- 955 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Asi Bir Rüzgâr Islığıydın Sen
Hoyrat günlerin terkisinde mevsimler geçti, eskidi günlüğümüzde düşler
Çözülmedi düğmeleri aşkın, yorgun bir şafakta eskidi resimlerde sevgiler
Senli bekleyişlerin sahilindeyim, dudağımda hüzzam ezgili mor türküler
Asi bir rüzgâr ıslığıydın sen, dökülsün sevda testisinden sunduğun meyler
Yüreğimin delirmiş dalgalarına uzanınca ellerin, gövdemin yangınlarla şahlanan katmanına sarıl ve gönlümün hicaz ovalarında aşkın kelepçelerini açınca bak gözlerime. Firari yaşanmamışlıkların urbalarını sıyırayım teninden, ruhunun gelgitli düğmelerini çözeyim dilimle ve er şafaklarda yine sana, hep sana uyanmak için ömrünün çığlıklarıyla restleşeyim.
Yüreğimin kasırga mevsimlerinden gelip geçen asi bir rüzgâr ıslığıydın sen, umarsız hallerimin penceresinden beni gözleyen. O fırtınalar kalburüstü bir zaman meyhanesinde bir kadeh şarapla değiş tokuş edildi, eşkıya yanımızı birbirimizden habersiz günlere yükledik ve o günlerin üzerinden aylar yıllar geçti. O yorgun sarmalda, o düş vanalarını sonuna kadar açmada ve o telaşlı sarılışların sahillerinde uzandık bir iniltinin bağrına. Soluksuz bir delirmişliğin kıyımlarında çırılçıplak kaldık ve er sabahlara ter içinde uyandık.
Neredesin, kiminlesin, ne haldesin ve ne nasılsın diye soramamak sana, sarılamamak bir aşk gibi varlığına ve saplanmak duvardaki taşlaşmış bakışıma. Senden kalan tek şey unutuluştu. O kendimizi aradığımız ve asla bulamadığımız aynaların aşk taramalarında en çok kendi varsıllığımızı ararız, gövdemizin hicazına kuşların kanatları değince. En umulmadık merhabaların med-cezirleri sarsar gövdemizi, bahar yelleriyle içimizin gölgelikleri serinleyince.
Çığlığın emzirdiği vefa, gönlün sırdaşı sevda imiş. Ben yüreğimdeki çığlığı sana emzirip, gönlümdeki sır sayfalarını aşkınla dillendirip ve ruhumun deli sularını sularınla birleştirip bir gönül hikâyesine kapılıp uyumak istiyorum, sen hummalı bir çalışmanın içerisinde durmaksızın dudaklarını ıslatırken. Gözlerine kapılıp ve ellerinle mutlanıp uluorta bir sevişmenin içinde olmak seninle mutlulukların en özeli ve yorumsuz duruşmaların en maharetli karar özetidir gülüm. Ben akışkan bir ömrün içinden geçerek seninle buldum gönlümün saraylarını ve seninle kurdum aşkın otağını. O mevsim geçişlerinde, o yapışkan gecelerin içinde olmak ve seninle yuvarlanmak istiyorum.
Kendimizle yüzleşmelerin restleşmesinde bir virane düştür dün ve biz şakaklarımızdaki ihanet halkalarıyla sabırlar çekeriz yüreğimizden. Mutluluk ve yaşam kendi yolunda durmaksızın ilerleyen iki sevgili, aşk ve gurur ise bir türlü sevişemeyen iki sevdalı gibidir. Zorla varılan menzillerin kapısına bir şiirin ismi asılınca, yaşama asılan yüzümüzdeki meçhul aydınlıklara saklanır ay. Üç gölge yürür karanlıklarda ve üç yürek sancılanır ay doğumuna sancıyla sarıldığı anlarda. Sızlayan yürektir, ağlayışlar biçaredir ve şarkılar bir şiirin ismiyle bütünleşen bir anlam klasiğidir.
Yol yorgunu gövdemizi dayayınca mutluluğun sıvasız duvarına saray olur bir karışlık yer. İçimizdeki o argın beklentiler takılır bir saatin yelkovanına ve akrep saklanır kendi yazgısına, umutları alır götürür yüreğimizdeki ter. Her yalnızlık kendi darağacını kurar, umutsuz yaşayanlara yetmez olunca ağlamaktan gözlerden çekilmiş olan fer. Rüzgârlarla bağladığımız gönül sızılarımızın karanlık deltasında bir ışık çarpar gönlümüzün yorgun gözkapaklarına, aralanır düşlerimizin virane köşeleri ve sarılırız o ışıktan sızan hayat belirtilerine.
Yanık tenli bir gecenin içinde şiirle oynaşır ses, ihaneti anlatır söz ve kıymıklarla işler içimize, bir bütünleşmeyle anlatıya dönüşürken nefes. Bir muamma sarayıdır içimizin çıkmazlarındaki o karanlık oda. Karanlık kendine ışık aramaz ve hiç bir düşün mahpusluğu sonsuza dek sürmez. Umarsız düşünüşlerimizin nemli rahlesine güneş damladıkça sığ bir düşünüşle aralarız göçebe ruhumuzun perdelerini. Rüzgâr ne yandan eserse gözlerimiz o tarafa bakar ve bunun için gözyaşlarımız her mevsim için için aşka damlar.
Hikâyesi: Anlamın boynuna dolanmayı bekleyen her cümle uykusuz bir gecenin sabrıyla açar yer yatağını, bağışlanmaz suçlar cehenneminde cenneti yaşamak için. Gizli bir düş gülü büyür rüyalarda, gül düşünür, usumuzun yoksulluğuna olmazlar üşüşür ve işte o an izdüşümsüz bir gecenin içinde bir kadın özgür bir kahkahayla gülüşür...
Her masal bir bakışın sancısına tutunan, sonrasında kendi dalını unutan bir yaşam sağanağıdır...
Selahattin Yetgin
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.