RAHAT BIRAKIN GENÇLERİ !
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bir sevgi kıvılcımı vardır sıçrar yüreklere .Gülümser gözler mutlulukla o anda sımsıkı birleşir eller.Gelecek onlar için ne güzeldir .Birbirlerinin hatalarını gönül örtüsüyle silerken sevginin deryasına yolculuk yaparlar usulca.
Sıra gelir yuva kurmak için büyüklerden izin almaya.İşte bundan sonra başlıyor olaylar zinciri...
Kim varsa anne ,baba, yenge, amca ,dayı,teyze en önde yaşlılar tabi dedeler anneanne,babaanne ,hala enişte kız istemeye gidilir .Çünkü birini çağırsan diğeri küser nedense .Kız tarafı da öyle.
Bazıları konuşurken pot kırar durmadan ,bazısı ise bilmiş bilmiş
" Bizden Kız almak öyle kolay değildir" der
,Erkek tarafı oğullarını . kız tarafı ise kızlarını överler .
Neyse sonunda söz kesilir ...
Söz yüzüklerini inanışa göre evliliği mutlu giden akraba bir konuşma yaparak takar.
Ardından inanır mısınız takı konusu konuşulur neler alınacak neler İsteriz diye..Birde...bir de çarşıya çıkılacak ..büyük seremoni .
Eyvaaahhh ! alışverişe kim varsa dahil ...bir mağazadan diğer mağazaya giriliyor.Boy boy yengeler ,teyzeler ,halalar .Yok gecelik ,ayakkabı ,parfüm. kıyafet,terlik .makyaj takımları ( kullanacağı ise meçhul ) tabi damat onca kişiyi bir de yemeğe götürecek mali durumu zorlansa bile sessizdir.
Ve bohça trafiği başlıyor kırmızı kurdele ile hazırlanan bohçalar... önce erkek tarafı getiriyor sülalede hatırı sayılır kim varsa ayrı ayrı veriliyor. Bitmedi bu kez kız tarafı iade i ziyarette bulunur. Derken..nişan günü konuşulur.
Erkek tarafı derki...
"Nişanı kız tarafı yapar; salonda olsun bizim gelenimiz çok."
Zar zor bir yer tutulur. Ama kimse sormaz birbirine "Ödeme gücün var mı ?" diye
Hadiiii ... yeniden çarşıya çıkılır bu kez müstakbel geline nişanlık elbise ayakkabı çanta gene ıvır zıvır bohça hazırlanır.Kız tarafı da damada ....
Nihayet düğün için tekrar bir araya gelir kız ve erkek tarafı
" Biz düğünü salonda isteriz " derler.
" Balayına çıksınlar" derler.
Ama ...ama...iki gencin fikrini almak hiç kimsenin aklına gelmez nedense..Onlar gencecik dünyalarında yuva kurmak özlemiyle yanarken ortaya çıkan bu aşırı yükten yorgun düşerler.Hem manen hem bedenen.
Biz şunları şunları aldık ama kız tarafı bize ne getirdi ?
Bu kez yanıt gecikmez "Bizim kızımızın neyi eksik? Alacaksınız tabi ."
Düğüne gelecekler var, bir de otobüs tutulsun "derler.
Gençler çaresizdir...gençler üzgündür:yanlızca sığınacakları masum sevgileri vardır.
Evin eşyalarını bile kendi zevklerine göre seçmeleri ne mümkün: her kafadan bir ses çıkar.
Sonra sonra kına gecesi ... (Aslında çok güzel bir geleneğimizdir : fakat onda da tepsilerle kuruyemişler, baklavalar gelmeli altın koyulmalı derler ya ;işte o tat, o güzellik yarım kalır yüzlerde )
Düğün günü damat gelini ve yakınlarını kuaföre götürür , saçları yapılır ; hepsinin parasını öder adet öyleymiş...
Düğün ,nikah merasiminde bir de takı , resim çekme kuyruğu var .Dünürler her kare pozda yanlarındadır.
Ve gençler ...balayı derken evlerindeler. ( Genellikle ikisi de çalışıyordur ) Artık dinlenelim diye düşünürler.
Ne mümkün...
Bu sefer cümbür cemaat toplanıp hepsi yemeğe gelirler .Gençler yarın işe gidecekler belki de .Kim düşünür acaba ?
