- 674 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
Açık Görüş
Ömrümün balon çağındayım. Henüz kopmamışım annemin gövdesinden. Egemenlik üfleniyor ruhuma. Parlak bir yumaktan örülüyorum.
Karşılaştırmalı yanıtlar gibi yüzüm. Körpe, ışıksız. Fakat zavallı değil. Hem de hiç değil.
Sinemaskop görüntüler sayıyorum belli zaman dilimlerini. Sessizlikten korkuyorum. Bir de sessizliğe bağırmaktan.
Taze toprak. Bu ben miyim? Birazdan bana dönüşecek şu kan pıhtısı demek. Ya sonra?
Kırlangıç mı olsaydım acaba? Belki de balık. Nesli tükenmek üzere olan bir çiçek. Fakat anbean varlığım vücut bulmakta.
Vücudum biçimlendikçe, ruhuma daha fazla kızıyor. Anlıyor kalamayacağını. Çürüyüp güneşe bırakılsa, hiç kimsenin yakınlarına bile yaklaşmak istemeyeceğini seziyor. Oysa ruh öyle mi ya? Her şey onun için. Et ve tırnak topraktan, toprağa.
O zaman intikam ve ceza yağdırılmalı diyor ruha ruha. Azaltılmalı güzellikler. Örselenmeli hoşluklar. Acı çekilmeli. Çok acı.
İste, yap, al. Buyruklar göndermeye başlıyor vücudum. Kol kanat gerilir her işe korkma deyip, ruhumu iknaya kalkışıyorlar el birliğiyle.
Sen neresindesin tüm bunların? Kızgın bir çöle dönüşmüştün hani. Kum tanelerinden tepeler oluşmuştu benliğimde. İşte tam o sırada çıkagelmiştin. Büyük ve çıplak ayaklarınla çiğnemiştin alev kızarıklığındaki kıvamımı.
Ayak izlerini takip ederek kendime erişmiştim. Avuçlarında sakladığın kâğıt parçalarında yazılı olan kelimeleri bilmek istemiştim. Uzun uzun susmuştuk.
Sana belli etmedim ama, o gün yalnızca iki fotograf karesi almadım senden. Rüzgârın da yardımıyla, bana doğru uçuşan saçlarından bir kaç teli de edindim. Şuursuzca kükrediğin ve yıkıp geçtiğinde onlarla avundum.
Şiirleri severdin oysa. Dudaklarımı severdin. Gökyüzünden haber getirmişliğimi de severdin.
Ne oldu yankılarına? Kuzguni bulutlarla kaplı yollar var. Hepsini gördüm. Aynı şeyleri söylüyorsun. Yordamın bu. Aynı şeyleri söylüyordun. Şimdi başkalarına da özençli geliyor bu yaptığın. Bir vakitler bana da öyle gelirdi.
Ömrümün ortasında yarım bir saat. Tüm saatlerden daha değerli. Gitmeyeceğim bu şehirden. Tutmayacağım verdiğim sözleri ne çıkar. Erdemsiz biri değilim aslında. Anlamaktan utanıyorum belki de.
Daha ne kadar alçalmalıyım? Göz hizan neresi? Ne söylesem döner sihirli küre? Her umut boşuna. Akşam üzerleri boşuna. İklimler boşuna. Bir ayna tanıyorum. Hür ve başına ödül konulmuş bir ayna. İstediği an kırılabilir. Kesin, keskin, kararlı. Keşke azıcık ona benzeyebilseydim.
Benden söz ettin mi masallarında? Serüvenlerini anlatırken adım geçmiştir eminim. Aptalıktı, hataydı, yanlıştı demişsindir. İçim içime içimden kalma bir şeyler fısıldıyor halâ. İçin içindekileri kusamaz oluncaya dek susarsın bilirim. O eşarbı saklıyor musun? Hani bir gün takar mıyım acaba dediğin. Bütün harfler dostumdur. Ancak bazıları bir araya gelip adını oluşturduklarında, göğsüm sıkışıyor. Kıyamet kopacak sanıyorum. Meydanlar eskiyor eskiyor eskiyor. Mutlu musun?
Hayatımın balon çağında değilim yalan söylemiştim. Ben sadece elini tutmak istemiştim. Bir bebeğin masumiyetine bürünmem bundandı. O zaman belki koynundan çıkardığın varlığımı oyununa alırsın diye ummuştum. Ne büyük ve talafisiz bir yanılgı...
YORUMLAR
Fırat Avcı
" Ne büyük ve telafisiz bir yanılgı ..."
Bu cümle özetliyordu hayata dair herşeyi ...
Kaliteli ve yoğun duygularla yazılmış bir yazı üstüne yorum yapmayı profesyonellere bırakarak susayım...
Dostlukla
Fırat Avcı
Çok güzel çok... Sizden okuduğum en güzel yazılardan biri..
Edebi yönü ve irtifası çok yüksek...
Hayran kalmamak elde değil gerçekten..
Teşekkürler..
Saygımla...