- 508 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Odadaki Vampir (2. kısım)
Odadaki vampirin doğuşu güneş kaybolunca gerçekleşir. Güneşin batışı onlar için günün başlaması anlamına gelir. Hava kararınca aydınlanırlar -tek başlarına ışık saçabilme özellikleri yoktur aslında ama aydan aldıkları ışığı yansıtarak çok güçlü bir ışık kaynağıymış gibi görünürler- Nur topu gibi olurlar. Sevgi patlaması yaşarlar. Oluşan sevgiyi tüm insanlara eşit dağıtmak isterler. Adaletlilerdir. İnsanlar o saatlerde yorgundur. Odadaki vampirin canlılığına ayak uyduramazlar. Haklılardır. Onlar için gün bitmiştir. Odadaki vampir hassastır. İlgiye muhtaçtır. Israrcı davranır. “…hadi ama biraz canlanın.” “Git başımdan. Ben senin gibi bütün gün uyumadım.” Bu cevaptan sonra ısrarı bırakır. Başka bir insana musallat olur. O da yorgundur. O da. O da.. O da… Odadaki vampir öfkelenir. Ne yapacağını bilemez. Alıp başını gitmek ister. Dersin bu kısmında hiç komik olmayan bir odadaki vampir fıkrası anlatmak istiyorum..
Bir gün Doktor Akula –odadaki vampirlerin en ünlü fıkra karakteri- kan uykusundan uyanınca kapısının önünde bir not görmüş. Notta ne yazdığını merak etse de önce pencereye yönelmiş. İçeri sinen kan kokusundan rahatsız olmuş. Pencereye ilerlerken ayağı kağıt birikintisine takılmış –kan kokusu saçan salgıyı yok edecek formülü bulmak üzere karaladığı kağıtlar- Canı yanmış. Ama küfür etmemiş –çünkü hava kararmış- Pencereyi açmış. Rüzgarlı bir gün.. Odaya temiz hava dolmuş. Aynı anda içine dışarı çıkma isteği dolmuş. Kağıtlar alt üst olmuş. Birikinti halinde olan kağıtlar dağılmış. Penceresini bile kapatmadan hemen kendini dışarı atmış. En yakınında oturan en yakın arkadaşına gitmiş. “Abi hava çok güzel. Dışarı çıkmalıyız!” “Çok yorgunum Akula” “Tamam çay içeriz sakin bir yerde.” “Eve yeni geldim lan çok yorgunum başka zama..” “Hangi zaman?” “Söz başka zaman gideceğiz. Hatta çayı da ben ısmarlayacağım.” “Lan kaçıncı söz bu!” “Abi uyuyacağım. Kusura bakma.” “Sana bir sürprizim vardı –aslında yok-” “Neymiş?” “Sürpriz diyorum enike –Odadaki Vampirce’de bir küfür (Not: Odadaki Vampirce ile Arapça aynı dil ailesindedir)- gelsen öğrenirdin.” “Söyle hadi yorgunum zaten.” “Söylemiyorum. Git uyu hadi şimdi!” Dr. Akula arkasını dönüp hızla uzaklaşır. Evine bir an önce ulaşmak istiyormuş. Adımlarını daha sık atar. İnsanlara çarpar. Beklemediği bir anda –en hızlı kendisinin yürüdüğünü düşündüğü için beklemiyor- arkasından biri omuz atmış. Kafasını çevirmiş. O daha adamın yüzüne bakamadan adam konuşmuş “Acelen mi var Akula..” “Acelem yok ama senin konuşmakta acele etmen iyi oldu. Yüzüne bakmadan indirecektim yumruğu yüzüne..” “Kardeşim ne bu sinir?” “İşin var mı?” “Randevum var.” “Özlemişim seni oğlum gel biraz konuşalım.” “Geç kaldım. Başka zama..” “Hangi zaman?” “Başka zaman işte.” “Söz mü?” “Söz vermeyim. Yoğunum bu aralar.” “(En azından tutmayacağın bir söz vermiyorsun.)” “Hadi kaçtım ben. Görüşürüz.” “Görüşmeyiz..” Evine yaklaştı. Kapıdan girmeden telefonunu çıkarttı. Uzakta oturan en yakın arkadaşını aradı. “Alo.. N’aber vampa –yakın arkadaşların kullandığı samimiyet bildiren bir hitap sözcüğü-” “İyi vampa uğraşıyoruz nasıl olsun.” “Nasıl mı olsun.. Neyle uğraşıyorsan uğraşmayı bırak. Bizim mekana gidelim.” “Bırakamam vampa. Sen nasılsın onu söyle.” “Beni bırak şimdi. Uğraştığın şeyi bırak sen.” “Yav vampa bırak beni zaten kan gölü canavarına döndüm burada. Hadi kapatıyorum.” “Beter ol.” “Hadi ben de emdim seni görüşürüz.. (dıt dıt dıt dıııt..)” Böylece Dr. Akula, son güvendiği kişinin de meşgul olduğunu kulaklarıyla duydu. Kapıyı açtı. Pencereyi açık unuttuğunu gördü. Oda kafasından daha dağınıktı. Rüzgarın savurduğu kağıtlar odaya gelişigüzel yayılmıştı. Sinirliydi. Eline geçen ilk kağıdı aldı. Uçak yaptı. Kağıtların arasından kıvrak hareketlerle sıyrılarak pencerenin önüne geldi. Uçağı tüm gücüyle rüzgarın akışına bıraktı. Uçak odaya düştü. Çakılan uçağı yerden aldı. Kanatlarını düzeltti. Bu kez biraz dışarı sarkarak fırlattı uçağı. Çok uzaklara gitti. Gözden kayboldu. Bilmediği yerlere gitti. “Ben de böyle özgür olmalıyım. Bilmediğim yerlere gitmeliyim. Başıboş olmalıyım. Başıboş olmamı engellemeyecek kadar yalnızım. Bu uçak kadar yalnızım. Bu uçak gibi kendimi rüzgarın akışına bırakmalıyım.” gibi şeyler geçirdi kafasından. Yine hızla ama bu kez pencereyi kapatmayı unutmadan çıktı evden.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.