- 894 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
İLK AŞK...1. BÖLÜM
Doğumda kaybettikleri bebeklerinin ardından, seneler sonra dünyaya gelen küçük kızları ailenin göz bebeği olmuştu. Ona verdikleri sevgi olması gerekenin kat ve katıydı. İnanılmaz sevimli ve güzel bir bebekti üstelik. Doğal olarak inanılmaz bir sevgi ve ihtimam ile büyüyordu.
Kızıl saçları ve yeşil gözleri ile çok farklı bir çocuk profili çiziyordu yaşıtlarının yanında. Bir o kadar da akıllı ve hassas bir çocuktu Begüm.
O kadar kıymetli idi ki ailesinin gözünde, tüm vakitlerini ona ayırıyorlardı neredeyse. Sırf ondan ayrı kalmamak adına anaokuluna bile göndermemişti ebeveynleri. Mümkün mertebe oyun parkına götürürdü annesi fırsat buldukça. Orada bile bir dakika olsun yalnız bırakmaz ve ayrılmazdı yanından. Arkadaş canlısı küçük kız sevimli hareketleri ile hemen toplardı diğer çocukları başına. Bir o kadar uysal ve bir o kadar da yaramazdı yerine göre.
Sevgi odaklı bir yetiştirme tarzının yanı sıra aşırı koruyucu idi ailesi Begüm’ün. Dışarı çıkıp, diğer çocuklarla oynaması yasaktı. Aklı ermeye başladıkça bazı şeylere, yavaş yavaş huysuzluk etmeye başlamıştı Begüm. Bunu bertaraf etmek için, bir dediğini iki etmemeye çalışıyordu anne ve babası. Her gün, işten eve geldiğinde babasının eli kolu dolu olurdu. Yeni oyuncaklar, yeni bebekler ve akla gelebilecek her şeye sahipti Begüm. Bir o kadar da yalnız bir çocuktu diğer yandan. Allah’tan okula başlama yaşı yaklaşmıştı. En azından orada dökecekti kurtlarını. Buna da karışacak halleri yoktu.
Güzel bir çocuktu, yolda onu görenler döner döner bakardı ardından.
İlkokula başlama çağı geldi Begüm’ün; inanılmaz çabuk öğreniyor ve derslerine önem veriyordu. Ve ilk arkadaşlarını edindi okulda. Bir o kadar da mutlu bir çocuk olan Begüm neşesini ve esprilerini eksik etmezdi bulunduğu ortamlarda. Sınıf öğretmeni Begüm’ün zekâsını nakış işler gibi işliyordu. Gerektiğinde sorumluluklar veriyordu Begüm’e ve öz güveni iyiden iyiye gelişmeye başladı küçük kızın. Bir bakıma öğretmeninin minik asistanıydı.
Ailesini gözünde ise asla büyümüyordu diğer taraftan: Hep küçük kalmaya mahkumdu onların gözünde ve hayatın gerçeklerini hep saklıyordu anne ve babası. Pek çok yasak vardı Begüm’e getirilen… Sokağa çıkmasından tutun da televizyon seyretmesine değin. Birinci kural; ödevlerin zamanında yapılması, ikinci kural; erken uyuması ve sonu gelmeyen sayısız kural daha…
İlkokulu bitiren Begüm, özel bir koleje verilmişti ailesi tarafından: Hem evlerine yakın hem de oldukça iyi bir eğitim veren okuldu. Ama ne yazık ki; tüm bunlar yeterli olmayacaktı Begüm için ve zamanı geldiğinde anlayacaktı bunu. Ve ne yazık ki; ailesinin de değişmeye niyeti yoktu. Onların gözünde, istiridye içinde nadide bir inci idi. Ama insanlar bunu göremeyecek kadar kördü.
İster istemez büyüyüp görecek ve öğrenecekti küçük kız, hayatın hiç de adil olmadığını ve yalanın ne olduğunu.
İlk günleri idi yeni okulunda. İlk günden itibaren yoğun bir tempoya girmişti öğrenciler. Özel bir okul olduğu için, öğretmenler gereğinden fazla özenli ve hırslı idi. Seçilmiş öğrencilerle dolu bir sınıftı Begüm’ün sınıfı, tek bir öğrenci haricinde. Zira aynı sınıfı tekrar okuyordu, bir önceki yıl sınıfta kaldığı için. Sınıfın en asi, en haşarı ve aynı zamanda da en karizmatik erkek öğrencisi idi Murat. Belki de Begüm’ün hayatında ilk defa şahit olduğu bir öğrenci modeli: Vurdumduymaz, derslere ilgi göstermeyen ve bir o kadar da sempatik…
Farklı bir duygu idi Begüm’ün hissettiği ve ilk defa başına geliyordu. Ergenliğin çok başında ve bihaberdi dünyadan ama bildiği bir şey vardı ki; Murat ile iki iyi arkadaş olmak istiyordu. Hiç mi hiç böyle bir arkadaşı olmamıştı. Hep aklı başında çocuklardı onun etrafındakiler; çalışkan, terbiyeli ve uysal. Ama öyle miydi Murat, asla.
