Sonsuz Eylemsizlik
‘’Sana yemek hazırlayayım mı?’’ diye sordu kız arkadaşı. ‘’Sana çok güzel yemekler hazırlayabilirim!’’
Genç, yarı çıplak yattığı yatağından doğruldu, kıllı bacağını bir sinek ısırmış gibi kaşıdı. ‘’Güzel yemekler’’ hakkında bir fikri olduğunu söylemek istiyordu ama anlamsız bir sessizlik içinde yer edinmişti. Birden fazla genç vardı içinde zaten. Hangisini dinlemeliydi.
Birden fazla okuyucu, dünya, Tanrı da vardı. Ve birden fazla kendisine ait olan hikâyeler!
O, hayır! Genç konuşmak istiyordu. Ne konuşacağına kim karar veriyordu? Tanrı mı, okuyucu mu, anlatıcı mı, kendisi mi? Genç tek kelime etmeden ayağa kalktı. Perdeyi araladı, kurşuni göğe baktı. İlkbaharda yağmur yağmadan önce esen ılık rüzgârın sokaktaki genç çınar ağaçlarını rükûya davet ettiğini gördü. Hiçbir eylem Tanrı’dan bağımsız değildi. Romanlardaki hayalin hayali olan hayali kahramanlar bile. Tanrı’dan bağımsız olarak bir yaprak dahi kımıldamıyordu. Genç isyanının bir gereği olan sonsuz eylemsizlik kararı almak gerektiğini düşündü. Hiçbir şey yapmamak, düşünmemek, yaşamamak… Ölmek de istemiyordu fakat. Çünkü intihar da bir eylemdi, bir şeyi tanımaya dönük bir eylemdi. Bu kararının bir ‘’şey’’ ifade etmesine öfkelendi.
‘’Tanrım, hiçbir şey bana ait değil. Ve salınıp duruyoruz bu evrende. Zaman da bizim dışımızda.’’ ‘Varlık’a bir başkaldırıydı bu. ‘’Hiçlik’e duyulan özlemdi bu. Bu kısır döngünün içinde yazmanın da imkânı kalmamış, anlatıcı bunalımlardan bunalımlar beğeniyordu şimdi.
Var olduğunu söyleyenler devam etsindi yazmaya, anlatmaya yaşamaya, ölmeye… Bu şartlar altında ne şiirin ne hikâyenin ne de romanın ‘’anlamlı’’ bir anlamı var…
(Yazma ve yazmama arasında bocalarken… Ne için, kimin için? İki yıldır sokak ortasında bekleyen roman kahramanım Sara’ya karşı duyduğum mahcubiyetin sonucu… Ya ben bir yerlere gitmeliyim, ya da o bir yerlere gitmeli…)
"Hey, Sara!"
Arkasından omzuna dokunan sese bakmak için geri döndü. Çok heyecanlanmış, kalbi küt küt atmıştı Sara’nın. Yutkunarak karşılık verdi. "Ben de seni İbrahim zannettim. Bir kızın sesini nasıl erkek sesine, üstelik İbrahim’inkine benzettiğimi sorma Lea! İnsan sevince Allah’ın yarattığı her türlü canlıyı ve nesneyi, hatta maddeyi farklı şekillere sokan insan ürünü eşyaları bile sevgiliye ulaştıran bir işaret, bir araç olarak kabul ediyor."
Resim: Tang-Yau-Hoong
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.