- 1590 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
PATLAT BAKAYIM SEKİZ KİŞİYE BİR GAZOZ -13-
Sansürlü filmler dedik madem oradan devam edelim mi?
Türkiye’de sansür ilk kez 1908 de ilan edilen II. Meşrutiyetle kaldırılmış olmakla birlikte 1932 de yeniden kondu. Bu tarihte tekrar kuruldu sansür kurulu.
Sansür kurulu kurulduktan sonraki dönemde ise ilk olarak bu kurulun önüne tam üç kere gelen film. 1949 yılı yapımı ’’ VURUN KAHPEYE’’ Filmi oldu. Daha sonraki yıllarda baş rolünü Hülya Koçyiğitin de oynadığı bir iki benzeri yapılan bu film Kurtuluş Savaşı yıllarında bir kasabada görev yapan Aliye adlı bir bayan öğretmenin gericiler tarafından taşlanarak öldürülmesi olayını anlatır. Gerici başı ve vatan haini olan kişinin kasabanın imamı , aydın vatanseverin ise Aliye öğretmen olduğunu söylemeye gerek yok sanırım.
Şahsi kanaatimi söylüyorum..Katılırsınız ya da katılmazsınız. Daha sonraki dönemlerde dindar insanlara ’’Gerici, yobaz, hatta vatan haini ’’ etiketinin yapıştırılmasında bu film kadar etkili olan başka bir film bilmem.
1953 yılında Atıf Yılmaz’ın çektigi “HIÇKIRIK” filmi de sansürden nasibini almıştı.
Gerekçeyse, eserin geçtiği garı Mussolini’nin yaptırması ve eserde Mussolini heykellerinin olmasıydı. Film daha sonra 1965te yine çekildi ama bu sefer mekan olarak Heybeliada Deniz Lisesi kullanıldı. Baş rollerde Hülya Koçyiğit, Ediz Hun ve Kartal Tibet vardı. Kerime Nadir’in romanından uyarlanan bu filmin devamı ise 1971 yılında ’’SON HIÇKIRIK ’’ Olarak sinemaya akltarıldı.
1954 yılı yapımı ’’ KARDEŞ DURSUN ’’ Filmi de sansürden nasibini aldı. Filmde Karadeniz’den boğaz girişinin gösterilmesi ve düşman gemilerinin boğaz girişini net bir şekilde görmüş olmaları ayrıca; plajda güneşlenen sevgililerin olduğu sahnedeyse, düşmanın çıkarma yapabileceği uygun kumsal imajı verildiği nedeniyle bu sahneler filmden çıkarılmıştır. Filmin senaryosunun Orhan Kemal’in aynı adlı romanından alınması da ayrıca sansür sebebidir.
1960 yılı yapımı ’’ SUÇLU ’’ adlı film tam yirmi sekiz yerinden makaslandı sansür kurulunca... Bir Atıf Yılmaz filmi olan bu filmin baş rollerinde ise Turgut Özatay ve Şükran Sabuncu vardı.
Türk sineması denilince akla gelen ilk isimlerden biri olan Muhsin Ertuğrul’un ta 1934 te çektiği ve o dönemde sorun olmayan ’’ AYSEL- BATAKLI DAMIN KIZI ’’ Filmi ( Baş rollerde Talat Artemel, Feriha Tevfik ve Cahide Sonku vardır ) 1969 da tekrar çekildiğinde sorunlar yaşadı. Sebep: Filmin senaryosunun Nazım Hikmet tarafından yazılmış olmasıydı.( 1969 yapımında Ahmet Mekin, Gülgun Erdem ve Kazım Kartal baş rollerdedir )
1960 yılı yapımı ’’MAHALLELİNİN SEVGİLİSİ ’’ Filmi de sansürden nasibini aldı. Yönetmenliğini Memduh Ün’ün yaptığı bu filmde baş rollerde Muhterem Nur ve Efkan Efekan oynuyordu. Sansür gerekçesine gelince: ’’Filmde yer alan dozer sahnesi, halkın üzerinde vahşet etkisi yaratır gerekçesiyle ve devlet malı dozerin özel biri tarafından özel amaçla kullanılamayacağı ’’
1966 yılında Alp Zeki Heper’in “SOLUK GECENİN AŞK HİKAYELERİ ’’ adlı filmi müstehcen bulunarak önce sansür kurulunca sonra Danıştay’ca yasaklanmıştı ( Danıştayın yasakladığı ilk film budur )Filmde yönetmen bir kadını üç ayrı karaktere büründürüyor ve onu karşımıza ensest, köle ruhlu ve fahişe olarak çıkarıyor.
