- 2132 Okunma
- 20 Yorum
- 0 Beğeni
AĞZI OLAN KONUŞUYOR
[Ne kadar uzun bir yazı demeyin lütfen...Bu yazıyı lütfen okuyun ve iki satır da olsa yorum yapın...Belki de ben yanlış düşünüyorumdur.]
Yüce Peygamberimiz (S.A.S) ’’ Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan gibidir ’’ buyurmuş.Dolayısıyla müslüman bir haksızlık gördüğü zaman susmamalı.
Amenna...Susmamalı...Lakin haksız konuşan insan şöyle bir soluklansa, konuşmasına bir ara verse, az nefeslense, bir kaç saniye de sizin konuşmanıza müsaade etse...Ne gezer efendim. Hazret bir başladı mı konuşmaya susturabilene aşk olsun. Tam ağzınızı açacak oluyorsunuz ’’ Bir şey daha söyleyeceğim ’’ Diye bir başlıyor mümkünatı yok durdurmanın, araya girip ’’ Üstad müsaade et de iki kelam da biz edelim ’’ Demenin. Eh biraz da iyi kötü bir ünü varsa millet onun ağzından çıkan her kelamı doğruluğu red ve inkar edilemez -hâşâ- Allah kelamı sanıyor adeta.
Şiirlerin okunduğu, şiir üzerine muhabbet yapılan bir toplantıda konu bir anda darmadağın oldu. Önce bir büyük sanatçının aslında ne kadar ahlaksız biri olduğu ifade edildi. İşte o anda Üstad aldı sazı eline...Önce o ahlaksız denilen sanatçının ne kadar ahlaklı biri olduğunu anlattı bizlere...Dakikalarca...Neyse..Konuşmanın bu faslı önemli değil. Çünkü bahsi geçen sanatçıyı her birimiz ancak tv den ya da çevirdiği filmlerden tanıyoruz...Ya da basından, medyadan filan...Başkanımız arada lafa girip ’’ Arkadaşlar..Biz burada hiç kimsenin ahlakını sorgulama durumunda değiliz’’ Diyorsa da duyan, kaale alan yok.
Dedik ya üstad sazı aldı eline artık. Onu dinleyeceğiz mecburen.
Başladı ’’ Bir şey daha diyeceğim’’le başlayan ve sonu gelmeyen yeni konulara. Bizlere Barnabas ve Yuhanna İncilinde var olan bir olayı İran’da zina ile suçlanmış bir kadının başından geçen bir olay olarak anlattı. Kadını gömmüşler toprağa, sadece başı dışarıdaymış. Kadın taşlanmadan önce son bir arzusu olduğunu söylemiş . ’’Söyle son arzunu ’’ deyince de ’’ Bana ilk taşı hiç günah işlememiş biri atsın ’’ demiş.( ! )
Oysa olay Barnabas İncilinde de Yuhanna İncilinde de şöyle anlatılmıştır: ( uzun uzun yazmak yerine sadece Yuhanna İncilindeki anlatılışını alıyorum. Barnabas İncilinde de aşağı yukarı aynıdır )
Yuhanna İncili 8. Bölüm
1 İsa ise Zeytin dağına gitti.
2 Ertesi sabah erkenden yine tapınağa döndü. Bütün halk O’nun yanına geliyordu. O da oturup onlara ders vermeye başladı.
3-4 Din bilginleri ve Ferisiler, zina ederken yakalanmış bir kadın getirdiler. Kadını orta yere çıkararak İsa’ya, «Öğretmen, bu kadın tam zina ederken yakalandı» dediler.
5 «Musa, Yasa’da bize böyle kadınların taşlanmasını buyurdu, sen ne dersin?»
6 Bunları İsa’yı sınamak amacıyla söylüyorlardı; O’nu suçlayabilmek için bir neden arıyorlardı.
İsa eğilmiş, parmağıyla toprağa yazı yazıyordu.
7 Durmadan aynı soruyu sormaları üzerine doğruldu ve, «Aranızda günahsız olan, ona ilk taşı atsın!» dedi.
8 Sonra yine eğildi, toprağa yazmaya koyuldu.
9 Bunu işittikleri zaman, başta yaşlılar olmak üzere, birer birer dışarı çıkıp İsa’yı yalnız bıraktılar. Kadın ise orta yerde duruyordu.
10 İsa doğrulup ona, «Kadın, nerede onlar? Hiçbiri seni yargılamadı mı?» diye sordu.
11 Kadın, «Hiçbiri, efendim» dedi.
İsa, «Ben de seni yargılamıyorum» dedi. «Git, artık bundan sonra günah işleme!»
Yani ne İranla, ne de İranda uygulanan recm cezası ile uzak yakın bir alakası yok.. «Aranızda günahsız olan ilk taşı atsın.» sözü de recm cezası almış biz zavallı İranlı kadına değil doğrudan doğruya Hazreti İsa’ya ait bir söz. Lakin dinleyenler yedi resmen...’’ Yahu üstad o söz Hz. İsa’ya ait ’’ Diyeceğim ama mümkün mü? Üstad ’’ Bir şey daha diyeceğim ’’ Dedikten sonra bu sefer daldı Mevlana’ya...
Daldı ama ne dalış...Mevlana ile Şems arasındaki dostluk ve muhabbeti de bir güzel gay ilişkisi yaptı çıktı. Mevlana da Şems de aslında gay imişler (!)
