Kar tanesinin öyküsü
Her şey ne kadar da uyum içindeydi. Bu dağlar bu ağaçlar,insanlar..
Hep aynı şeyler yaşanıyor, günler aynı başlıyor aynı bitiyordu.
Ama bir şeyler vardı farklı olan, ne olduğunu bilmediğimiz
sadece hissedebildiğimiz bir şey.
Boşluğa baktığımızda veya çok uzaklara daldığımızda görebiliyorduk sadece.
Yine gözlerim sonsuzlukta, o tek düze yaşamın içindeki duyguyu yasiyordum. Kar taneleri tek tek düşüyordu penceremin kenarına. O an bir kar tanesi olmak istedim.
Sonsuzluktan dünyaya uçmak, mutluluktan dans etmek, insanlara mutluluk taneleri dağıtmak istedim.
Belki küçük bir çocuğun kirpiklerine belki de sevinçle ellerini açan bir avuca düşerdim. Düştükten sonra eriyip yok olacağımı bilsem de bu mutluluk hep yeterdi bana.
Şimdi bende bir kar tanesiyim. Sadece diğer kar taneleri gibi dans ederek düşmüyorum. Düştüğüm yerde ne beni bekleyen bir avuç ne de bir çocuğun kirpikleri var. Savruluyorum ben boşlukta. Ben direndikçe rüzgar daha uzaklara savuruyor beni. Bir yangının ortasına düşüyorum. Bir kıvılcım düşüyor yanıma ve ben o beni yok etmek için gelen kıvılcıma aşık oluyorum. Direnmeye çalışıyorum olmuyor. Ben kıvılcıma baktıkça o daha çok yakıyor canımı. Artık rüzgar da yok beni savurup alıp gidecek. Öylece kalıyorum. Aslinda istemiyorum. Ne rüzgar savursun beni ne de eriyip yok olayım. Sonsuza kadar kıvılcıma bakayım, zaman dursun istiyorum.
Zaman acımıyor bana , çaresizce eriyorum. Her yok oluşta bir damla daha düşüyor gözlerimden. Kar taneleleri de ağlayabiliyormuş diyorum son damlayı dökerken.. Elveda kıvılcım, elveda...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.