Aynı yıl Danıştayca oynanmasına izin verilmeyen bir diğer film de ’’KAYIP KIZ AYLA ’’ Filmi oldu.
Kayıp Kız Ayla aslına benim hayal meyal hatırladığım, ben yaşta olanların da mutlaka beyin kıvrımlarının bir yerlerinde saklı bir olaydı. 1955 doğumlu Ayla adında bir kız çocuğu 1961 yılında kayboldu. O zamanın tüm gazeteleri bu olayın üzerine gitti. Aylanın bulunması için o zamanın parası ile 20.000 Tl ödül ortaya konduğu gibi bazı zenginler bu ödülü daha da yükselttiler. Dış basında bile Ayla konusu gündeme geldi. ( İngiliz Daily Mirror gazetesi muhabiri konuyu araştırmak için Türkiye’ye geldi.) Özel dedektiflerden, falcı ve büyücülere kadar her yola baş vuruldu Ayla için. Hani bulunsa Türkiye’de bayram ilan edilecekti neredeyse...Bizim evde bile konuşulan tek konu bu olmuştu o sene...Ama Ayla ne ölü ne de sağ olarak bulunamadı. ( Ben bulunduğu ile ilgili bir bilgiye sahip değilim...Bu olay günümüzdeki duyarsızlığa karşın o günlerde nasıl bir toplumsal dayanışma olduğunu göstermesi bakımından da ibret vericidir. )
1966 yılında Ayla’nın babası Selahattin Özakar bir gün bir duvarda bir film afişi gördü ’’ KAYIP KIZ AYLA’’ Hemen dava ederek bu filmi toplattırdı. Filmin tek kopyası İsrailde kaldı. Filmin yönetmeni Hüseyin Kaşif, oyuncuları ise Turgut Özatay , Atıf Kaptan , Muhterem Nur , Nedret Güvenç , Salih Tozan idi.
Ayla’dan biraz daha bahsedeyim:
1994e kadar kızını bulamayan baba en sonunda onun adına Topkapı mezarlığında bir mezar yaptırıp mezar taşına aynen şunları yazdırmıştı:
Ayla Özakar...Doğumu 1955--- Kayboluşu 6 Ekim 1961
Canım Kızım.
Altı yaşında kaçırıldığında gazeteler seni bulmak için olayın üzerine çok gittiler.Hadise bütün Türkiye’ye yayıldı.Polis, jandarma, halk, özel ekipler seni yıllarca aradık. Bütün bu çabalar ne yazık ki bir işe yaramadı.Seni bulamadık. Aradan kırk yıl geçti. Acın yüreğimde yıllarca gizli kaldı.Ölümlü dünyada her faninin bir yeri olur sevgili kızım. Hakkın rahmetine kavuştu isen yerin burası. Artık bizimle berabersin. Ebediyyen rahat uyu...Baban.
Evet..Bu acı hatıradan sonra yine sansürlü filmlere dönelim ve en çok sansürlenen Yılmaz Güney’in oyuncu ya da yönetmen olarak ya da her ikisi birden olduğu filmlerinden biri ile devam edelim.
Ömer Lütfi Akad’ın "HUDUTLARIN KANUNU" Türk Sineması’nın en çok yasaklanan filmlerinden biri olarak tarihe geçti. Film, bir kaçakçının öyküsünü anlatıyordu. Bu kaçakçıyı canlandıran kişi de Yılmaz Güney’di. Filmin bazı sahneleri değiştirildi ve çekildikten bir yıl sonra 1965’te gösterime çıktı.