Bir arkadaş...Sadece bir arkadaş biraz tasavvufu, tasavvuftaki aşk anlayışını anlatmaya çalıştı nasıl becerdiyese üstadın ağzından sözü alarak...Lakin üstad ’’Bir şey daha diyeceğim kısaca ’’ Diyerekten tekrar daldı...Ne alakaydı, nasıl bir bağlantı vardı bir önceki konuyla bilmiyorum ama cahiliye dönemindeki Hz. Ömer ile Hz. Osman’ın daha sonra cennetle müjdelenen, hem de hayattayken cennetle müjdelenen sahabeler olduğunu anlattı. Bu son söyledikleri elbette doğruydu ama bir önceki Mevlana ve Şems’in gay olması(!) konusu ile ne bağlantısı vardı anlayamadım. Sanırım mesaj ’’ Onların gay olması çok mübarek insanlar olmalarına engel değildir’’ İdi...Ya da başka birşeyler söylemek istedi ama ben anlayamadım.
Üstadı anlayamadım vesselam..Mesajı neydi, ne anlatmaya çalışıyordu hiç anlamadım. Bir iki kelam da ben edebilseydim belki anlayacaktım ama edemedim. Ama en azından bir arkadaşım anladı (!) ’’ Benim için artık Mevlana bitmiştir ’’ Dedi. Evet...Üstad sayesinde bir arkadaşım Mevlana’nın ve Şems’in gay olduğu konusunda kesin bir inanç sahibi oldu şiir ve edebiyatın, yani edebin konuşulduğu(!) bir toplantıda. Madem ki üstad öyle diyordu o halde doğruluğu kesindi. Çünkü üstad - kaynak belirtmese de- ’’ Okuduğum pek çok kitapta onların gay oldukları söyleniyor ’’ Demişti. ( Okuduğu kitaplar artık her ne ise )
Aslında üstadı da fazla eleştirmemek lazım. Çünkü bizim ülkemizde insanlar beyinlerini ya kafatasları içinde taşırlar ya da cinsel organlarının uçlarında. Onlarca senedir Topkapı Sarayı Harem Dairesi duvarlarındaki eski yazıları yabancı turistlere ’’ Padişahların cariyeleri için yazdıkları erotik aşk şiirleri ’’ Olarak anlatan, hatta eski yazı ve kur’an okumasını bilmeyen yerlilere bile bu şekilde ifade eden bir öğretiden geliyoruz hepimiz. İşte bu yüzden günümüzde beynini tenasül organında taşıyan bir insana Mevlana ile Şems arasındaki muhabbeti anlatamazsınız. Tıpkı o harem dairesinin duvarlarında ( Mesela Hünkar Sofrası denen bölümde ) yazan yazıların Kur’an-ı Kerimin Bakara Suresinin 257, 258, 259, 260, 261, 262 ve 263. Ayetleri olduğunu anlatamadığınız gibi.
O ayetlerden sadece biri olan Bakara Suresi 258. ayetinde ’’. Allah kendisine mülk (hükümdarlık ve zenginlik) verdiği için şımararak Rabbi hakkında İbrahim ile tartışmaya gireni (Nemrut’u) görmedin mi!’’ İfadesinin yer aldığını, padihahların her o odaya girişlerinde gözlerine çarpan bu ayetle şımarmamak, böbürlenmemek, hakka ve hukuka tecavüz etmemek konusunda kendi kendilerini uyardıklarını anlatamazsınız.
Ben de anlatamadım zaten ve soramadım da. ’’ Üstadım...Mevlana ile Şems arasında eşcinsel bir ilişkiye şahit olan var mı? Kendileri böyle bir itirafta bulunmamışlarsa siz neye dayanarak böyle bir isnatta bulunuyorsunuz? İslam Hukukunda bir kadın ile bir erkek arasındaki zinaya ya erkeğin cinsel organı kadının içinde görülerek ( Ki en az iki şahit olması lazım ) ya da zina edenlerin kendileri itiraf ederse hükmedilebildiğine göre Mevlana ile Şems arasındaki bu duruma kim şahit olmuştur? Her yazılana, her çizilene inanmak durumundaysak o zaman ben size öyle ’’ Kitaplardan okudum ’’ değil, doğrudan doğruya kitap adı vererek sayfasına varıncaya kadar söyleyerek bir eşcinsellikten bahsedeyim. Yazan : Rıza Nur...Kitabın adı: Hayatım ve Hatıratım...4. Cilt 1357. Sayfa...İşte burada - Lozan Antlaşmasında Türkiye’yi temsil eden heyetin İsmet İnönü’den sonraki ikinci adamı - Rıza Nur , Atatürk’ün eşcinsel olduğunu anlatıyor...İnanalım mı?
Anlatamadığım için yazmak zorunda kaldım maalesef...Memlekette ağzı olan konuşmasa, ah birkaç saniye de olsa konuşmak yerine susup dinlemeyi bilseler belki, bir ihtimal, bir şeyler öğrenecekler ama ne gezer...Ağzı olan konuşuyor işte...
