- 2599 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
PATLAT BAKAYIM SEKİZ KİŞİYE BİR GAZOZ -14-
Efendim...Türkiye 1970 ile 1990 lı yıllar arasında oldukça değişik dönemler yaşadı. Mesela 12 Mart Muhtırası ile bir askeri vesayet dönemi başladığı gibi 12 Eylül 1980 deki darbe ile devlet doğrudan doğruya asker tarafından yönetildi. İşte bu yıllarda Türk sinemasında yer yer güzel filmler yapılsa da pek çok sepepten dolayı büük bir krizin içine girdi sinemamız.
Bu krizin en başta gelen sebebi artık televizyonun yavaş yavaş hayatımıza girmesiydi. 1970 li yılların başından itibaren hayatımıza giren televizyon siyah beyaz olsa da, ilk zamanlar haftada sadece bir kaç gün ve bir kaç saat olsa da, çoğu kez bir görüntü yerine oturup karınca seyretsek de TRT nin o tek kanalına kilitleniyor ve özellikle Kaçak, Küçük Ev gibi dizilerin saatlerini iple çekiyorduk.
O ilk zamanlarda bir televizyon ile bir arabanın fiyatı aşağı yuukarı aynı olduğundan evine televizyon alan bir vatandaş için mahallede dedikodu kazanları kaynıyor ’ Bunlar parayı nereden buldu ki..Daha düne kadar açlıktan nefesleri kokuıyordu, hangi parayla aldılar bu televizyonu?’ Söylentileri çıkıyor, pek çok günahlar alındıktan sonra da akşam olunca ’ Komşucuğum size Kaçağı izlemeye geldik ’ Oluyordu. Evinde televizyon olanlar hapı yutmuşlardı sizin anlayacağınız. Televizyonu olan bir ev bazen bir mahalle kahvesinden daha kalabalık olurdu .
Mızmızlık yapan çocukların baldırlarına çimdikler atılırdı ’ Oğlum/ Kızım sus da ne dediğini anlayalım ’ Diye. Televizyon hazretleri Anıtkabir’de İstiklal Marşımızın okunması ve askerimizin göndere bayrak çekmesi ile başlar ve gece saat 12.00 de yine aynı törenle sona ererdi.
İşte evlerimize giren bu sihirli kutu ( Ki üzerine ne danteller örmüştür kadınlarımız ) yüzünden sineme önemli ölçüde geri plana itildiyse de ben kabahati televizyonda bulanlardan değilim.
Türk Sinemasını bitme noktasına getiren bir diğer ve önemli husus 1970 ve 1980 de yaşanan darbeler ve darbelerle birlikte gelen yasakçı anlayış oldu. ’O yasak, bu yasak, bu yoğurdu sarmısaklasak da mı saklasak, sarmısaklamasak da mı saklasak’ derken yapımcı ve yönetmenler neredeyse film çeviremez oldu.
Katılırsınız ya da katılmazınız bilmem ama bir husus da şudur: Gençliği uyuşturmak gerekiyordu. Çeşitli örgütlerin içine girerek sosyalizm, komünizm, turancılık, şeriatçılık vs akımlarına kapılmış ve birbirlerinin kanını içececek kadar karşı tarafa düşman olan bu gençlerin enerjilerini boşaltmak için onları suya sabuna dokunmayan işlerle oyalamak, bir yerde beyinlerini boşaltmak gerekiyordu. İyi de nasıl? Onların önüne ne konmalıydı ki ideolojilerinden ’ Davam ’ dedikleri zararlı şeylerlerden vaz geçsinler? İşte bu noktada işin içine seks girdi. Siyasi görüşü ne olursa olsun hangi delikanlı daha önce bol ağlamaklı duygusal filmlerde gördüğü Mine Mutlu, Arzu Okay gibi güzeller güzeli hatunları, kırk yılda bir gazinolarda gördüğü o müthiş fiziğin sahibi Seyyal Taner’i anadan üryan görmeyi istemezdi.
