Konserve hayaller
Konserve kutusunun ham maddesinin toplanma sürecine katılan bir kadın:
‘’On iki çocuğum var. Beşi benimle diğerlerini evlatlık verdim. Hamileliğin uzun bir süresini kazı alanında geçirdim. Hatırlıyorum babam beni döverdi. Annemizi aramamamızı söylerdi. Annem çünkü bırakıp gitmişti. Annem daha iyi bir hayat yaşamak için bizi bırakıp gitmişti.’’
Ham maddenin işlenmesi:
Eleme makinesinin üstüne yazılmış olan yazı: ‘’Asla çalışmak için yaşama; yaşamak için çalış!’’
Konservenin içeriği aşaması:
Domuz bakıcısı: ‘’Hayvanlar mükemmeller, tüm zamanımı onlara bakmak için harcayabilirim. Mesela köpekler. Seni olduğun gibi seviyorlar ve sadıklar!
Domates üreticisi veya çalışanı : ‘’Hayalim, çalışabileceğim kadar sağlıklı olmak. Böylece kızım üniversiteye gidebilir. Ve asla benim başaramadığımı başarır.’’
Dana yetiştirme çiftliği, orta yaşlı bir adam: ‘’İhanet benim için en kötü şeydir. İhaneti kaldıramam. İrlanda’dan geldikten sonra bunu öğrendim. Neden tatmin olmadığını bana söylemedi ki? Ona bir vibratör gönderebilirdim. İşte bu!.. Sert biriyimdir ama bazen kalbim kırılabiliyor.’’
Domuz kesimhanesi: Bir genç kadın: ‘’Çaresizdim. Nereye gideceğim ne iş yapacağımı bilmiyordum. Sıram geldiğinde ağlamak istediğimi hatırlıyorum. Param yoktu. Ve burada her şey için lazımdı (ağlıyor). Tüm kış boyunca soğukta uyuduk. Erkek arkadaşım diskoya, kumara gidiyordu. Bebeğin ağlamasını umursamıyordu. Ben de ağlıyordum. Çünkü çocuğumun altına bağlayacak bezim yoktu. Bebek çırılçıplaktı. Çocuğu kabul edip etmeyeceğini tekrar sordum. Hayır, dedi. Sonra gene hamile kaldım. İkinci bir çocuk istemiyordum. Kürtaj için gerekli param vardı. Ama ona (erkek arkadaşı) bende ne kadar para olduğunu söyleyecek kadar aptaldım. ‘Parayı kumar için ver,’ dedi. ‘Olmaz, bu kürtaj için,’ dedim. Sokağın ortasında beni dövmeye başladı. Mideme tekme attı ve saçlarımdan sürükledi. Beni dövmesine rağmen eve parayla döndüm. İki gün sonra hastaneye gittim… Dürüst olmak gerekirse bir gün ayrılmaktan korkuyorum. Tek korkum, çocuğumla nereye gideceğim. Çok şey istediğimi düşünebilirsiniz. Ama hayalim gelin olmaktı. Yapılı saçım ve hoş makyajımla, hoş elbiseler içinde ne kadar güzel olduğumu herkesin görmesini isterdim (gerçekten de çalışma elbisesi tulumlar üstünde olmasına rağmen çok güzel).
Ve konserve kutusu üretim aşaması,
Ve konservenin hazırlanması,
Ve markete sevkiyat,
Ve son olarak rafa dizilen ürünü düşünmeden alan bizler… Oysa ne hayaller saklıdır o konservenin içinde.
Bizde de şöyle bir türkü var: ‘’Fabrikada tütün sarar, sanki kendi içer gibi, sararken de hayal kurar, bütün insanlar gibi, bir evi olsun ister, bir de içmeyen kocası, Tanrı ne verirse geçinir gider, yeter ki mutlu olsun yuvası, dışarda bir yağmur başlar, yüreğinde derin sızı, gözlerinden yaşlar akar, ağlar fabrika kızı…’’
Demek ki dini, ırkı, kültürü ne olursa olsun; insan öncelikle insandır. Ve insanca yaşamı hak eder. Demek ki tüm insanlığın hayalleri aynı. Peki, bizi birbirimizden ayıran nedir? Belki de ‘kahpe gerçekler’dir. Kahpe düzendir. Düzene başkaldırmak hayallerimizin bir gereğidir, insanlığımızın bir gereğidir. İnsan özü itibariyle ‘iyi’ye, hak olana meyillidir. Bu yolda harcadığın emek cennet kadar kutsaldır.
Tüm emekçi insanlar için yazıya döktüğüm belgesel filminin tamamını izlemeniz dileğiyle… Zamanında balık işleme fabrikasında çalışan biri olarak, izlerken etkilendim. Sizinle paylaşmak istedim. Hepimizin konservelik hayalleri vardır. O hayallere ulaşmak umuduyla.
Konserve Hayaller (2012), Säilöttyjä unelmia; İrlanda, Norveç, Finlandiya ortak yapımı
Nam-ı Diğer: Säilöttyjä Unelmia, Canned Dreams
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.