YORUMLAR
bende vardım sami hocamın dediklerine aynen katılıyorum bir edebiyat ve şiir dinlentisinde böyle yersiz konuşmalar hele hele kaynak gösterilmeden ortaya atılanlar çirkin bir davranıştı sök hakkı verilmeden hep ben konuşayım diye hele şiir okumalar başlı başına bazı kişilere şiir okutmadan ben şiirimi okuyayım demeler biz orada neden toplandığımızı anlamıyorum
sami biberoğulları
Bir konuda kaynak göstermeden konuşmak da mümkündür elbette ama konuştuğunuz zaman akla ve mantığa uygun konuşmak gerekir...Hele hele de konu Mevlana ise bin defa düşünüp bir defa konuşmak gerekir.
Bir diğer husus da sizin belirttiğiniz gibi bizim orada bulunuş amacımız..Mesela Ünal Bey şiir okuyacaktı...Adamdan bir saniye diye söz aldık tam bir saat üstadın konuşmasını dinledik. Bu çok büyük bir saygısızlıktır. Ayrıca bir arkadaş şiir okurken konuşmak, başka şeylerle meşgul olmak da çok büyük bir saygısızlıktır...Biz şairler ve yazarlar olarak birbirimizi dinlemzsek başka insanlardan bizi dinlemelerini bekleyemeyez değil mi?
Neyse..Yazacak şey çok da şimdilik bu kadar olsun.
Selam ve sevgilerimle.
SAADET KILIÇASLAN
SAADET KILIÇASLAN
Kıymetli hocam
Hz Mevlana ya ithaf edilen bu tür iftiralar o nun bilgeliğine leke düşürmez hâşâ öyle bile olsa onun değerinden bir şey eksiltmez,
Yazınızı ve yazınıza yapılan yorumları okuyunca arkadaşımın anladığı bir konu geldi aklıma,
İngiltere başkanı wiston churchil için vaktiyle homoseksüel olduğuna dair söylentiler yayılmış çörçil’e bu durum hakkındaki düşünceleri sorulduğunda cevabı çok enteresan,
Benim hayat tercihim benim bedenim kimseyi ilgilendirmez
Ben ülkeyi neremle yönetiyorum siz ona bakın.
Saygı sevgilerimle.
sami biberoğulları
Günümüzde artık o tür muhabbetleri anlama ve kavrama halinden çok çok uzak bir yaşam sürdüğümüz için bazı insanlara Mevlana ile Şems arasındaki dostluğun boyutlarını anlatabilmek zordur..Hatta imkansızdır..Onlar ve ben hiç '' Anam babam sana feda olsun '' Diyemedik ki.
Selam ve sevgilerimle..
Yarım hoca insanı dininden, yarım doktor adamı canından eder. Hani bilinen bir söz vardır biliyorsan konuş alim sansınlar,bilmiyorsan sus adam sansınlar..
Yazınızı okuyunca yazacaklarınızın bitmediği kanaati uyandı ben de . Kulaktan dolma bilgiler ve hazırcı bir toplum olduğumuzdan millet ne derse inanıp ve bunu da yaşantımıza hemen yansıtanlardanız. Malesef dereyi görmeden paçaları sıvazlayanlar gibi.Konuşur da konuşuruz ileri geri konuya açıklık getireceğimiz yerde iş daha da çığrından çıkar ve kaş yaparken göz çıkarırız..Hele ki dini hükümlerde Allah muhafaza elimize su döken yoktur.
Örnekler vermişsiniz (gay) bu insanlar gay olsa bana ne olmasa bana ne ? sanki anlatan sütten çıkmış ak kaşık.İş ki sütü kirletme değil mi ama hocam konuşması kolay salla meydan boş kim tutat seni .
Toplum olarak araştırmacı olmazsak sürekli birilerinin yönlendirilmesiyle hayatımızı idame ettirirsek bakmışız ki dünya öküzün boynuzunda değil mi ? Allah insanı hayvandan ayıran bir özellik vermiş AKIL
Bunu hen kendimiz için hem insanlık için kullanmadıkça tepeden tırnağa günahkar olur taşlanırızda haşlanırız da.Güzel bir yazıydı okumaya değerdi Sami hocam teşekkürler saygılarımla.
Melda tarafından 1/14/2014 1:46:27 AM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Dünyanın dört bir tarafından insanlar onun '' Gel '' Çağrısına utarak geliyorlar, onu anlıyorlar da ne yazık ki bu toprğın insanı olduğu halde onu anlamayanlar var.
Sırf bir şeyler biliyor gibi görünmek uğruna böyle saçmalayanlar var...Onların varlığından daha çok onlara inananların varlığı üzüyor insanı.
Dediğin gibi söylenecek daha çok şey vardı ama insanımız çok uzun yazıları okumuyor. Bu bile çok uzun bir yazıydı.
İlgin için teşekkürler.
Selam ve sevgilerimle.
Sami Bey, arkadaşınıza bence bu yazıyı mutlaka okutun. Belki Mevlana gibi eşi benzeri olmayan bir güneşe Su-i Zan'dan kurtulur. Saygılar...
sami biberoğulları
Sayfama şeref verdiğiniz ve bu güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Bu yazıyı bahsi geçen arkadaşıma okutacağım inşallah.
