GECE ve BEN
İşte yine gece ve gecenin sihri yayılmaya başladı bile… Ama bu benim gördüğüm gecenin sihri, benim gözümle gecenin rengi ve sessiz sahipleri… Evet, herkes geceyi görür ve yaşar. Ama ben herkesten farklı görüyorum geceyi, gecenin içinde saklanan tüm güzellikleri ortaya çıkarıp onları yaşıyorum…
Gece sadece karanlık demek değil benim için, aksine gecenin aydınlığı gün ışığından çok daha net ortaya çıkarır her şeyi. Yılların hasretini yaşamış, büyük umutlarla kavuşmayı beklemiş sevgililer buluşmasıdır gecenin başlangıcı… İlk olarak ay belirir sessizce, usul usul gelir ve yerini alır koyu karanlık içerisinde; sonra bazen gelin tacı gibi başının üzerinde, bazen yaramaz çocuklar gibi yakın çevresinde, bazense küsmüş ama çokta uzağa kaçamamış bir dost gibi biraz ötesinde yıldızlar belirir etrafında… Artık gökyüzünün görüntüsü tamamlanmıştır. Sıra bu hoş görüntünün izlenmesine ve o hoşluğun yeryüzüne serilmesine gelmiştir. Yeryüzünde onları bekleyen kucak aşmış bir sevgili vardır. Her gece aynı özlem ve giderek artan bir heyecanla beklemektedir. Ve gökyüzü bu bekleyişi daha fazla uzatmak istemez tüm cömertliği ve güzelliği ile bırakıverir kendini yeryüzündeki sevgilin kollarına, serilir tüm güzelliği ile denizin üzerine…
Buluşma anı görülmeye değer en güzel manzaradır bence. Bu buluşmanın coşkusuyla denizdeki ufak dalgalanmaların oluşturduğu yakamozlar eşsizdir. İnsanın içinin ürpermesi gibi, kıpır kıpır bir heyecan gibidirler… Limanın ışıkları fazla dayanamaz ve hemen katılırlar bu eğlenceli buluşmaya. Artık görsel mükemmellik tamamdır. O sırada hafif bir esintinin ılık dokunuşunu hissedersiniz yanağınızda, ardından saçlarınızın karıştığını ve gecenin sesini duymak istediğinizi fark edersiniz. Aldığınız nefesi saklayarak dinlersiniz. Saçlarınızın minik hışırtısı biraz arkaya düşer ve denizin dalga sesiyle karışır, sanki oyundaki yakamozların kahkahalarını duyarsınız. Yıldızlar ve yakamozlar kovalamaca oynuyor mehtap onları izliyordur. Bu müthiş uyumun içerisinde kendinize yer ararsınız daha doğrusu ben aradığım için bu güzelliği görebilen her şanslı insanın arayacağını düşünüyorum. Her zaman için kendime bir yer bulmuşumdur. Geceyi görebildiğimi bilen gece dostları beni aralarına almakta tereddüt etmezler. Çünkü onları görebildiğimi, onları sevdiğimi ve onlarla yaşamaktan mutlu olduğumu bilirler. Kimi zaman çok eğleniriz, gülüp şarkılar söyleriz. Kimi zaman hüznü paylaşırım onlarla, kahkahamı saklayan hafif rüzgar gibi denizde gözyaşlarımı alır içerisine…
Ben hüznü hep biz insanlara özgü sanırdım. Sadece bizler üzülür ağlarız diye düşünürdüm… Yüreğimde hüznün acıtan varlığını hissettiğim an hemen dostlarıma koşar onlarla paylaşır rahatlardım… Ama bu gece evet bu gece farklı bir şey oldu. Yine geceydi ve gece bütünüyle yaşanmaya başlamıştı. Bende gece dostlarımın arasındaki yerimi almıştım. Görünüşte her şey aynıydı ama aslında değildi. Tamam, dostlarımın hepsi buradaydı, hepsi gelmişlerdi. Yalnız her zamanki coşku ve huzur mutluluk yoktu. Ne olduğunu anlamam çok uzun sürmedi. Bu kez hüzün onlardaydı. Ay küsmüş gibiydi, hiç gülmüyor, parlamıyordu… Soluk, sessiz, neşesizdi… Hani dokunsan ağlayacak deriz ya aynı o haldeydi…
Biraz dikkat ettim havada hüznün buğusu, rüzgarda yağmurun kokusu vardı… Ay o nedenle soluklaşmıştı, kendini yağmur yüklü bulutların ardına saklamıştı… Eğer yağmur yağarsa; yıldızlarla yakamozlar oynayamaz, bende onlarla kalamam diye endişeleniyordu… Gülerek ona seslendim, korkma dedim yağmurda bizim dostumuz, o da bizi anlayan ve bizlere katılmaya çalışan büyük yürekli bir dost. Yağmur yıldızlarla yakamozların arasında onları daha da mutlu ederek yer alır ve ben yağmuru yaşamayı severim. Yağmur bizi ayırmaz daha çok bir araya getirir dedim. Ve düşündüğüm gibi oldu ay hemen o minik bulutun ardından gülen yüzünü gösterdi bizlere… Bu kez yağmura seslendim. Hadi dedim. Hadi gel ve katıl bizlere, sende paylaş bizim duygu ve düşüncelerimizi… Yağmur çok bekletmedi ve hemen yanımızda yer almaya başladı… Ama bu kez ürkekti üzerimize düşen damlalar, bizim kaçmamızdan korkarcasına tek tük geliyorlardı aramıza… Bir süre sonra yıldızlarla yakamozlar, damlalarla yarışmaya başladılar, deniz bu kalabalığın etkisiyle daha bir coştu, ay gördüğü seremonin etkisiyle daha bir ışık saçmaya ve yağmur daha cesaretli yağmaya başladı…
Ben mi? Ben hepsinin dahasından daha cesaretliyim, daha huzurluyum, daha duygu doluyum, daha coşkuluyum, daha ışıltılıyım… Ben dostlarımla mutluyum… Sevgi gözüyle bakmayı başarabilen tüm dostların mutlu olabilmesi dileğiyle…
FİGEN/NEGİF