- 814 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Göçmen Kuşu
Bahar mevsiminin ilk günleriydi. Kuş cıvıltılarıyla uyandığım sabahın yedisinde, bahar mevsiminin getirdiği o güzel manzarayı temaşa etmek için pencereme yönelmiştim. Pencerenin dışarıda kalan tarafında bir kuş, gözüme ilişmişti. Cansız gibiydi, hareket etmiyordu. Yorgunluğu, tükenmişliği benden kaçmamasından belliydi. Belki ürkmüştü ve kaçmak en büyük arzusuydu. Fakat çaresizdi. Belki de kuşların cıvıltıları o gün bu yüzden şiddetliydi. Kuşu içeri almam gerektiğini düşündüm ve öyle de yaptım. Kuşu elime aldığımda kanadının kırık olduğunu fark ettim. Tükenmişliği, çaresizliği belki de bundandı. Kanadı kırık olan bir kuş artık ne ifade ederdi… Uçamayan kuştan farkı neydi…
Kuşun kırık olan kanadını tedavi etmeye çalışırken kuş, anlamlı ve bir o kadar da hüzünlü bir şekilde bakıyordu ya da ben öyle hissediyordum. Sanki bana bir şeyler anlatmaya çalışıyor ve benim anlamadığımdan yakınıyordu. Birden düğümler çözüldü ve kuş benim dilimden konuşmaya başladı. Konuşmak, anlaşılmak istiyordu. Derdine derman olamayacağımı biliyordu. Sadece içini dökmek istiyordu. Belli ki dert ortağı tek arzusuydu. Düğümler belki bu yüzden çözülmüştü. İstek ve inanç mükemmel bir şekilde ahenk oluşturmuş, bu da düğümlerin çözülmesini sağlamıştı. Rüzgâr bile susmuştu. Ağaçlar yaprak düşürmemeye çalışıyordu. Kuşlar cıvıldamayı bırakmıştı. Herkes pür dikkat bizim kuşu dinliyordu. Anlatmaya başladı:
Ben bir göçmen kuşuyum. Kışın bastırdığı diyarlardan, baharın güzelleştirdiği diyarlara doğru ailem ile birlikte uçarım. Yine mutlu ve umutluyduk. Umudumuz kanatlarımızı güçlendiriyordu. Yine ulaşacaktık bahara, inanıyorduk. Sadece uçuyorduk, arkamıza bakmadan, bıraktıklarımıza aldırmadan… Her şey bir anda olup, bitmişti. Bir fırtına kopmuş, her birimiz bir tarafa savrulmuştuk. Fırtına esnasında kanadım kırılmış, uyandığımda da kendimi pencerenin kenarında bulmuştum. Şanslıydım, yaramı saracak birinin penceresine savrulmuştum.
Bir yandan kuşun yaralarını tedavi etmeye çalışıyor, bir yandan da kuşun söylediklerini can kulağıyla dinliyordum. Söyledikleri hiç yabancı gelmiyordu. Söylediklerinde çoğu kez kendimi buluyordum. Ben de bir göçmendim. Kaygıların, korkuların, sorumlulukların bastırdığı bir zamanda arkama bakmadan kaçtığım çok olmuştu. Yağmurdan kaçarken doluya tutulduğum, savrulduğum zamanlar epey fazlaydı. Elimden tutan ve yaralarımı saran biri her zaman olmuştu. Bu yüzden şanslıydım. Fakat ben hiçbir zaman bizim kuş gibi iyimser olamamış, umut kavramını dünyama yerleştirmeyi başaramamıştım. Korkuyordum, savrulur da elimden tutacak birini bulamam diye. Kuşun söyledikleri, bazı gerçekleri fark etmemi sağlamıştı. Artık umut hayatımda önemli bir yere adını yazdırmıştı. Korkmuyordum. Çünkü elimden tutacak biri vardı. Her zaman da tutmuştu. Üzerimdeki sevgisini her zaman hissettirmişti. Algımı kapatmam bunları fark etmemi engelliyordu.
Bana çok şey öğrettin ve birçok gerçeğin farkına varmamı sağladın. Bu yüzden iyi ki seni içeri aldım ve yaralarını sarmaya çalıştım.
Sana çok teşekkür ederim Göçmen Kuşu…
Muhammed İşler
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.