Selam ve saygılarımla.
hocam o bahsetmiş olduğunuz toplantıda bende vardım ve konuşulanları hayretler içinde dinledim ben adeta şok oldum ilk defa şems ile mevlana hazretlerinin böylesi bir ilişki içinde olduğunu o konuşmalarda duymuş oldum mevlana hakkında hiç kitap okumadım ve ne kadar cahil olduğumda burdan belli onun için sadece konuşulanları dinlemekten başka şansım yoktu biliyorsan konuş düsturunu göz önünde tuttuğum için sadece şunu belirteyim böylesi tasavvuf dolu allah yolunda olan her zerreleri allah aşkıyla yanan bu kişilerden böylesi bir şey dünya yıkılsa yine inanamam elif şafağın aşk romanında okumuştum ama ben yine bu şekliyle yormadım ve yazar birazda kurgulamıştır kendince deyip öyle kandırmıştım kendimi bu olayada şahit olunca öylece kala kaldım ben sizden bu yazıda işin aslı nedir onu öğrenmek isterdim aslında ve o konuşulanlarıda çürütmüş olurdunuz enazından diye düşünenlerdenim saygılarımla
sami biberoğulları
Evet sen de oradaydın ve sanırım benim niçin konuşamadığımı anlamışsındır. Hatta bir ara kalkıp dışarı çıktığıma da şahit olmuşsundur.
Neyse....
İşin aslı nedir kısmına gelelim ki senin için de her kes için de önemli olan budur değil mi?
Sevgili Bekir...
Her birimizin bir evladı var...Mesela benim bir üç oğlum bir de kızım var...Kızıma pek çok kez '' Gözümün nuru, bir tanem benim, sana kurban olurum ben '' demişimdir ve ve demeye de devam etmekteyim. Torunum var..Onu severken '' Aşkım benim '' derim...Pekiii şimdi kalkıp bana '' Senin, kızın ve torununla aranda ensest bir ilişki var '' Diyebilir mi hiç kimse? Böyle bir saçmalık olabilir mi...Ya da ben o üstada '' Üstadım senin de demek ki kızınla aranda ensest ilişki var '' Desem olur mu? Olmaz elbette...Bir insan bir başka insanı bu şekilde çok ama çok sevebilir.
Mesela Hz. Ebubekir..Ömer..Osman..Ali ve tüm sahabeler..Peygamberimize '' Anam babam sana feda ya Muhammet '' Diye hitap ediyorlardı. Peygambere duyulan bu muazzam sevgiyi hâşa, sümme hâşa böyle sapık bir ilişki olarak ifade etmek mümkün müdür?
Olayın özü de özeti de bu sevgili Bekir...Bunu anlayabilmek için Mevlananın Mesnevisini, Şemsin eserlerini okumaya gerek yok...Birazcık Allah'ın bize verdiği en büyük nimet olan aklımızı kullansak mesele çözülür zaten.
Selam ve sevgilerimle..
Ağzı olan konuşuyordan öte aslında....
Ne kadar müzdaribiz aslında Sami hocam bu konuda...
Biliyorsan konuş adam sansınlar bilmiyorsan sus adam yerine koysunlar...diyerek susturmak lazım ama malesef bu ağız vara da konuşuyor yokada...
heleki üstlerine vazife olmayan şeyleri konuşan bir filizof edasıyla anlatanlar :)
hem dini hem tarihi bilgileriniz ile ne güzel örneklerle açıklamışsınız acaba okuma özürlü bir millet olarak okur anlar anladığımızı farkedermiyiz yoksa her zamanki gibi okumadan yoruma sarılır güzel harika ne kadar haklı der bildiğimiz yolda gidermiyiz...
özellikle dikkatimi ise iftira ile ilgili bölüm ayrıca çekti....
hani şu sanal dediğimiz ama aslında sanal fikirli ve beyinli insanların olduğu yerlerde ne kadar basit ne kadar kolay....
gördün mü yok...dedi mi yok....ispatın var mı yok...eee peki nereden...hmmm bugün onun sayfasını çok beğendi....bugün yorum yazdı ee ...demek ki...bunlar aşık :))) hatta dahada ileriye gidenler bile var....
olayı kişiselleştirip sazı bende elime almayayım... ama bam telime hemde tam bam bam telime bastın ne diyeyim.
sen yaz biz okuyalım...en azından neyin ne olduğunu kaynakları ile ortaya koyan atmayan tutmayan bir kalemden okumak bilgi almak güzel...
Yani Hz Mevlana' yı bile gay yaptıktan sonra sadece korkulur bu tür insanlardan aman dikkat demekten başka elimizden ne geliyor...
kutluyorum saygılarımla
sami biberoğulları
Aslında benim bir sürü yazdığım olayı sen kısaca o kadar güzel özetlemişsin ki : ''gördün mü yok...dedi mi yok....ispatın var mı yok...eee peki nereden...hmmm bugün onun sayfasını çok beğendi....bugün yorum yazdı ee ...demek ki...bunlar aşık :)))
Durum aynen budur...Beyinler kafatası içinde taşınsa sorun olmayacak da başka yerlerde taşınınca işte bu tür sorunlar çıkıyor ortaya.
Selam ve sevgilerimle.
HİNDİ
Yılbaşılarını sevmem ,
Yolunur tüylerim .
Bülbül olmuyor ya dilim
Ondandır düşünmelerim .
Düşünürüm memleketin halini ;
Ev halini,
Geçim derdini .
Konuşmam başkaları gibi .
Ne hindi o deseler de ,
Haddimi bilirim .
Cürümüm ne ki ,
Düşünürüm sizin de halinizi...
Ben hindiyim abi konuşmam düşünürüm,tebrik ederim saygılarımla.
sami biberoğulları
Düşünmek gibi erdem mi var...Hz Peygamber bile Hira mağarasına düşünmek için gitmiyor muydu? Ramazan ayında itikafa düşünmek için çekilmiyor muydu? Herkes düşünebilse keşke.