1970 li yıllarda her türlü filme bir kulp bulunup ’ Yassah ’ denirken bizim yapımcı ve yönetmenler baktılar ki iki yabancının filmlerine kesinlikle yasak gelmiyor. Bu filmler adeta hasılat rekorları kırıyor...Dahası, sağcısı, solcusu, orta yolcusu, herkes bu filmlere gidiyor.
Kimler miydi bu iki yabancı? Biri Edwige Fenech diğeri de Lando Buzzaanca. Her ikisi de İtalyan sinemasından...Edvige Fenech bayan olanı...Süper güzel bir kadın ve soyunmak konusunda sıkıntısı olmayan bir bayan. Lando Buzzanca ise tipsiz bir herif aslında. Hatta hanzo bir tip. Her ikisinin filmleri de insanları hem güldürüyor, hem de bizim Türk abazaları bol bol baldır, bacak, meme mestan görüyorlar bu filmlerde.
Velhasılı kelam bizim sinemada seks filmleri furyasının patlamasında asıl etkili bizim denilen herifin -bizim ülkede - ’ ERKEK DEDİĞİN ’ diye başlayan seri filmleri oldu. 1969-1990 yılları arasında ülkemizde yirmi filmi viyona giren Lando Buzzanca’nın en önemli filmleri ’Ekek Dediğin’ Serisiydi. ’ ERKEK DEDİĞİN, ERKEK DEDİĞİN İSPAT EDER, ERKEK DEDİĞİN NE ÇALAR, ERKEK DEDİĞİN DANİMARKA’DA’ Bu serinin başıca filmleriydi ve Türkiye’de çok tutuyordu bu filmler. ( Bunun nedenini ileride bizim filmlerden örnekler verirken anlatacağım. )
Bu filmler ayrıca ucuz maliyetli ve kısa zamanda hazırlanıp piyasaya sürülebilecek filmlerdi. Yapımcıları bu filmlere yönelten sebeplerden birisi de buydu zaten.
Bizimkiler işe önce seks- avantür filmleriyle başladılar ve bu konudaki ilk film olan ’ PARÇALA BEHÇET ’ 1972 yılında vizyona girdi. Daha önce genelde Cüneyt Arkınla oynadığı filmlerde hep kötü adam olup Cüneyt’in bol bol dayağını yiyen Behçet Nacar bu film ile hem artık başrol oyuncusu oldu hem de dayak yiyenden dayak atana terfi etti. Filmin kadın kahramanı ise Gülgün Erdemdi ( Bu tür bir iki filmde oynadıysa da seks filmleri furyasında adı sık anılan biri değildir) Filmde rol alan bir diğer kadın ise bu tür filmlerde oldukça sık oynadı: Ülkü Ülker.
1974 yılında ise bizim yapımcılar aradıkları Lando Buzzanca’yı buldular. Bu kişi Ankara devlet Tiyatrosunun kadrolu sanatçısı Sermet Serdengeçti idi. Lando Buzzanca’ya neredeyse ikiz kardeşi kadar benzeyen Sermet Serdengeçti ile seks avantür filmleri yanında yeni bir dönem daha başladı: ’ Seks- komedi filmleri’ Seks - Komedi filmlerinin ilki ise tabii ki Sermet Serdengeçti ’nin baş rolde oynadığı ’ BEŞ TAVUK BİR HOROZ ’ filmidir. Ancak bu film oldukça ilginçtir oyuncu kadrosuyla...İsterseniz gelin sayalım bana hak vereceksiniz.Mine Mutlu ,Seyyal Taner,, Fatma Belgen ,Senar Seven ,Gönül Tansel ,Arif Eriş ,Gülten Ceylan,Cevat Kurtuluş , ,Mürüvvet Sim ,Hakkı Kıvanç ,Feridun Çölgeçen, Münir Özkul , ,Zeki Alasya, Nebahat Çehre.
Biraz önce demiştim ya bu filmler oldukça ucuz ve kısa sürede çekilen filmlerdi diye..Şimdi sizlere bir rekordan bahsedeceğim:
Seks filmleri dediğimiz bu furyada 1972 de çevrilen bir film vardır ki en kısa sürede çekilme rekoru bu filme aittir. Baş rollerinde Hüseyin Zan ve Elif Pektaş’ın oynadığı ’ BOMBALA OSKİ BOMBALA ’ Filmi sadece ve sadece bir günde çekilmiştir.
