağı izler bunlar, şimdilik, 13 ocakta görüşmek üzere, hoşça kal…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.