Selam ve sevgilerimle.
YÜREKLERİNDE ALLAH AŞKI OLANLAR BİRBİRLERİNİ, İÇLERİNDEKİ İLAHİ AŞKLARI İLE SEVERLER Kİ..HİTAPLARIDA BİZ OLUR;CANIMIN CANI OLUR..AŞKLAR KONUŞUR KONUŞAN VUCUD DEĞİLDİR..HAK ATEŞİ ALIŞVERİŞİNDE BULUNURLAR ...BU GÖRÜNMEYEN ZAHİRİ AŞK TIR CİSİMDE KOKUSUNU ANCAK ALLAH DOSTLARI GÖRÜR...BOYUTUNU BENZETMEK İSTERSEK 3 BOYUTLU CİZİMLER GİBİ ..BU BOYUTU GÖSTEREN GÖZLÜK İŞTE GÖNÜL GÖZÜDÜR..YANİ KALP GÖZÜDÜR
VE RABBİM KURANDA BEN DEMEDİĞİ BİZ DEDİĞİ TAMLAMASI BUNA BENZER İŞTE AŞKIMLA YARATTIM HERŞEYİ ..HERŞEY BENDEN BİR PARÇA GİBİ... MEVLANA VE ŞEMSİN AŞKI İSE RUHLARINDAKİ İLAHİ AŞLKA SEVİŞMEKTEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL..DEDİĞİNİZ GİBİ.AKILIN ÇALIŞTIĞI YER ÖNEMLİ:)) ..BU ULVİ AŞK HERKESE NASİP OLMADIĞI İÇİN O BEYEFENDİ DE KÜÇÜK,BÜZÜKLÜ AĞZIYLA KONUŞMUŞ İŞTE...VE YAYILDIKÇADA YAYILMIŞ
BİZ BUNLARA FRAVUN BEYİNLİ DERİZ...MANAYI GÖRMEDEN AŞKI MADDİYATTA RUHLARINA SİNDİRENLER...KURANI KERİMDE YÜCE ALLAHIN BİR SÖZÜ VAR ..EY AKIL SAHİPLERİ ŞİMDİ AYETLERİMİN HANGİSİ YALANLIYACAKSINIZ (TÜ KEZİBAN)VE EKABİNDE BAŞKA BİR AYETİ KELİMESİ DÜŞÜNMEZMİSİNİZ DİYE..
AMA NEDENSE, VAZİFELERİ BİTEN HER PEYGAMBERİN ARDINDAN ÇOK DAHA PEYGAMBER KESİLEN İNSANLAR ÇIKMIŞTIR..HIRİSTİYANLIKTA PAPAZLAR BİZDE DE MEDYATİK KİŞİLER ..OYSA İSLAM DİNİ AKIL DİNİDİR VE KURAN BAŞLI BAŞINA YOL GÖSTERİCİDİR..BİZ PEYGAMBER EFENDİZİN VEDA HUTBESİNDKİ GİBİ O EMANETE SAHİP ÇIKARSAK VE SADECE BAŞIMIZ KURANA BAĞLI OLDUĞUNU BİLİRSEK VE YÜCE RABBİN İSTEKLERİNİ KENDİMİZE DESTUR EYLERSEK ..BU TÜR AĞIZLARI DİNLEMEYİZ..DİNLERSEK DE GÜLER GECERİZ.
VE ATALARIN BİR SÖZÜ VAR YAĞMURLAR YAĞINCA YARIKLAR KAPANIR..İNSAN OĞLU BÖYLE İŞTE KENDİ YARIĞINI KAPATMAK İÇİN BAŞKALARINA SUÇ İSNAT EDERLER Kİ; BAK İŞTE ONLARDA BENİM GİBİ..OYSA ŞAHİTLİĞİ BİR KENARA BIRAKIN GÖZÜNLE GÖRDÜĞÜNDE DAHİ EMİN OLABİLMEK İÇİN DÖNE O GÖZÜ OVALAMAMIZ GEREKİR ...GÖZÜN ALDATTIĞINI ...KULAĞIN UYDURDUĞU VE DİLİN ABARTTIĞINI BİLE BİLE VE CENNET KAPILARININ KAPANDIĞI BİR ALAYABİLSEK...VE FİTNE VE FESAD İLE DÜŞÜNCELERİN ARDINDAKİ ARALANAN CEHENNEM KAPILARINI DÜŞÜNDÜKÇE DE TÜYLERİMİZİN DİKEN DİKEN OLMASI GEREKİR..AMA YULAR ŞEYTANIN ELİNDE...ÇOK YAZIK!
ÖYLE Kİ, RABBİM FİTNE VE FESADI,ZİNADAN ÇOK DAHA KÖTÜ BULMUŞ BU YÜZDEN ALEMLERE ÜSTÜN KILDIĞI HZ iBRAHİMİN OĞLU HZ. İSHAKDAN OLAN SOYU LANETLİ TOPLUM OLARAK TESCİLLEMİŞTİR..
ÇOK GÜZEL BİR YAZI ... RABBİM DOĞRU YOLUNDAN AYIRMASIN..ESEN KALINIZ..
sami biberoğulları
Dünyaya kendi ruh penceresinden bakan insanlara ''Anam babam sana feda y Muhammed '' Diyen sahabenin O'na duyduğu sevgiyi anlatamazsınız..Öyle bir sevgiyi bilmiyorlar çünkü.