Bir başka rekor ise yine bu döneme aittir. Seks - avantür ve seks- komedi filmlerinin diğerlerine yani işin iyice cılkının çıktığı filmlere geçmeden önce o rekoru da yazalım.
Bu dönemin en fazla iş yapan kadın yıldızı Zerrin Egelilerdir. Bu hatun 1979 yılında tam otuz yedi filmde oynamıştır..Bir yılda otuz yedi film...Yaklaşık her on günde bir film yani.
Devam edeceğiz bakalım.
YORUMLAR
hocam siz işin içinden çıkamayacağınız bir şeye el atmazsınız bakınız gayet de güzel gidiyor okurken gülümsedimde o televizyonlu günleri hatırlattınız bizim köyde de amcamın vardı tv si artık adam illallah etmişti bizden her akşam oda dolup dolup taşıyor şimdi düşünüyorumda iyi sabırlıymış yine diye bu yazı dizinizi beğeniyle okuduğumu beni geçmişime götürüp o günleri yad etmeme vesile olduğunuzu belirtmek isterim ne günlerdi filim izlemek için köyden iki saat yürümemiz gerekirdi hadi ona katlanıyoruzda para bulabilirsek size kolay gelsin hocam ilgiyle okumaktayım saygılarımla selamlar
sami biberoğulları
O günlerde aynen öyleydi...Biz de teyzemgilden illallah demiştik...Bazen sigortayı gevşetiyor ve elektrikler kesik diyorduk onlar başka bir yere gitsin de rahat rahar televizyon seyredelim diye)))))
Şimdi en fakir ailenin bile televizyonu olduğunu hatta LCD televizyon alanların mis gibi eski televizyonlarını çöpe attıklarını görünce '' Hey gidi günler hey '' Diyorum.
Selam ve sevgiler.
televizyonun ilk yıllarına yetiştim işte
ilk alanlardan birisiydi rahmetli babam
evimizden misafir eksik olmazdı, o dolu dolu geçen akşamları özlüyorum sanırım
teşekkürler paylaşıma
saygılar hocam
sami biberoğulları
Ev sahibine baya külfet olurdu ama ne bileyim herşeye rağmen daha güzeldi o günler sanki.
Selam ve sevgilerimle.
Sözünü ettiğiniz seks flimlerinin sadece afişlerini gördüm. kimbilir erkek olsam giderdim.
Televizyon ilk yayına başladığı yıl ve yıllarda Ankara'da oturan teyzeme giderdik yılbaşında. sonra
amcamgile gittik. İlk dönemlerde televizyonu il evine alan bizim önceleri evimizde kiracı olarak oturan
kardeş gibi olduğumuz Ayşe'ye giderdik.Sevdiğimiz dizileri onda seyrederdik. Sonra biz de televizyon aldık.
Bize de kiracımız ve halamgil gelirdi tv seyretmeye..
Tebrikler,
Sinema yazı seriniz son hız devam ediyor.
selâm ve sevgilerimle..
sami biberoğulları
Bizim yaşlarda olup da '' Ben o seks filmlerine hiç gitmedim '' Diyen erkekler bilin ki yalan söylüyorlardır. Değişik değişik fikir ve ideoloji sahiplerinin bir araya gelebildiği tek yer o filmlerdi...Zaten zamanla o filmleri seyrede seyrede ne fikir kaldı ne ideoloji...Amaç da buydu zaten.
Daha sonra hatırlayın televizyonlarda bile gece 12 den sonra kırmızı noktalı filmler yayınlanmaya başladı. Gece 12 den sonra yayınlanmasının sebebi de güya çocuklar seyretmesin diye. Tam tersine büyükler o saatte çoktan uyumuş olurdu, kırmızı noktalı filmler ise çocuklar tarafından seyredilirdi...Hatta belki bilirsiniz o dönemlerde televizyonların ya dolapları olur onlar kilitlenirdi. Ya da düğmelerinde bir kilit olurdu , büyükler kilitler , anahtarı alır öyle yatarlardı. Ama yine de çocuklar bir yolunu bulup seyrederdi o filmleri.
