- 1225 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
H”rant” “Din”k ve saygı/sızlık
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bir sabah uyanırsınız, sıcak çayınızı içip gazete manşetlerine göz atarsınız. Kimisi gazeteyi es geçer direk kahvaltı yapar ve işine gider.
Bazen her sabah olduğundan farklı olur…
Bir kahvaltı hazırlarsın, eşin beğenmez.
Bazen doğruları söylersin, kimileri anlamaz. Yanlış yaparsın, kimileri yine sallamaz.
Biraz yüzünü asarsın, iş arkadaşların beğenmez.
Bazen seni anlayanlar olur ama senin yanında olmaz.
Bazen ayakkabın yırtılır, bazen su geçirir.
Bazen bir yazı yazarsın, bazıları beğenmez.
Bazen, bazen olur ama ölüm…
Cinayet “bazen” bazıları tarafından olur. Ölüm “bazen” diyemeyeceklerimizdendir. Çünkü bu ibareyi kullanırken hep telafisi olabilir şeylerden bahsederiz. Ama dedik ya ölüm bir kere gelir.
Farklı bir kökenden gelip Türkiye gibi güzel bir ülkede doğmak ve yaşamak herkese nasip olmaz.
O Türkiye’de yaşayanlardandı. Kendi kelimeleriyle : “Ben Türkiye’de yaşayan bir Ermeni’yim. Ben Türkiyeliyim!” Şeklinde kendisini ifade eder ve Türkiye’de yaşamayı sevdiğini çok kez belirtmiştir O gazeteci! ,O yazar! ,O İnsan!
Agos Gazetesi, Ermenice ve Türkçe yayın yapan bir gazeteydi. O yazar, Hrant Dink ise bu gazetenin genel yayın yönetmeniydi. Türklerle beraber yıllardır kardeş gibi yaşayan bir kişiydi. Siyasi görüşü, yaşam tarzı, Ermeni oluşu, Türkiye’de yaşayan bir gazeteci oluşu belki de birçok kesim tarafından hor görülmüştür. Fakat o işini gerçekten seven ve iddialı, cesur bir duruş sergileyen bir gazeteciydi.
Fakat O, 19 Ocak 2007 tarihinde öldürüldü. Bir gazetecinin öldürülmesi bir yana daha da ürkütücü olan bir şey var ki o da yazdığı bir yazının yanlış anlaşılmasından kaynaklı bir ölüm olmasıdır. Gazeteci, özgür olamayacaksa, yazar yazısını çekinerek dile getirecekse neden var?
Bizim Türkçe’mizi bilirsiniz, nereye çekerseniz o tarafa gider. Siz “Sana da koyayım mı!” dersiniz. Karşı tarafa elinizdeki çaydanlığı göstermezseniz, O’nun bardağına çay doldurup doldurmadığını sorduğunuzu düşünmez, anlamaz… Hatta bizlerde şöyle bir alışkanlıkta vardır ki çok acı bir gerçektir. Bizler cümlenin bir başını, bir sonunu okuruz genelde. Aradakilerin önemi yokmuş gibi ilgilenmeyiz ve bu da bizlerin çoğu gez koca metini yanlış algılamamızı sağlar.
Hrant Dink yazdığı bir yazının bir bölümünde :’ “Türk”ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermeni’nin Ermenistan’la kuracağı asil damarında mevcuttur.’ Şeklinde bir ifade kullanmıştır. Bu yazıdan dolayı hem tutuklandı hem de…
O yazıyı eğer tam okursanız oradaki “Türk” kelimesi Türk ırkını si mgeleyen bir kelime değildir. Hrant’ın sözünü ettiği zehirli kan Türk kanı değildir. Diasporanın, her ermeni çocuğa daha doğuştan aşıladığı Türk düşmanlığıdır. Türk kelimesindeki tırnak işaretleri de zaten durumu açıklıyor. Yazının tamamını ve özellikle o cümleyi tekrar tekrar okuduğunuzda bu gerçeği daha yalın bir şekilde anlayacaksınız.
Ön yargılarımız, yıkılsın…
Siyasi kimliği, ırkı, rengi, saç şekli, dini, dili vs. ne olursa olsun insan olduğu için insanlara saygı duyalım. Yunus Emre’nin de dediği gibi : “Yaratılanı severim, Yaradan’dan ötürü.”
Fikirlerimizi öldürmektense, bedenimiz ölsün!
Türk basınına mensup birisi olarak son olarak şunu eklemek istiyorum, yaptığımız bir haberden dolayı, yazdığımız bir yazıdan dolayı bir gün birileri de bize zarar verecek veya öldürecek diye fikirlerimizi söylemeyelim mi?
Hepimiz, ne Hrant ne de Ermeni olabilir. Ama hepimiz fikirlere saygılı birer birey olabiliriz.
Başta Trabzon Spor taraftarları olmak üzere, birçok grup ve birçok kişi, Gazeteci/Yazar Hrant Dink’i anacakmış tebrik ediyor, mesleğinde iz bırakan cesur ve ayakkabısı yırtık, su geçiren o saygılı gazeteciyi saygıyla anıyorum.
Ne zaman gelişiriz:
“Gazetecinin, tarafsız/çirkinleşmeyen basın olduğu ve Yazarların, fikirlerini özgürce/saygılı bir şekilde dile getirebildiği zaman.”
Saygılarımla
Hasan GÜÇLÜ
YORUMLAR
" Hepimiz, ne Hrant ne de Ermeni olabilir. Ama hepimiz fikirlere saygılı birer birey olabiliriz."
Hepimiz fikirlere saygılı olduğumuz zaman, zaten bütün sorun çözülmüş demektir. Bir yazıda yazılanların tamamını değil de görmek istediklerini görenlerden olursak ortada ne fikir saygısı ne de özgür basın kalır.
Tebrik ederim, saygılar
"“Gazetecinin, tarafsız/çirkinleşmeyen basın olduğu ve Yazarların, fikirlerini özgürce/saygılı bir şekilde dile getirebildiği zaman.”
Ve "Ötekiye" saygı dilinden başlar, sözüyle günün seçkisine bir kaç kelam eklemek isterim;
Cennet misali bir ülkede yaşama sanşı veren Allaha şükürler olsun ama bu cenneti, rant ve din tahakümü altında bireysel veya toplumsal empozelerine alan çirkin cinayetlerle süsleyen zihniyet yok olmadıkça bu ülkeye huzur gelmez kanısındayım.
Ülkemizde her çeşit insanı barındıran zengin altyapısıyla bir dünya ülkesidir; dünyanın gözü üzerimizde olup her çeşit oyunlarını üzerimizde oynama cüreti göstermektedir fakat biz hala uyurgezer misaliyle kendi çevremizde yaşayan insanların hala diliyle, rengiyle yargılayıp durmaktayız ve biz bu yargılamaları yaparken güçlü devletler ayda, Marsta yaşamak için yerler araştırmaktadır.
Bir gazetecinin öldürülmesi hem skandal hem de adil olmayan bir durumdur. Yandaş medyanın olduğu bir ülkede gerçek-doğru haber alamayız. Ki, kapitalizmin çığrığında çıktığı günümüzde insan değerinin parayla ölçüldüğü ve rant için cinayetlerin işlenebilirliği doğal olmuştur adeta..
Kendisine saygısı olmayananın başkasına da saygılı olması beklenemez zaten.
Hrant Dink'i rahmetle anıyorum
Güne gelen eseri kutluyor ve değerli yazarı selamlıyorum