Selam ve sevgilerimle.
" Haydi ben bensiz geleyim,
sen sensiz gel.
Ne varsa şu ırmağın içinde var,
soyunalım iki can,
dalalım şu ırmağa, hadi. "
Kimisi bu mısraları okur fantazi kurar...
Kimisi ırmak denince ötelerin aşkını düşünür ve oraya kendisinden sıyrılıp gitmeyi hayal eder....
..............
Diyeceğim o ki bir iki yerden birşeyler duyup yazmak konuşmak çok kolay...İnsan birşeyin doğruluğuna inanmadan önce söyleyinin tahsiline de bir bakmalı...Her takkeliyi hoca sanmak gibi bir kusurumuz var bizim...
Geçen gün bir konuşma izledim adam konferans veriyor. Diyor ki. "Çanakkale savaşında biz Müslüman kardeşlerimizi öldürdük Mustafa Kemal yüzünden. Karşımız da savaşanlar anzaklar değil Hindistandan Yeni Zelanda dan getirilen din kardeşlerimizdi !! başta kim var Mustafa Kemal Çanakkale geçilmediyse Mondoros'u neden imzaladılar !! " dinleyicilerin bir tanesi de sormuyor..
- Müslüman adamın elinde İngiliz bayrağı bizim karşımızda işi ne ?
- Ulan ölenler Müslümansa Avusturalya da her yıl neyin anması yapılıyor ?
- Anlattığın yakın tarih bu savaşın canlı şahitleri aramızdan ayrılalı çok yıl olmadı. Hiç birisi mi fark etmedi karşısındakilerin müslüman olduğunu...
Bunu söyleyen de kim biliyor musunuz ? Bir köşe yazarı !! Abdurrahman DİLİPAK...
Konuşmak kolay...Rıza Nur demişsiniz ona da inanan vardır doğaldır şaşırmam. Adam güya Lozan da ingilize lafı giydirmiş, masayı yumruğa yapıştırmış ama bir tane şahit yok...Yaz dur bundan kolay iş mi var...
Aman bu adamın kitabı var doğru söylüyordur...Bu adam köşe yazarıdır bilgilidir...Bu komplekslerden kurtulduğumuz gün sorgulamaya da başlayacağız...
Anlamlı bir yazıydı teşekkürler...
sami biberoğulları
O Dilipak denen vatandaşa sormak İsterdim '' Peygamberim burada yatıyor..Bu şehri İngilizlere teslim edemem '' Diyerek tam elliyedi gün askerine çekirge yediren ve kendisi de çekirge yiyen Ömer Fahrettin ( Fahrettin Altay ) Paşayı... Mücadelesi ve savaşı İngilizlere karşı mı oldu yoksa müslüman din kardeşlerimiz olan Araplara karşı mı?
O öyle bir savaştı ki müslüman müslümanla da savaştı, müslüman olmadığı halde Türk ordusuna katılan ve karşı tarafın üzerine '' Allah Allah '' Diye yürüyen hristiyan ve museviler de vardı.
Çanakkalede İngilizlerin safında çarpışan bir kaç müslümana bakarak Mustafa Kemal Çanakkalede müslümanları öldürdü diyen birine ben de Medinede de Müslümanlar Türkleri öldürdü peygamberin mezarının olduğu şehri hristiyanlara teslim etmek için derim...
Ama diyemiyoruz maalesef..Bize söz gelmiyor bir türlü bu çok bilenler (!) yüzünden
Selam ve sevgilerimle.
Ne diyordu Einstein : ' Önyargıları yok etmek, atom çekirdeğini parçalamaktan daha zordur.'
Fazla söze gerek yok bence. Önce araştırmak gerekir. Bilmek için de araştırma yapmak şart. Doğru kaynaklardan, objektif kaynaklardan, sağlam kaynaklardan.
Dikkate almam o edepsizlerin dediklerini. İspatlasınlar, Kaynak doğru olsun. Ayrıca ' üstat' deyince, akla ilk Necip Fazıl KISAKÜREK gelir. Herkes üstat olamaz. Böyle edepsizlere üstat demek, geröek üstatlara hakarettir. Yazıdaki ' üstat'ı da anlamadım, kimdir? Merak da etmem böyle sapık fikirlerle işim olmaz. Ağzı olan konuşuyor işte.
sami biberoğulları
Memlekette - ben elini diyim den anla- sallasan üstada(!) değdiği için maalesef biz bile üstad diyoruz o kişilere..O kısma takma fazla...Mason lkocalarının üst basamaklarında olanlara bile üstad deniyor...
Selam ve sevgilerimle
Abi sen ciddi bir hata yapıyorsun.O da ne dürüst,objektif kalem olmak.Bu da çok makbul bir şey değil.Tarafını seç ona göre yaz.En azından memnun olan bir taraf olur.Biz alışmadık bu tarz nötr kalemlere ya da unuttuk diyelim.Atalar boşamı söylemiş.Doğru söylüyorsan sana bu köyde yer yok.9.köye bir zahmet abicim:)
sami biberoğulları
Ama ben aslında tarafım zaten...Haktan ve adaletten tarafım...Kendimce elbette...Benim hak ve adaletten tarafa olmam da ayrıca tartışılır. Kim bilir belki de an yanlış taraftayım...
