- 778 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
ADAY MANZARALARI
Türkiye mahalli seçimlere hazırlanıyor.
Adaylar, adaylar, adaylar…
Büyükşehir, il, ilçe, belde belediye başkan adayları, belediye meclis üyeleri asil ve yedek adayları, il genel meclisi üyeleri asil ve yedek adayları, köy ve mahalle muhtar adayları, ihtiyar heyeti asil ve yedek adayları…
27 parti seçime giriyormuş. Basit bir çarpma, toplama işlemi ile aday olacak vatandaş sayısının milyon rakamına yaklaştığı görülür. Nüfusumuzun yüzde onu gibi şaşırtıcı bir rakam!
Bu kadar çok adayı iki guruba ayırmak mümkündür:
Birinci guruptakiler, “Hayra davet, iyiliği emir, kötülüğü yasaklama” görevini ifa edebilmek gayesiyle “Allah rızası için” aday olmuş bulunanlar.
İkinci guruptakiler, Allah rızası dışında çeşitli sebeplerle aday olmuş bulunanlardır. Makam mevki hevesi, çevresine iş imkanı sağlama, hemşehri baskısı, maddi menfaat, vs.
Birinci guruptakiler Erbakan Hocamızın:
“Ben bunu bana oy versinler diye yapmıyorum, Allah rızası için yapıyorum, Allah rızası!..”
Sözlerini referans alıp meydana çıkmış olanlardır. Elbette sadece bu niyet bile bu adayların baştan kazançlı çıktığı anlamına gelmektedir. Bir de aday oldukları makamları kazanıp, Allah rızası doğrultusunda amel etmeleri kazançlarını katmerleştirecektir.
İkinci guruptakilerin de amelleri şüphesiz niyetlerine göre değerlendirilecektir. Burada 54.Erbakan Hükümeti’ni bozmak için toplu istifaların öncüsü olan o zamanın DYP Çanakkale milletvekili olan Hikmet Aydın’ın bir sözünü hatırlıyorum. O gün istifa edip hükümeti desteksiz bırakmakla ne büyük hata ettiğini sonradan hikaye ederken demişti ki:
“Bizler şehire yeni gelmiş saf köylü kızları gibiydik. Bizim saflığımızdan ve bilgisizliğimizden istifade ederek bizi kandırdılar, iğfal ettiler ve o hükümeti yıktırdılar. Şimdi ne büyük bir hata işlediğimizi anladım ve Erbakan’dan helallik diledim.”
Tabii atı alan üsküdarı geçtikten sonra…
Gönül arzu eder ki, çeşitli sebeplerle aday olmuş bulunan bu kişiler, ülkemizin yerel ve genel sorunları ile çözüm yollarını iyi bilerek aday olsunlar da, makama geldiklerinde onları iğfal etmelerine müsaade etmesinler. Ama ülkemizdeki sistem maalesef aksi istikamette işlemektedir.
Allah rızasından başka maksatlarla aday olup, partisinin, çevresinin, ya da belli bir gurubun desteği ile makama seçilmiş bulunan kişiler, koltuğa oturdukları anda, önlerine yığınla fatura konulacağından dolayı, onlarla uğraşmaktan iş ve icraata sıra bulamayacaklardır. Kendi gayesi ve bu faturaları karşılayabilmek için kaldırım değiştirme, ya da boya badana işlerine girişecek, ciddi yatırıma ayrılması gereken fonlar bu şekilde heba edilecektir. Yolsuzluklar, vurgunlar ve israflar bundan dolayı ortaya çıkmaktadır.
Bu kadar çok adayın bulunması, ülke genelinde çok enteresan manzaraların oluşacağı anlamına da gelmektedir. Vatandaşın elindeki oy pusulasını kapmak için ne maskeler takacaklar.
Her şeyi vadeden adaylar çıkacaktır:
Oy almak için her ağza parmak çalar;
Parıl parıldır elindeki bal tası.
Bir de seçilince gör, hep kelle keser;
Parıl parıldır elindeki baltası...
Mesela, peşpeşe düğünlerde halay, meyhanelerde kafa, tekkelerde zikir çeken adaylar göreceğiz.
Mesela, dindar olmayanların oyuna göz dikmiş bazı adayların sünnet diye bıraktığı sakallarını kestirip cascavlak kaldığını göreceğiz.
Solcusu da, sağcısı da, renksizi de dini bütün vatandaşların oyunu kapabilmek için dindarlığa heveslenecekler.
Mesela konuşmasına başlarken euzü besmele çeken adaylar çıkacak. Alışkın olmadığı bu sözlere dili dönmediğinden komik teleffuzlar duyacağız.
Mesela basını peşine takıp, şeyh efendi ziyaretlerine, darülaceze ziyaretlerine, daha sonra da yatır ziyaretlerine gidip horoz kurban eden adaylar göreceğiz.
Ezan okunurken konuşmasını kesen veya balıklama camiye dalan, ama ayakkabısını çıkarması gerektiğini bilmeyen adaylar türeyecek. Öteden beri namazını hiç aksatmayan adaylar camiye ve cemaate devamda bunların gölgesinde kalacak.
Sabahın alaca karanlığında dolmuş ve otobüs duraklarında kuyrukta bekleyen vatandaşları ziyaret edip öpmesi gerektiği söylendiğinden, yarı uykulu gözlerle duraklara dalıp önüne geleni öperken, karşı cinsten şırakk diye tokat yiyen şaşkın adaylar göreceğiz.
Ömründe ilk defa Cuma namazına giden, ama içerde nasıl davranması gerektiğini bilmediğinden, cemaatin gülüşmesine sebep olan adaylar çıkacak.
İşte böyle şaşkın bir adayın halini hikaye eden manzumemiz:
BAŞKAN ADAYI CEVAT BEY
İlk cuması imiş, şaşkın meraklı,
Siyah takım giymiş, ipek kıravat.
Hutbe duasıdır; Ümmet, Muhammet,
Sahabe, tabiin, ahya ve emvat!
Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali,
Hasan ve Hüseyin, Resul, salavat!
Yoklama var sanmış fırladı kalktı;
-Hocam ben de varım, adım da Cevat!
Ekrem Şama
[email protected]
YORUMLAR
Bir çok aday adayı da göreceğiz; başvurdukları parti kendisini seçmeyince sağa sola yalpalayan !
Bir anda u dönüşü yapacak kavşak aramaya başlayan !
Ekrem abi merhaba
Güzel bir yazı doğru tespitler bu arada ilk defa başbakanı hedef almayan bir yazınızı okudum:))
saygı selamlarımla.