1968 Yılı Yapımı olan ’’ SEYYİT HAN ’’ Filmi de Yılmaz Güney’in sansüre uğrayan filmlerindendir. Yılmaz Güney’in hem yönetmen hem oyuncu olarak rol aldığı bu filmde baş rolü Nebahat Çehre ile paylaşmıştır. Fimin sansür yeme sebebi ise filmdeki sevgilisinin adının ’’ Keje ’’ olması ve filmin bir sahnesinde düğün alayının önünde taşınan püsküllü bir sancağın olmasıdır.
1970 yılında Yılmaz Güney’in’’ UMUT ’’ filmi de sansür kurulunca engellenmişti. Gerekçesi ise, faytoncunun giyimi ve kuşamının fakirliğin bir sembolü olarak ele alınması, zengin otomobil sahibi hakkında takibat yapılmayacağı düşüncesinin yayılması, faytoncunun iş ararken zengin-fakir ayrımı yapması, Cabbar’ın Amerikalı zenciyi soyması, sabah namazının güneş doğarken kılınmasını sakıncalı bulunduğundan sansür kurulunca yasaklanmıştı. Film 1971’de Danıştay kararı ile oynatıldı ve büyük ilgi gördü.
1981 Yılı Yapımı bir Şerif Gören filminde Yılmaz Güney’i senarist ve yapımcı olarak görürürüz bu sefer. Filmin adı ’’ YOL ’’ dur. Başrollerde Tarık Akan, Halil Ergün ve Meral Orhonsoy’un olduğu bu film 1982de Cannes Film festivalinde Altın Palmiye ödülünü almış olsa da Türkiye’de 1999a kadar gösterimi yasaklanmıştır. Gerekçe: Kürt sorunu...Filmde kısaca sıkı yönetimin en acılı günlerinde İmralı Yarı Açık Cezaevi’nden verilen izinle köylerine, evlerine gitmek isteyen beş mahkumun yolda yaşadıkları zorluklar ve insan hayatlarının dramı sunulmuştur.
1983 Yılı yapımı ’’ DUVAR ’’ da Yılmaz Güney’in senaryosunu yazdığı yasaklı filmlerinden biridir. Yılmaz Güney’in son filmi olan bu filmde 1976’da Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi’nde, Yılmaz Güney’in de tanıklık ettiği, çocuklar koğuşunda çıkan ve tüm cezaevine yayılan bir isyan konu edilmiştir. Filmde Tuncel Kurtiz ve Emel Mesci dışında tüm rol alanlar hayatlarında ilk kez kamera karşına geçen insanlardır. Filmin bir özelliği de ilk kez bu filmde bazı sahnelerde Zazaca diline yer verilmesidir.
Bütün bu yazılanlar dışında daha pek çok sansür ya da yasak engeline takılan film vardır elbette ama en belli başlıları bunlardır.
Son bir not daha ekleyip yasaklı filmler konusundan çıkalım.
12 Eylül döneminde elinde Yılmaz Güney filmi olanların teslim etmesi çagrisinda bulunuldu. 104 filmin negatifi toplatılarak yok edildi. Kitapları ve posterleri de toplatıldı, hatta adından söz edilmesi de yasak kapsamına alındı. Tüm bu yasakları getirenlerin aklının almadığı şey ise yasakların daha fazla ilgi ve merak uyandıracağı idi.
Gelecek bölümde ’’ CİVCİV ÇIKACAK KUŞ ÇIKACAK ’’ İle başlayan seks- komedi ve seks- avantür filmlerine başlayacağız...Başlayacağız da altından nasıl kalkacağız bilemiyorum..