Ama haklı olduğun bir nokta var...Böyle olduğum için hiç bir köye sığamıyorum..Değil dokuz, doksan dokuzuıncu köye gitesem de durum değişmeyecek.
Selam ve sevgilerimle.
Boşuna mı atalarımız demiş:
Biliyorsan konuş ibret alsınlar
Bilmiyorsan sus adam sansınlar!
Dediğiniz gibi ama nerede, ağzı olan konuşuyor!
Selam ve saygımla...
sami biberoğulları
Babam dedi ki : '' Biliyorsan söz söyle, bilmiyorsan az söyle'' Bir atasözü sanırım...Lakin biz maalesef bilsek de bilmesek de hep az söylemek zorunda kaldık.
Selam ve sevgilerimle.
//Bencillik gözüne takılmış ayna gibidir.O gözler nereye bakarsa baksın
kendinden başka birini görmez. MEVLANA CELALEDDİN-İ RUMİ//
//İyiyi ara,doğruyu ara,güzeli ara.Ama; kusur arama.
MEVLANA CELALEDDİN-İ RUMİ//
//Edebin en önemli ölçüsü,başkalarının senden rahatsız olmamasıdır.
MEVLANA CELALEDDİN-İ RUMİ.//
//Biz dile söze bakmayız.Gönle, hâle bakarız.Edep bilenler başkadır,
canı,ruhu yanmış âşıklar başka.Aşk şeriatı da Allah'tır mezhebide.
MEVLANA CELALEDDİN-İ RUMİ. (Mesnevi cilt II sf:133)
//Sual de bilgiden doğar,cevap da. MEVLANA CELALEDDİN-İ RUMİ//
//Lafı uzatanlara ne yapmak lazım diye Farabi'ye sormuşlar.
O da şöyle demiş:"uzun konuşanı kısa dinlemeli.". FARABİ//
//Bilgeler yürekten,bilmeyenler ise ezberden konuşur. ZATA//,
//Dilim lâl oldu,kalemimin ucu kör.Kırk fırın ekmek yemeye yolladım
kendimi "Hamuş" derdi Mevlâna kendine.Yani suskun.Düşündün mü hiç
bir şairin,hem de nâmı dünyayı sarmış bir şairin,yani;işi,gücü varlığı,kimliği
ve hatta soluduğu hava bile kelimelerden müteşekkil olan ve elli binden fazla
muhteşem dizeye imza atmış insanın,nasıl olup da kendisine suskun adını
verdiğini.? Mesnevi şerh edenlerin çoğu bu ölümsüz eserin"b" harfiyle başladığına
dikkat çeker.İlk kelimesi"Bişrev !"dir.Yani "Dinle".Tesadüf mü dersin ismi"suskun"
olan bir şaiirin en kıymetli yapıtına "Dinle" diye başlaması.Sahi sessizlik dinlenebilir mi.?
ELİF ŞAFAK "aşk "romanı.A.Z. ZAHARA.//
//Neden diye sorma ne olur.Cevabını sen bul ve kendine sakla.Çünkü;
öyle hakikatler var ki,anlatılırken bile sır kalmalı.1244 senesinde Rumi,
Tebrizli şems ile tanıştı.Kalendiriye devrişiydi.Şems,dilinin kemiği yoktu.
Rumi İsâm aleminin " Shakespearesi" diye anılmasına yol açacak muazzam
eserler bıraktı geride.Tebrizli Şems ve Rumi arasındaki o kuvvetli ruhani
münasebet,dedikodulara,iftiralara,saldırılara maruz kaldı.Yanlış anlaşıldılar.
Tartışıldılar,kıskanıldılar.En sonunda belki de en yakınları tarafından ihanete
uğradılar.Ama hikayeleri burada bitmedi.Neredeyse sekiz yüzyıl sonra bile
Şems ve Rumi'nin ruhları,bugün hala diri ve hercai.Sema etmekteler aramızda.
ELİF ŞAFAK (Aşk)//
//Susmak,çürütülmesi en güç savunmadır.İnsanları söyleyemedikleri bazı
sözlerin içinde,söylediklerinden daha çok gerçek vardır. CANAN TAN//
Dilin kemiği yoktur; ama insan ne kadar az ,bilgiliyse,düşünürse o kadar
yerli,yersiz boş kafayla çok konuşur.Bir insan hakkında bilgin yoksa,
fikrinde olmasın.Kimsenin günahını boş yere alma,ahirette hesap vermek
kolay olur sanma.O kişinin;Mevlana,Şems ve Atatürk hakkındaki konuşması
ağır olmuş, hatta çok çok ağır olmuş keşke;mesnetsiz, yalan yanlış konuşmasaydı
siz de yazmasaydınız ve yayınlamasaydınız.Yazıyı okuyunca inanınız ki nutkum
tutuldu,hazin ve utanç verici durum karşısında.Usta kaleminize teşekkürler.
Saygı ve selamlarımla...
sami biberoğulları
Bu güzel yorum üzerine söylenecek hiç bir şey yok. Allah razı olsun.
Ancak..Hiç kimsenin hakkını yememek adına bir açıklama yapmam gerekiyor: Bahsi geçen kişi Atatürk aleyhine bir şey demedi...O konuda ben diyorum böyle bir kitabın ve böyle bir iddianın da var olduğunu ve soruyorum...Her yazılana inanalım mı diye.
Selam ve sevgilerimle.