Yavaş yavaş evliliğin tadını yaşarlarken ...bu kez anne babaların bencillik duyguları üzer çoğu zaman onları ( herkes için geçerli değil ama genelleme olarak diyelim )
" Niye gelmiyorsunuz ? "
" Gelin bize gelince hiç elini işe sürmüyor .( İsteniyor ki her hizmeti o yapsın .)
Düşünüyorum da anneler babalar siz hiç genç olmadınız mı ? Hiç mi hatalarınız yoktu?
Sonra ..sonra iki genç evlat sevgisini tadacaktır öyle mutlulardır ki..
Yok gene büyükler karışma alanındadır. Bebeğe bu kez kim bakacak ?
"Cinsiyeti belli olunca da
" Erkek değil görüyor musun kız doğuracak" diyenler de var inanın.
Bu kez de gönüllerince evlenemediği gibi çoçuğunun yetiştirilmesinde bir anne baba olarak söz sahibi olamadıklarını acı acı görürler.
"Oğlum her gün bize uğramalı ; görüyor musun elin kızı yollamıyor ."
"Evet yaa annesine bırakıyor çocuğu bize getirmiyor."
.Ya kızın annesi boş durur mu ..
" Sen kimlere layiktin gittin bu adamı buldun.Annesi de cadalozun teki.( Ne olur bir dese:
Kızım kayınvalidene saygında kusur etme diye.)
Çalıştıklarını hiç düşünemezler nedense Hep onlara gelsin isterler iki tarafta
Sözler ...sözler ve iki gencin arası açılır uçurum misali.Sevgi kırıntıları da yüreklerinden dökülür yok olur.
Geriye asla geriye dönülmeyecek ayrılıktır finali ;meyvası minicik masum bir çocuk olsa bile.
Ne olur büyükler gençleri rahat bırakın biraz.Gördüğünüzü görmemezlikten ,duyduğunuzu duymamazlıktan gelin.Hoş görün tatlı konuşun yıkıcı değil yapıcı olun.
Bırakın kendi hallerine ..Merak etmeyin her zaman sizinle olurlar çocuklarınız sizden kopmuş değiller ki... Lütfen dikkat..diyorum
SEVGİLERİMLE
NEŞE KIZILYAR
CAN DOSTLARIMDAN ALTIN DAMLALAR
..............................................................................................
Onlar mutlu olsun...
Başka ne isteyebilirim...
Geldi mi düğün haftası
Var bunun bir de kınası
Oğul mutlu gelin mutlu
Olur mu bundan alası?
Edremit’te yarın kına
Kızlar gelinin koluna
Topladık tarağı tası
Böylece çıktık yoluna
Düğün olacak pazara
Unutulmasın kazara
Taşısınlar mavi boncuk
Gelmesinler nazara
Kendimi şair sanırdım
Dostluklara inanırdım
Davetliler arasında
Şair dostları aradım:(..................KADİR TOZLU SÜPER BABA
YORUMLAR
Genel anlamda anne babalar ( güya çocuklarını korumak kollamak adı altında ) kendi düşünceleri ekseninde gençlere yol çizmeye çalıştıklarıyla ilgili ne çok örnek var yaşamda. Ablam hoş irdelemiş konuyu.. Onların en çok gereksinim duyduğu şey belki de güvenilmek gereksinimidir, dedim okurken.Güne gelmesi kesinlikle haklı bir başarı.Duyarlı yüreğini selamlıyorum
GÜLDESTE
GÜLDESTE
iki oğlumu evlendirdim ne karıştım nede karıştırdım hepsini gençler yaptı ben ve dünürüm ATM görevini yaptık.......yazın çok mesajlar veriyor cano günede çok yakışmışsın kutluyorum sevgiler
GÜLDESTE