Ne günlerdi ama))))))))
Selam ve sevgilerimle.
glenay
televizyonların kilitlendiğini hatırlıyorum.
O günler de öyleydi işte..
Yine de seyrettiler anneleri uyutup..
Şimdi millet bıktı mı ki,
hâlâ var mı acaba?
Yok, bakmıyacam:)
İşim gücüm,
nerde tartışma, konuşma o,
flim milim de arama artık bende..
iyi geceler..
bir günde bir filimmi inanmak zor ya
bir tesadüf ıstanbulda bir filim sahnesinin çekimini izledim fatma girik ajda pekkan rahmetli östürk serengil daha vardı unuttum isimlerini bir günde bir sahneyi ancak çekebildiler aşiyanda o zaman dedim ne zormuş diye
evet ya zorluğuda var.
ve size hayran olmamak ta elde değil bunca filimi artistleri unutmadan yazmak
kutluyorum kurdaleler benden
saygımlasınız
sami biberoğulları
Bu dizi yasında geçen tüm filmleri seretmesem de pek çoğunu seyrettim. Şimdi bakıyorum da o filmler için verdiğim paraları biriktirseymişim garanti lüks bir dairem olurmuş...Vay beeee...Film seyretme uğruna evsiz barksız kalmışım))))))))))
Selam ve sevgilerimle.
Konuya geç kaldık biraz.
En azından sex furyasına yetişebildik.
O günleri çok hatırlamıyorum ama,
normal filmlerin arasında, porno gösterecek kadar ileriye gitmişti iş.
Bu Gülgün Erdem gerçekten beğendiğim bir artist idi.
Çok tutunamadı sinemada.
Yardımcı kadın oyuncu oldu çoğunlukla.
Sonra da kaybolup gitti.
Televizyon komşuluğu güzeldi.
Kaçak, Küçük Ev,Uzay Yolu ve daha bir çok siyah beyaz dizi.
Güzel günlerdi galiba...
Gülümsemişim farkında olmadan...
sami biberoğulları
Kayboldun gittin birden..İnşallah bir yaramazlık yoktur.
Yasaklı filmler konulu kısımda senin yorumlarını çok aradım doğrusu. Müsait zamanında okuyacağından eminim. Çok ilginç filmler var çünkü o kısımda.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Neler esmedi ki o dönemlerde...O kadar filme yasak gelirken bu filmlerin bırak yasağını araya bir de parça atarlardı...Hatırladın mı parçaları?))))))))))))))
Selam ve sevgilerimle.
anlaşıldı hocam iş haricinde hep sinemadaydın.... görmediğin film yok gibi helal olsun nasıl aklında tutuyorsun yaaaa kıskandım valla... saygılar
sami biberoğulları
Gerçekten de bir film manyağı idim o yıllarda ama yine de anlattığım filmler içinde görmediklerim de var. Bu yazı dizisini kaleme alırken zaman zaman araştırma da yaıpıyorum...En azından filmlerin yılları ve artist kadrosunu hatırlayabilmek için internetteki bazı sitelerden araştırdığım oluyor...Yani çoğu aklımda olmakla birlikte tamamını kafamdan yazıyorum dersem yalan olur.
Selam ve sevgilerimle.
Sami Kardeşim,
Bu güzel yazı dizisini aslında eskiyi yeniden yaşamak ve bilgilerimi tazeleyerek , biraz daha üzerine koymak için okuyorum.
Ne günlerdi ama? Küçük şeylerden mutlu olabilir, basit olanla oyalana bilirdik. Bir bakışın , el tutmanın anlamı olan zamanlardı.En çpk da saygı ve sevgi vardı. Keşke o günlere dönebilsem diye düşünüyorum.
Saygılar sevgiler Kardeşim.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
kukurikuu
Üstelik aç aç lar da vardı , porno katkılı yerli seks filmleri de.
Seni özledim kardeşim.En kısa zamanda görüşmek dileğiyle.