'' Söz gümüş ise, sükut altındır '' Atasözü'nün en güzel anlam ifadesi işte budur. Umarım bu yazıyı okur da sükut etmeyi öğrenir bir nebze de olsa.
Selam ve sevgilerimle
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Merak ettim bu üstadı.
Neden takılı kalmış Mevla'ya acaba?
Neden gerek duymuş uzun uzun açıklamalarla bu gey olayını tariflemeye?
O toplantıda olmayı isterdim.
Karışık bir konu.
Sevimsiz de.
Hocam,
nasıl müdahale etmeden durmuşsunuz, şaşırdım vallahi.
sami biberoğulları
Ben hiç bir zaman, ne olursa olsun, konuşan kişi ne konuşursa konuşsun lafını kesmem, araya girmem üstad dediğim vatandaşın ise konuşması bitmedi maalesef. Bir kaç defa elimi kaldırarak söz istediysem de başka arkadaşlardan araya girip konuşanlar oldu. Ben en saygısızca konuşanının bile lafını kesmem...Kendim konuşurkan lafımın kesilmesine de asla tahammül edemem...O toplantıda söz alamadım..Söz alsam da lafımın kesileceği besbelli olduğu için belirli bir dinlemeden sonra kalktım..Hatta üstad kolumu tuttu..'' Yahu nereye diye..Aldırmadım '' Sigara içeceğim '' dedim ve odadan çıktım...Taa ki konuşmalar bitinceye kadar da bir daha girmedim odaya.
Olay bu işte...
Selam ve sevgilerimle.
gülümseyerek okudum yanızı evet
Atamıza Mevlanamıza atılan bu hakaret diyorum bunlara
zaten rabbimin çok sevdiği bu kullarını varsa bile hiç günahı kalmadı tertemiz nur gibi oldular
ya düşünüyorumda görmeden nasıl böyle iftira atarlar insana
bilgiçlik taslayıp ben bilirim demeleri
yazık üzüldüm sizin o toplantıda ki aamcağıza zavallı bence
neyse
saygılar benden size hayırlı günler olsun
sami biberoğulları
Hiç kimsenin hakkını yememek adına bir açıklama yapmam gerekiyor: Bahsi geçen kişi Atatürk aleyhine bir şey demedi...O konuda ben diyorum böyle bir kitabın ve böyle bir iddianın da var olduğunu ve soruyorum...Her yazılana inanalım mı diye.
Selam ve sevgilerimle.
AYSE 09
tabiki gözle görmemeden inanmak doğru değil
iyi aşamlar saygılar
Böylelerinin revaç gördüğü zamanımız için Ozan Arif söze şöyle başlıyor:
"Bu ne biçim devran,bu ne biçim iş?
Her gelen bir hava atmaya kalktı.
Hele bunlar hepten sıfır hiçimiş;
Peşrevsiz makamsız ötmeye kalktı."
ve devamında baktı olacak gibi değil susturamıyor:
"....
Ne imişte ekonomi mimarı!
Adam sırf et yok gardaşım damarı
Tam ağzına vuracaksın şamarı
Fakiri kenara itmeye kalktı. "
diyerek susmayanların nasıl susturulacağına gönderme yapıyor.
Bizler elbette önce sabır deyip sonra dilsiz şeytan olmamak için gereğini yapmak durumundayız.
Selam ve saygımla....
sami biberoğulları
Sevgili Gardaş.
Ben hiç bir zaman, ne olursa olsun, konuşan kişi ne konuşursa konuşsun lafını kesmem, araya girmem üstad dediğim vatandaşın ise konuşması bitmedi maalesef. Bir kaç defa elimi kaldırarak söz istediysem de başka arkadaşlardan araya girip konuşanlar oldu. Ben en saygısızca konuşanının bile lafını kesmem...Kendim konuşurkan lafımın kesilmesine de asla tahammül edemem...O toplantıda söz alamadım..Söz alsam da lafımın kesileceği besbelli olduğu için belirli bir dinlemeden sonra kalktım..Hatta üstad kolumu tuttu..'' Yahu nereye diye..Aldırmadım '' Sigara içeceğim '' dedim ve odadan çıktım...Taa ki konuşmalar bitinceye kadar da bir daha girmedim odaya.
Olay bu işte...
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Kusura bakma...Bir arkadaşa da aynı cevabı yazdığım için isimler karıştı...
yazarin yazisinin basindan sonuna dek üstad(!) diye basettigi kisi oldukca etkinmis ki yazar buraya tasima ve aciklamalar yapma sonrasinda da neden gerek duyduysa riza nurdan örnekle bitirmis.
alem ibneligini büyük sahsiyetlerde öyleydi diyerek mesrulastirmaya calisiyor anlasilan!
basi gecen zina yapan kadinkonusunun (recm) insanin dogustan günahkar olduguna inananlarca uyduruldugu veya orada hic cocuk yoktu ve isa a,s gelmeyecegindende emindi kanatindeyim..!
bir iftirayi yaymak illede gercek olduguna inanmakla olmuyor baska yerde tekrari yeterli oluyor...
münafikligin tavan yaptigi ahlaksizligin zirvede oldugu ve kisilerin 'benim münafikim, hirsizim yolsuzum kiraldir' tarafgirliginde oldugu toplumda olabilen seyler..!
yazari iyi niyetli yazisindan ötürü kutlarim
sami biberoğulları
Serlam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Geçti gerçi ama geçmiş kandilin kutlu olsun.