Artık bu tür düşüncelerin değişmesi gerekiyor. Bazı aileler ta en baştan yanlış yapıyor.İki gencin evlilik hazırlıklarını kabusa çevirerek başlıyorlar yanlışa. Öyle ki, cehennem azabına dönüştürebiliyorlar. Oysa ki her ana babanın en büyük mutluluklarından biridir evladının mürüvvetini görmek.Bu mutluluğu yaşamak gerekirken , sıkıntı yaratmanın gereği nedir anlayamıyorum.Hem kız, hem erkek çocukları olan bir anne olarak ben yadırgıyorum gençlerin evlilik yolundayken veya evlendikten sonra ailelerinin yarattığı huzrsuzluğa maruz kalmalarını.Ne biçim bir anlayıştır.Bunlar söz konusu bile edilmemeli.Her iki taraf için de geçerli.Birbirleriyle yardımlaşarak , birbirlerinin yetmediği yerde destek olarak çocuklarının evliliğinin temelini atmalılar.Ayrıca bazı yörelerde çok yoğun hüküm süren geleneklerin de artık değişmesi, yaşam şartlarına uygun makul ve mantıklı hale getirilmesinden yanayım.Görüyorum ve yaşadım ayrıca.Kocaman bir liste, olmayacak geleneklerin insafızlığı ve daha yolun başında ortaya çıkan mutsuzluk tablosu.Gençler evlendikten sonra da ailelerinin hatalı tutumlarıyla hayatlarında başlayan ve süren tatsızlıklarla huzursuz bir evlilik ve sonuçlarıyla boğuşmaya başlıyorlar.Kız tarafı ayrı, erkek tarafı ayrı çekiştirip duruyor gençleri.Bizim işlerimize yardım etsin gelin, neden yardım etmiyor düşüncesiyle bakarlarsa olaya, bu bir ömür boyu soğukluk yaratır oysa.Aileler geline veya damada kendi kızları, kendi oğulları gözüyle bakıp özümsemeli, gençlerin hataları olur elbette, bu hataları kendi evlatları yaptığı zaman nasıl hoşgörebiliyorlarsa,, gelin veya damat da yaptığı zaman hoş görebilmeliler.Ön yargılar her zaman tatsız sonuçlar doğurur.El kavramı ortadan kaldırılmalı öncelikle.Karşılıklı saygı ve sevgi çizgisinde hiç bir sorun çözülmez değildir.
Tebrik ederim değerli arkadaşım.Çok yararlı ve ışık tutacak çok önemli bir yazıydı.Aile kuracak gençler ve ailelerin mutlaka okumaları, düşünmeleri dileğiyle.Sevgi ve selamlarımla.
GÜLDESTE
İki tarafın da yapabilecekleri ortaya güzelce konmalı. Aşırıya kaçmak gençleri ileride zor duruma sokacaktır.
Kutlarım güzel yazın için. Bizlere de uyarı niteliğindeydi. Teşekkürler, sevgiler
GÜLDESTE
Neşe Hanım ,
Gençleri bunaltan , evlilikleri yıkan , intihara sürükleyebilen çok acı bir konuyu bütün çıplaklığı ile dile getirmişsiniz.
Düğün gecesi yatağın ortasında yatarak kalkmayan , oğlunun çok yorgun olduğunu söyleyerek onları yalnız bırakmayan , boşandıklarında ise üzerine hiç bir şeyi almayan ,oğlan anası geldi aklıma.
Gerçekten gençleri serbest bırakmalı. Saygılarımla.
GÜLDESTE
can ablam ne kadar yerinde bir yazı içimizde olan gerçekler hayranlıkla okudum
yüreğinize selam olsun kaleminiz hiç susmasın saygılarımla
zaralıcan
GÜLDESTE
Aynen canım aynen bir erkek tarafı olarak yaşadım.TOPLUMSAL BİR YARAYA PARMAK BASMIŞSIN .Bıraksınlar herşeye çocuklar karar versin.Günün güzel yazısını kutluyorum.Tebrikler.Sevgimlesin...
GÜLDESTE
Tam da dediğin gibi. Ne güzel yazmışsın arkadaşım.
Evlenen gençler nedense en son hatırlanır ve fikri alınır.
Ne kendimde ne de kızımda erkek tarafına şunu alın demedik.
Yine de törelerimizi gerçekleştirdik.
Her şeyden önce evlenen gençlerin durumlarını düşünmek gerek.
Bilinçli kişiler de bunu yapıyor..
Tebrikler,
anlamlı bir yazıydı,
selâm ve sevgimle..
GÜLDESTE
glenay
yazın güne düşmüş,
sevindim,
içimden geçirdiğim oluyor:)
tekrar,
tebrikler,
sevgimle..
Evet efendim klasik toplum yanlışları,çoğunluğunda başına geliyor,
Acaba dedim bir an!
Zamanı geldiğinde bende bu olaylar zincirine katılacağım?
Yanlış anlaşılmaktan korktuğumuz için geçiştirdiğimiz sözleri söylemeliyiz.
Önemli bir konuydu ve anlatımınız harikaydı.
Saygılarımla....
