- 775 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
.............Önem ve önemi.............
Yaratılmış olmanın temel gayesi, önemli olmak değil önem vermek ve önemsemektir. Bu yüzden İnsanlar önem verdikleri şeylere göre şekillenir. Kendileri için önemli olan her şeye bir bakıma benzerler ve orada Varlıklarını sürdürürler.
Önem vermek O kadar ehemmiyet arz eder ki;Siz önemsemediğiniz de; Anne baba bile sizin için bir önem arz etmez. Fakat bu; Önemin kendisi olan anne ve babayı değil, sizi önemsiz ve ehemmiyetsiz kılar.
Şuradan başlayalım. Tabiatı gereği insan sevgiyi bilmez Ancak nefret ezberindedir. Çoğumuz İlk gördüğünde nefret ettiğimiz insanları zaman içerisinde sevmiş hatta onlara aşık bile olmuşuzdur. Burada aktif olan biz değil karşıdakinin bizi önemsemesi, Dikkate alması, şu yada bu sebeple bizi kazanmak istemesidir.
Evet. İnsan insanı durduk yerde sevemez SEVEMEZ.
* Bunun tek istisnası annelerdir. Orada da Anne çaresizdir.Evlada verilmesi gereken sevgi, annelik; Hamilelik döneminde hikmet en zuhur eder.Anne bu hisse mecbur olur.
Baba bu konuda iyi bir misal olabilir. Baba yalındır öz evladını bile zamanla sever. İlk zamanlarda sorumluluk, eşe karşı vazife ve ya toplumsal görev olarak algıladığı bu duygu;Ve buna bağlı olarak gelişen RİYA; Çocuğu önemsediği oranda artarak gelişir, zamanla anneden bile çok sevebilir çocuğunu. Burada da Aktif olan çocuğun kendisini babaya sevdirmesidir, Bizzat babanın kendisi değil.
İnsan, insanı zamanla sevecek olsa eminim ki; Evliliklerin yaşıyla orantılı olarak sevgilerde büyür, en büyük aşk en uzun sürmüş evlilik olurdu.
Yani insan insanı sevemez fakat İnsan isterse kendisini herkese sevdirir. Hatta aşık ederek, bir başka insanın en değerli varlığı olabilir.
Tersinden okumaya alıştığımız hayata, birde düzünden baksak aslında tüm sorularımız cevap bulacak.
Seni çok seviyorum yalanından, "kendini sevdiriyorsun çaresizim"" gerçeğine kapımızı aralanır;Ve bu sayede ne kimseyi yaralar nede kimseler tarafından yaralanırdık.
*Olmuyor işte Nasıl bir hatanın eseri yada esiriysek
Mikrobun veya şeytanın da bizim için yaratıldığını anlamıyor, anlamak istemiyor,hayatın tüm güzelliklerine rağmen.sadece ve sadece Mikropla şan insanları yada şeytanlaşan insanları önemseyip onlar üzerinde yoğunlaşarak güya kendimizi koruyoruz.
Bir salon dolusu insanla oturduğumuzu düşünelim.Tamamı tarafından sevildiğimiz ve Tamamını sevdiğimiz insanlarla dolu bir salon.
İçeri bir densiz girse ve birimize "sen hayvansın" dese. Oradaki herkesi yok sayarak.Avazımız çıktığı kadar asıl hayvan sensin diyerek bin kişiyi yok sayar da bir kişiye yenilir ve ona yöneltmiş oluruz mevcut önem anlayışımızı. Kendimizi ve değerlerimizi koruduk kanaatiyle kendimizi yerle bir etmenin diğer adı dır bu aslında.
Aynı olayı yeniden ele alalım. o densiz içeri girip bize yine hayvan desin.Ve bizde Salondaki insanlara ve Öz terbiyemize olan inancımız gereği;Mümkünse tebessüm ederek..Ona nazik bir dille teşekkür ederim.Hoş geldiniz desin.Ne olurdu acaba.Evet bütün sır burada saklı zaten
İnsanlar İnsan ola bildiğince ayna olabilirler.Ayna olamayanların nasibi ise aynı olmaktır.Hayvan diyen biri, hayvan olduğunu haykırırken; Ona, aynı dil ile cevap vermek bende aynıyım demektir.Yani bu duruş iki aynanın bir birine teveccühünden öte bir şey olmaz.
