- 463 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Türban Simge'midir
Simgeler bir kuruluşu, bir milleti, bazen bir siyâsi fikri temsil eder.
Türbanın simge olduğunu düşünenleri çok defa dinlemiştim, ancak bunun nedenini pek anlayamamıştım.
Yâni baş örtüsünden de simge olur mu, diye düşünürdüm meğer olurmuş?
Şimdi anlıyorum ki, türban gerçekten simge imiş.
Fakat bu simge bir partinin, ya da irticanın simgesi değil, evet türban simge ama neyin simgesi?
Bunun cevabını, bu sene Suriyeli sığınmacıların ilçemize gelmesi ile anlamaya başladım.
İlçemize öyle her zaman yabancı turist gelmez ama yaz aylarında, turistik şehirlerimize çalışmaya giden gençlerimiz sâyesinde İngiliz, Rus, Fransız gibi milletlerden tanış ve akraba oluyoruz.
Şöyle ki, turistik ilçelerde garsonluk ve ya benzeri işler yapan gençlerimizin hemen her yaz yabancı gelin getirmelerine şahit oluyoruz.
Yabancı gelinlerimizin aile ve arkadaşları Türk geleneklerine göre yapılan düğün törenlerini merak ediyor, hem de kızlarını bu mutlu günde yalnız bırakmak istemedikleri için kalabalık guruplar halinde ilçemize teşrif ediyorlar.
Yaz mevsimi tarıma dayalı yerlerde düğün mevsimi olduğu için, yerli/yabancı gelin ve yakınlarını yan yana görmek mümkün oluyor.
Fakat yabancı misafirlerimiz o kadar bize benziyorlar ki, eğer konuşmasalar onların çoğunun, Türk mü? Yoksa, İngiliz, Rus, ya da Fransız mı olduğunu anlayamıyoruz?
Fakat Suriyeli sığınmacılar için durum böyle değil, yani onlarla konuşmadan da, hatta, yan yana gelmeden yalnız uzaktan görsek bile, bu Suriyeli diyoruz.
Allah Allah, bu durumda bir gariplik var.
Yani Suriyeliyi bizden bir bakışta ayıran özellik, giyim tarzı ve bu tarz onların geleneklerine ait bir tarz değil, dinlerine ait bir tarz.
Yani onları bizden ve İngiliz, Fransız, Rus’tan ayıran özellik İslam’ı giyim tarzı.
Öyleyse biz kimiz? Yani İngilizin, Rusun, Fransızın dini, bizim dinimiz değil. O zaman, bizim onlara benzememiz hiç normal bir durum değil.
Biz Allah (c.c.) son dinini kabul etmişiz, Suriyelilerde öyle!
Öyleyse bizim Hıristiyan’a, Yahudi’ye benzememiz hiç normal değil, hatta oldukça tehlikeli.
Yani, biz Peygambere tabi olmuş ve İslâm’a bayraktarlık yapmış bir milletiz.
Ezan, vatan, bayrak uğruna can vermiş şahadet mertebesine ulaşmış bir milletiz, şimdi kendi kendimize “boş ver bunları, şimdi İslam’ın değil, modanın bayraktarı olma zamanı” demek ne derece akıl karıdır?
Evet türban simge, Ulu Allah (c.c.) dinin, İslam’ın simgesi.
Artık bu simgeyi, yok siyasi, yok irticai deyip asimile edemeyiz, ettiremeyiz.
Yüce Allah’ın Hak dinin simgesini taşıma şerefi varken, bir zaman ülkemizi istila etmeye çalışan, vatanımızı, leş kargası gibi paylaşmak isteyen azgın milletlerin ve onların dayatması olan modanın simgelerini neden taşıyalım.
Sonra ecdada vefa değil, onların cefa ve fedâkârlıklarına kalleşlik etmiş oluruz ve de ediyoruz.
Sonra Allah’a isyan edip, Hak dinine girmeyen toplumlara, bayraktar oluruz ve oluyoruz.
Kim!
Bizim dinimizin can damarı olan ibadet ve kuralları yozlaştırmaya çalışmış. Kimler yapılması gereken her farz ibadete bir kulp takmış, bunu neden yapıyorlar, neden korkuyorlar?
Bir dünya dolusu Müslüman cemaat olsa, ümmet bilincinde olsa, İslâm’ın emri üzere, kardeş kanı dökmese, fakiri yetimi gözetse, bütün Müslümanlar birlik beraberlik ve huzur içinde yaşasa bundan kim kazanır, kim kaybeder?
Ben söyleyeyim, Allah kazanır, iblis kaybeder, Müslümanlar kazanır, kafirler kaybeder.
Yani Allah (c.c.) Müslümanlarla,
İblis, kafirlerle beraber.
Bu Hak ve bâtıl mücâdelesi ve kıyamete dek sürecek.
Siz hiç, bu Hak/batıl mücâdelesinde, iblisin kazanacağını tahmin ediyor musunuz?
Ne dersiniz göklerin ve yerlerin tek hakimi, tüm yaratılmışların tek yaratanı, sizce birinin tarafında olursa o tarafın kaybetmesi mümkün mü, asla mümkün değil?
Buna inanan her insan, her Müslüman Allah’ın yanında olduğunu, yalnız onun bayraktarlığını yaptığını ispat etmeli ki, farkında olmadan iblisin taraftarı ve bayraktarı olmasın.
Türban simgedir, İslam simgesidir. Her Müslüman kadın, bu simgeyi gereği gibi ve gururla taşıdığı ve Allah (c.c.) dâveti olan namaza, kadın erkek bütün müslümanlar koştuğu gün Rabbimizle hakiki ittifak kurmuş oluruz.
İşte o zaman iblis ve yandaşları kaybeder, Allah ve dostları yani Müslümanlar kazanır. Bu zamanda, Müslüman’ın yapacağı ilk cihat nefsi ile olan cihattır.
Çok yanıldık, çok gafil olduk diye düşünüp üzülebiliriz, o zaman Kur’an-ı Kerim’e, Allah’ın sözlerine kulak vermeliyiz. Çünkü ancak Rabbimiz bizi gaflet uykusundan uyandırabilir.
Henüz vakit var, yeter ki, Allah’a verdiğimiz sözde durup onun dinini temsile devam edelim, Müslüman âlemini bir araya toplayıp, güçlendirecek, zulüm ve başıbozukluktan kurtaracak odur.
Bismillahirrahmanirrahim
Rabbin sana vedâ etmedi ve darılmadı!
Ve kesinlikle senin için sonu önünden (ahiret dünyadan) daha hayırlıdır.
Duhâ: 3
Herkesin yöneldiği bir yön vardır. Buna göre, hayırlı işlerde birbirinizle yarışa girin. Nerede olursanız olun, Allah sizi bir yere getirecek (toplayacak) tır. Hiç şüphesiz, Allah herşeye kadirdir.
Bakara: 148
Selâm, sevgi, duâ ile...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.