GÜLDESTE
Hatırlıyorum da bizi çok rahat bırakmışlardı büyüklerimiz. Eşim tarafı ne takıda ne diğer konularda şartlar sürmediler önümüze. İkimiz almıştık bütün gereksinimlerimizi. Babam ve kayın babamın katkıları tartışılmaz ve zaten biz kendimiz çekmiştik bütün külfeti. Şu anda da ben ve eşimin ailesi en büyük manevi gücümüzdür doğrusu...
Çok güzel bir temaydı can kardeşim. Her insan hayatı boyunca yıkıcı olmayı değil, huzur ve mutluluğa katkı sağlamayı şiar edinmeli kendine. Bu arada; adettendir diyerek dayatılanlar sosyo-ekonomik gelişimlere göre güncellenmeli bence...Bu paylaşımı ayakta alkışlıyorum sözün özü...
GÜLDESTE
neşe hocam nede güzel anlatmışsınız yurdumun evlilik adetlerini büyüklerimiz ne derlerse evet demek zorunda bırakılıyoruz yoksa evliliğe devam etme şansımız çok kısıtlı oluyor kaleminize sağlık saygılarımla
GÜLDESTE
ablam çok teşekkür ederim bu güzel paylaşımın için güzel bir konuya temas etmişsiniz birzada rahat bırakmak lazım anlamlı güzel bir anlatım herkes okumalı kutladım ablasının can kardeşi ellerinden öptüm
GÜLDESTE
Olur mu canım, kızı kendi başına bırakırsan ya davulcuya varır ya zurnacıya :)
Böyle demiş önce atalarımız, kimi kime vereceklerini, kime kimi alacaklarına kendileri karar verdiği gibi bir de senin dediğin gibi her şeylerine karışmaları yok mu? Zaten zor olan hayatı daha bi zor ediyorlar.
Ben çocuklarımı kendi başına bıraktım diyemeyeceğim, azıcık ben de karıştım. E serde Türklük var ya :)
sevgimle....
GÜLDESTE
Çok güzel.
Hep yaşadığımız ama asla dillendiremediğimiz gerçekler.
Bu işler böyle yürüyor işte.
Her evlenecek çiftin düğününde de,
bir aşağı, iki yukarı yaşanıyor.
İnsanların isteklerine cevap vermek zor.
Herkesin kaprisi ayrı.
Sonuçta,
en güzel gün,
hoş olmayan anılarla hatırlanıyor bir ömür boyu.
Güzel bir çalışma.
insanlar okurlar ve ders alırlar biraz diyeceğim ama,
sözün doğrusu hiç umudum yok.
GÜLDESTE
GÜLDESTE
Canım ablam, ne kadar güzel anlatmışsın o süreci. Ve hatta kırgınlıklar yıllar boyu sürer gider. İnsanın peşini bırakmaz gölge gibi. Evlat ise ikisi de evlat, ayrımı var mı. Kendi çocuğundan ayırt etmeyeceksin kji iki gün sonra da o seni ana babasından ayırt etmesin. Cehalet mi diyeyim, yoksa ego mu bir türlü adlandıramam ben bu olayları. Şükür ki ben yaşamadım ve yaşatmadım. Ha yapsaydm önce kendği kızımı üzerdim. O hiç üzülmesin, gerisi boş şeyler. Günümün yazısı bu yazı. Sevgilerimle can ablam.
GÜLDESTE
Onlar mutlu olsun...
Başka ne isteyebilirim...
Geldi mi düğün haftası
Var bunun bir de kınası
Oğul mutlu gelin mutlu
Olur mu bundan alası?
Edremit’te yarın kına
Kızlar gelinin koluna
Topladık tarağı tası
Böylece çıktık yoluna
Düğün olacak pazara
Unutulmasın kazara
Taşısınlar mavi boncuk
Gelmesinler nazara
Kendimi şair sanırdım
Dostluklara inanırdım
Davetliler arasında
Şair dostları aradım:(
Kadir Tozlu
30.05.2011
GÜLDESTE
Sevgili Neşe ne güzel anlatmışsın güzel törelerin nasıl işgenceye çevrilişini
İnsanların hiç de önemi olmayan şeyler için birbirlerini nasıl zora soktuğunu
En acısı da bu saçmalıklar yüzünden kaç hayatın karardığını
Daha başlamadan yuvaların yıkıldığını
Birbirini seven fidanların hayatlarının karartıldığı sebepleri hoşça kal canım harikasın