Oysa "Hayvan" diyen birine susarak ayna olmak, hem onun kendine gelmesine hem de bizim değerimizin yükselmesine sebep olur.
Değer nedir.Değer;mevcut olan her eşya ve insanın bizde edine bildiği yer ve ona duyduğumuz ihtiyacın bizim için arz ettiği önemler bütünüdür.
Bu çok kişisel ve bireyseldir.Bizim ihtiyaç duymuyor olmamız hiç bir şeyi değerinden etmez. Tokken yememek.Susamadığımız da suya tenezzülsüzlüğümüz bu türdendir.
*Yer yüzünde her ne varsa değerli ve kıymetli yaratılmıştır. Abdest alıp yıkandığımız hatta tüm kainatı varlığıyla besleyen su gerektiğinde taharet aldığımız bir şey olmakla değersizleşmez hatta; Bu onun dahada önemini artırır.
Hayatımızdaki tüm insan ve eşyada bu bakımdan önemlidir ve önem verme sekte herkes varlığının gereğini yapar.
*Özellikle bir gaye uğruna savaş verip hayatın merdivenlerini üçer beşer çıkmaya başladığımızda çabamızın bizi yükseltmesi bazı çevremiz tarafından al aşağı edilmek istenir. Bu da o yoldaki mukavetimize katkısıdır Mevlanın. Kimi muz kabuğu koyar kimi üzerinde durduğumuz zemini oyar.Kimi "güya" iyiliğimizi düşünerek bizi hata yapmaya zorlar.Bunların hepsi ama hepsi izafidir. Asıl olan iki kişi vardır.Kul ve Onu yaratan. Tolstoyun yada dostyevskinin bir sözü geldi aklıma "Başkaları cehennemdir"der.İşte tamda burada o cehennemde korunmak için bir şuura ihtiyacımız vardır.Ne olursa olsun ve ne yapmış olursa olsun.Kişileri yok sayarak yıktıkları yerleri onarmak. Zira; yıkan la uğraşırken geçirdiğimiz zaman.Tamir için gereken zamanı bizden çalar.Yok saymak derken şahsı yok saymak değil kastım.Benliğinin üzerimizdeki etkisini geçersiz kılmak sadece, Onun yıktığını tamir etmenin yolu, onu yok sayabilmekten geçer. Bu en azından moral ve mukavemet açısından süreklilik arz etmesi gereken; Azmimize olan borcumuzdur.
Mikroba merhamet hastanın kaybına sebep olur.
Mikroba merhamet edelim demiyorum zaten.Onu yok edersek hayatımızdan,Mukavemetimizi de yok etmiş oluruz.Mikrobun çoğalmasını engellemek; yani ciddiye alarak içimizde onu gereksiz yere büyütmemektir burada kast edilen.) yıktığı yeri onararak daha mukavim yapılanıp;Hayatta mikropların olduğunu yeni bir saldırıya maruz kaldığımızda yıkıl mamamızın tedbirini bize aldırdığı için.İçten içe sevinmeliyiz hatta.Ve Bilmeliyiz ki;Kullar ne isterse istesin ne yaparsa yapsın Allah’ın istediğine hizmet ederler. Ve bizde o da yaptığımızdan sorumlu tutuluruz.
İşimiz ve vicdanımız arasında hiç bir üçüncüye yer açmadan ve sevdiklerimizi koruyup gözeterek sevmediklerimize de saygılı bir tavırla. Hiızmette SINIR var sinir yoktur anlayışına teslim olalım.
Çünkü biz değerliyiz Bunu nereden mi anlayacağız.
Değerli olmayan hiç bir şeyi Yaratmamıştır Mevla.
İşte Tam da buradan....
YORUMLAR
Sayın Hocam çok derin ve düşündürücü bir yazı kaleme almışsınız...Yanan yüreğin göndermeleriydi bir kısmı sanıyorum.biraz kırgın biraz da buruk...Kainatta olan hiç bir şey önemsiz değildir...hepsi önemlidir kendi çapında...Önem arz etsin diye yaratılmıştır zaten...Gelelim önemli olan şeylerin önemli olduklarını anlamaya...önem verdiğimiz sürece anlamamız mümkün olur önemli olduklarını..Hayatta önem verdiklerimiz şeyler bizi tanımlar..Önemli olan şeyler de Yüce Yaratıcı'nın bizi önemsediğini belirler...Bunu bilmek bizi rahatlattığı sürece sorun yok...Saygıyla...