Ne var ki; Murat’ın arkadaşları çok farklıydı Begüm’den; çocuktan ziyade kocaman kızlardı üst sınıflarda okuyan ve oldukça göz önünde idiler. Ergenliğin verdiği bazı olumsuzluklar sebebiyle bu kategoriye dâhil değildi ne yazık ki. Çocuksu idi olması gerekenden çok fazla ve inanılmaz disiplinli idi ona öğretildiği gibi ve o kızların konuştuğu dil ve tutumları baz alındığında, adeta başka bir dünya idi onun basit hayatı.
Ve Begüm’e biçilen sıfatlar, daha ziyade sempatik, sevimli idi. Güzeldi güzel olmasına ama ne bunun farkındaydı ne de olacakların küçük kız.
Zaman içinde Murat ile iki iyi arkadaş olma yolunda adım atmaya başlamıştı. Genellikle ödevlerine yardım eder, ders notlarını verir, hatta anlamadığı konularda yardımcı bile olurdu. Daha fazlasını yapmaya ne aklı ne de yaşı elverişli idi. Ne var ki, Murat’ın yakın arkadaşları benzemiyordu Begüm’e, derslerle hiç alakalarının olmadığı gibi yeri gelir küçük kızla dalga bile geçerlerdi. Anlamazdı bunları, sormazdı, sorgulamazdı zira bilmediği şeylerdi tüm bunlar. Başkalarına zarar vermek, aleyhte bir laf etmek aklına bile gelmezdi.
Murat’la aynı sınıfta olmak bile yetiyordu kıza. Fazla bir diyalog geliştirmeseler de onun varlığı mutluluk vericiydi. Oldukça ilgi alanında idi artık delikanlı. Gerçi çocuk bundan bir haberdi ama olsun. Zira Begüm de çözememişti işin aslını.
Bir yıl böyle geçti…
Derken yaz tatilinin başlamasıyla, karnelerini aldı tüm öğrenciler. Begüm’ün de katkısıyla ucu ucuna sınıfı geçmişti Murat. Ve bir sürpriz bekliyordu onları yaz tatili sonrası.
Beklemedikleri bu sürpriz hepsinin hayatında farklılık yaratacaktı…
Devam edecek…
YORUMLAR
Ben bu sürprizi merak ediyorum şimdi...
Bizler ana okulu v.s. bilmezdik. O zamanlarda var mıydı onu da bilmiyorum.
Üniversite sınavlarına hazırlanmak için de bir kursa gitmişliğim olmadı.
Ama bulunduğum şehirde (Giresun) en yüksek fen puanını almıştım ve aldığım puanlar Türkiye'de giremeyeceğim bölüm yoktu...
Nedendir bilmiyorum, belki de işe giden hanımlarının çocuklarını bırakmak gayesiyle ortaya çıkan kreşler ve devamı niteliğindeki ana okulları artık çocuk eğitimi için zorunluymuş gibi görülmeye başladı...
Bu yazıda da ana okuluna verilmemesi eleştirildiği için bunu yazmak zorunda kaldım.
Evde oturan hanımlar da bunu onur meselesi yaptıkları için çocuklarını neredeyse bir maaş kadar masraf edip ana okullarına veriyorlar...
"O veriyor da ben niye vermiyorum" hesabı...
Bana sorarsanız ana okulunun çocuğun eğitimine katkısı ilkokula başladığında 1-2 sene içinde kaybolur...
İşe giden hanımlar neyse ama evde oturan hanımların bu masrafa katlanmalarını benim mantığım almaz...
Öykünün devamını bekliyorum Kızım...
Gülüm Çamlısoy
Size sonuna kadar katılıyorum, efendim.
Bir sonraki bölümü zaten yazdım hatta sonuna kadar yazımı tamamladım. Umarım, beğeni ile okursunuz.
Çok çok teşekkür ederim.
Sonsuz selamlar ve saygılar, efendim.
Var olunuz.
Yeni serin başladı hayırlısıyla ve ilk yorum bana kısmet oldu.
Begüm'ü neler bekliyor birlikte bekleyip göreceğiz. Yazı, akıcı, sıkmayan hayatın içinden.
Tebrikler Gülüm
sevgiyle
Gülüm Çamlısoy
Hele ki ilk yorumu sizden almak ne güzel.
Sağ olun, sevgili dostum.
Sevgilerimle...