- 854 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İnsan Ve İnsanlık Düşüncesi
Tüm diğer canlılar gibi hayatı taşımanın ve hayatı taşıyor olmanın anlamdı indüklenme ve anlamdı yansımaları dışında; üretmeyen bir insanlık, tarihi süreçte tanım olarak, anlam olarak ve mana ayırt ediciliği olarak; insan değildir.
Adına ne derseniz deyin, ama insan değildir. Diğer türler içinde bir türdür. Sadece diğer türler içinde kimi akıl becerilerini ve soyutlama eylem sellik gücünü belirgince kullanışla öne çıkan, memeli bir primattı.
İnsanı, insan ismi değil; üretim yapması ve üretim gücü olmasıyla ve buna bağlı düşünce ve akıl erdirmeleri, belirler. İnsan, insan olduğu için insan değildir. Kendisine özgü bir ürettiğim şekli ortaya koyduğu için insandır. İnsan mana değildir. Hayatın, doğanın, evrenin, işleyişin kendisi; kodlanıp programlanması; bir anlamdır (manadır).
Bu nedenle insandaki bu parça durumlu, her canlıdaki gibi özel bağıntılı anlam (mana) düşüncesi geliştirilmiştir. Bu diğer canlıların da anlam düşüncesi içinde olduğunu ve kendilerine özgü anlam düşüncesini geliştirebilecekleridir.
Enerji sağlayış ve enerji dönüştürmenin bencillik düzeyli ve hayata tutunma bağlamında kodlanmış programlardan oluşan anlam düşüncesi, canlılıkta belli konturları vurgularsa da; hayatın canlı, oluşlara yüklediği nişlerini doldurma yaşantılaşması içinde, canlıların da bu art alan anlam düşüncesine göre kendi mana düşünmelerini yamultarak, çeşitlendirmesi; çok olasıdır.
Hayat; girişendi temel olaylarla kodlanıp programlanmasındı. Bu koddan kaynaklı, benzer art alan anlam ışımalı (yansımalı) düşünce ortaktır. İnsanın şimdiki bu mana anlaması da bu art alan ışımasından temelle, üretim yapma ve üretim gücü üzerinde kendi düşünmelerini gerçekleyişlerle, yepyeni bir mana anlaması oldu. İnsan, bu mana anlamasının temeline de yine art alan ışıması olan bencilliğini "empati" oluşla koymuştur.
İnsan, hayatın kendisi kadar genel bir anlamdır. Bencilliğiyle bağıntılı sistemler kurabilen oluşturmasıyla eşleşen bir anlamdır. Eğer öküz, trene sırf öküz gibi bakmıyorsa, trene bakışında trenle insanı eşleştirmesi yoluyla, insanı aklına getirecektir.
Bir anlamda tıpkı bala bakıp sizin de, ayının da arıyı aklına getirmesi gibi. Aynı ansıma mahfilleri, görgün deneyimler ve anlama zenginliğine bağlı oluşla; tren üzerinden horozun da, tilkinin de aklına insanı düşürür olacakla, tren, insanla eşletilen bir kipleysen kavramdır.
İnsanlık mana aktarımı yaparken, o manayı temsil eden varlıklara isim vermeden; o mana temsilcisi olan varlığın sureti ile belirtmeyi yeğlemişlerdir. Yani gücü aslan şekliyle, fil şekliyle anlatmıştır.
Mana, herkeste ortak algı olan şekiller üzerinde aktarıldı. Söz gelimi kartal gibi keskin gözlü olma düşüncesini şekiller üzerinde aktardı. Bir aslan konturla şekilsek ifade, onun aslan gibi güçlü olmasını tanımlıyordu.
Nasıl biz öküze, öküz diyor ve öküzü bu tanımlamayla anlıyorsak; insanı da, insan denen tanımlamayla anlıyor ve anlatıyoruz, Şunu demek istiyorum görünüşü resimlerle anlatım evrensel bir dil iken; o şekle verilen adlandırma, evrensel bir dil değildir.
Nasıl bizler diğer türlere, yumuşakçalar, kabuklular, kafadan bacaklılar gibi şubelere ayırışla onlara solucan şu bu diyorsak; okuyup yazmasalar da, anlatmasalar da; kim bilir bu görüntümüzle onlar da bize ne diyorlardı?
Üreten insan, türünün hasbelkader davranışlarını sergilemekten çıktı. Üretime muktedir olmanın sağladığı güçlerle bağıntılı davranan insan olmanın sürecini tarih sahnesine koydu. Artık üreten insan doğayı kaynak olarak kullansa da doğayı re organize edebilen, doğayı yeniden dönüşüp yenileyebilen ve doğadaki sincapları, geyikleri vs. düşünen onlara yiyecek sıhhi yardım barınma ulaştıran varlıktı.
İnsanın üretme gücü olmasa, bunları; yani mana anlatımlı insanlığını ortaya koyamazdı. İnsan denen hayati süreci ortaya koymak, insanın elinde değildi. Ama insanlığını ortaya koymak; totemi sosyo toplumsa yapısıyla artık insanların elindeydi.
İnsanlık tarihi, karmaşık çoğul ilişkilerle oluşla; ittifaklar tarihiyle anlam (mana) kazandı. Sosyal birlikti dönem diğer canlılara göre doğada diyalektikti totem kültür üretmiştir. Sosyal birlikler dönemi bir totem kültür ayrıcalığıdır. Bu ayrıcalıklı totemi kültür henüz insanlığını ortaya koyamamıştı.
Ama art alanlı başlangıçtan gelen orijinden kopup, temasçı girişen üretimin içinde olamamakla insanlık tarihi gibi algılanmaz. Ama ittifakı hazırlayan ittifaka bitişik bir artalan ışımalı kipleyendir (değişebilir niteliği olandır).
Erken döneme olasılıkla insan tarihi denebilir. Bu erken dönem tarihinde bir grup, bir totem grup tarihi olduğu çok açıktır. Unutmayın totem dönem gelişmesiyle; totem meslekleri oluştuğunda "insanın" değil "insanlık tarihinin" görüntüsü oluşmuştu. İnsanlık tarihine, insanla gelinmişti. Ama insan, uzun süre ne insanlığı ne de insanlık tarihini üretememişti. Sadece girişen kendilik, kendi süreçleriyle insanlığın yolunda olmuştu.
İnsan, "insanlık" olmadığı gibi, "insanlıkta" insan değildir. "İnsanlık tarihi", sentezce üreten ilişkiler mücadelesi tarihidir. İnsan, sentezce ittifakın ürünüdür. Yani birleşen totem kültürlerinin ittifak lığını ve birleşen kültürü, iman eden; bu kültürü anlatım ya da ifade edikçe oluşturmanın görüntüsüdür.
01.01.2014
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.