YORUMLAR
umut-umutsuzlar-arkadaş çirkin kral aklımda kalanlar sansür her devirde farkı çarklarda işledi bazen iyi bazen aşırı baskı şeklinde çok anlamlı ve güzel bir paylaşım içtenlikle kutluyorum moral hocam sevgiler saygılar
GÜLDESTE tarafından 1/11/2014 12:21:57 AM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Genel ahlaka hiç bir aykırılığı olmayan bu filmler sansürlenmeseydi keşke..Bunlara verilecek bir not var idiyse halk verseydi. Uluslararası alanda ödül kazanan bir filmin ülkemizde yasaklanması gerçekten de üzücü.
Selam ve sevgilerimle.
Yılmaz Güney idolümüzdü çocukluğumuzda.
En çok onun kartlarını biriktirirdik.
Sevilen bir aktördü.
Keşke öyle kalsaydı.
Sonradan,
belli grupların aktörü olarak öldü.
Yukarıda adı geçen filmlerin hemen hemen hepsini seyretmişimdir.
Tarihin bir yerinde hür kalabilmişler demek ki.
sami biberoğulları
Yılmaz Güney konusunda da sana katılıyorum. Keşke hep idolümüz Yılmaz Güney olarak kalabilseydi.
Selam ve sevgilerimle.
Sahiden alışkanlık yaptı. Ayrıca neleri neden sansürlemişiz içim parçalanarak okudum. Ne kadar saçma gerekçelerle bir sürü zaman kaybetmişiz. Türk sinemasının ileri doğru gidişini engelleyip yavaşlatan etkenlerden biri de bu yaklaşımımız olmuş sanıyorum. Tebrikle hocam.
sami biberoğulları
Bu yasaklamalrın yanında gelecek bçlümlerde de göreceğin gibi ucuz filmlere yönelmek de sinemayı berbat etti. Ama sansür gerekçeleri gerçekten de akıllara ziyan.
Selam ve sevgilerimle.
Tirajikomik gerekçeler; o eskiden olduğu gibi şimdi de hala sansür kurulu vardır. Türk sinemasının gelişememesi bundan ötürüdür.
Teşekkürler, faydalı bilgilerdi hocam
En içten selamlarımla
Deman Ronahi tarafından 1/7/2014 6:57:09 PM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Öncelikle sayfama şeref verdiğiniz için teşekkür ederim.
Evet..Maalesef o sansür kurulu yine var. Adı RTÜK olarak değişse de var...Onun yüzünden tv de fiim seyretmek bir azap oluyor...Bipler, sigaranın üzerini gölgelendirmeler...Adamın ağzından duman çıkıyor ama elinde sigara filan yok...Böyle bir saçmalık olabilir mi....Çoçuklarımız severken bile onlara '' Eşşek sıpası '' diyoruz ama Kemal Sunal'ın en önemli repliği '' Eşşeoğlu Eşek'' Bipleniyor....Allah akıl fikir versin ne diyim.
Selam ve sevgilerimle.
bu filmler sadece izledikleriniz değil ve sanırım büyük bir araştırmada yapıyorsunuz hocam
yine emek dolu bir paylaşımdı
kutlarım emeğinizi
saygılarımla
sami biberoğulları
Filmlerin hepsi elbette izlediğim filmler değil..Özellikle de bu ve bundan öncekiş bilerimle.ölümde bahsettiğim filmler...Mesela '' paralı Askerler''i kimse izleyemedi ki bu ülkede ben izlemiş olayım...Ya d Gece ekspresi veya Araratı...Bunlar bir filmin farzedelim yönetmeni, yapım yılı, oyuncu kadrosunu filan ararken karşıma çıktılar hep. Ben de dostlarla paylaşayım dedim...
Kısacası olaya bir anı olarak başlayıp en fazla üç bölüm yazayım derken neredeyse kitap olacak bir araştırma yazısı çıktı ortaya.
Selam ve sevg
sami biberoğulları
Bir sonraki bölümde çok tanıdığımız filmler var...Kaçırma)))))))))
Selam ve servgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
SEN KALKARSIN HOCAM.....BİZE ALIŞKANLIK YAPTI.... GERİ ÇEKİLME YOK BİLESİN.... SAYGILARIMLA
sami biberoğulları
Aynen devam.
Selam ve sevgilerimle.