- 874 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİR DEFA DAHA MAŞALLAH
Ahmet AYAZ
GAZİANTEP GÜNEŞ GAZETESİ 14 OCAK 2014
...........................................................
Yozgat küçük bir ilimizdir. Ahmet’in babası Yozgat’ın sayılır isimlerindendi. Ticaretle uğraşıyordu.. Ahmet ise çalışkan bir lise öğrencisiydi. Sesi güzel, sazı da oldukça güzel çalanlardan birisi idi. Ahmet İstanbul Üniversitesini kazanmıştı. Ahmet İstanbul’a otobüs biletini almış, yarına yolcu olacaktı. Ahmet’in babası tam akşam saatinde iş yerini kapatmadan önce, çalışanlarını evlerine gönderdikten sonra “Ahmet’im hele gel şu yanıma otur da seninle konuşacaklarım var. Yarın İstanbul’a gidiyorsun. Yanıma gelen arkadaşlarım seni sorarlarsa, Ahmet İstanbul da çalışıyor mu diyeyim. Yoksa İstanbul da üniversite mi okuyor diyeyim” dedi. Ahmet çok şaşkın bir vaziyette “Niçin bu soruyu sordunuz baba” deyince, Ahmet’in babası “Oğlum sesin oldukça güzel, sazı da iyi kullanıyorsun. Arkadaşların, hele Ahmet şu sazını al eline de, biraz eğlenelim derler. Bir kaç türkü çalıp söyledikten sonra bu böyle iyi gitmiyor. Hele birkaç bardak atalım” deyince bu bir alışkanlık haline gelir, senin dersler yatar. öğrencilik suya düşer, Ben de arkadaşlarıma karşı mahcup olurum. Eğer öyle olacaksa ben arkadaşlarıma Ahmet İstanbul da çalışıyor diyeyim de, senden bir kaygım olmasın” dedi.
Ahmet “Baba siz Ahmet İstanbul da üniversite okuyor deyin” dedi. Ahmet o gece sabahı zor etti. Bir kardeş gibi evinde sakladığı sazını yanında götürmedi. Geçen zaman içinde ders çalışmayı birinci planda tuttu ve üniversiteyi bitirdikten sonra, Yozgat Sağlık Meslek Lisesine öğretmen olarak tayini çıktı. Görevine başladı ve ilk maaşını bir zarf içinde alıp babasına getirdi. Babasının masasına indirdiği zarfın ne olduğunu babası sorunca, “Baba maaşım” dedi.
Babası “oğlum sen artık hayata atıldın, öğretmen oldun. Sana harçlık lazım. O parayı sen kullanacaksın. O zarfı al” deyince, Ahmet “baba benim harçlığımı siz zaten veriyorsunuz. Ben o zarfı size getirdim. siz o zarfı alınız” dedi. Akşam oldu, Ahmet Hocanın babası iş yerini kapattı, Ahmet Hoca ile birlikte evlerine doğru yürüdüler.
Ahmet Hoca, derslerine girdiği iki süper öğrenciyi gözüne kestirdi, bunlardan birisini babasına evlenmek için düğür göndermeyi düşünüyordu. Kızlar son sınıflar, ikisi de her yazılı da 10 puan alıyorlar. Ahmet Hoca, bunlardan birisine ikinci dönem notlarında, not defterine hak ettikleri 10 puanı yazıyor, fakat kendilerine sınıfın içinde sıfır olarak okuyor. Kız da hiç itiraz yoktur. Arkadaşı Ahmet Hocanın yanına geliyor ve özür dileyerek, arkadaşının niçin sıfır puan aldığını soruyor. Ahmet Hoca “Kendisi gelsin. Kendisi niçin gelmedi” deyince, kendisi gelmez. Ben şimdiye kadar hiçbir öğretmenimin karşısına çıkmadım, şimdi de çıkmam diyor” diye cevap verdi. Kızlar başarı ile mezun olduktan sonra, Ahmet Hoca babasına aynı kızı istettirdi ve evlendiler. Ahmet Hoca ile eşini bir akşam babası eve yemeğe çağırdı. Söz, sohbet, yiyip içtikten sonra, Ahmet Hocanın eşine, Ahmet Hocanın babası bir paket sundu. “Kızım o paket hediyenizdir” dedi. Ahmet Hoca ile eşi evlerine dönüp de o paketi açtıklarında, paketi göreler ki, ne göreler? O paketin içindekiler Ahmet Hocanın her ay verdiği zarflar ve ayrı ayrı içinde maaşları görülüyor. Ahmet Hocanın her ay harçlığını vermiş, maaşı ile dolu zarfların hiç birisini babası açmamış ve kendisine takdim etmiş. Basbayağı yüksek miktarda birikmiş bir para. Böyle baba ve evlada maşallah denmez mi? Ben burada maşallah dedikten sonra, bir defa daha maşallah diyorum. Böyle mutluluğu yüce Allah hepimize nasip eylesin diyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.