Suçlu biziz!
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Fadime’ye çarşıya giderken rastladım.Hava oldukça soğuktu. Merhabama selâmünaleyküm
diyerek karşılık verdi.
"Nerden böyle?
"Kendime bir kazak alacaktım. Beğenmedim. Hepsi boncuklu, cıncıklı. Sade, istediğim gibi
bir şey bulamadım."
" Pazara baksana. Her türlü kazak var."
"Oraya da gidemiyorum.Torunlar var. Annesi yetişemiyor. Biliyorsun ikisi ikiz. Bir de kızımız
var."
"Ya Nazik sana bir etek diktirecektim. Bir etek dikmiştin onu hâlâ severek giyerim. Dividin
kumaşlarım var. Geline vermiştim, beğenmemiş, eve taşınırken bana verdi. Sen dikin de
giy diye. O kumaşları bana şöyle güzelce, dört parça mı olur altı parça mı olur bi dikiver."
"Valla dikerdim dikmesine ama, ben artık başkasına dikiş dikmiyorum. Hem makinam da bozuk. Annemde dikmem gerekecek. O da makina olan odanın kaloriferini yakmıyor."
" O zaman sen kes, ben dikerim. Benim makinam var.
" Tamam o zaman. Yarın ikindiden sonra annemgile gel. Orda keseriz eteğini."
Fadime astım hastasıydı. Benim ev ona yüksek geleceği, çıkmakta zorlanacağı için anneme
çağırdım Fadime ablayı. Tamam, görüşürüz diyerek soğuktan üşümüş ağzını, burnunu
tutarak uzaklaştı.
Fadime abla ertesi gün annemgile gelmiş daha ben gitmemişken. Beni telefonla aramışlar
ama ulaşamamşlar. Telefonum kilitlenmiş o ara. Ona ben olmazsam kardeşimin de, eteğini
biçebileceğini söylemiştim. Kardeşim biçmemiş. Ben kesmem. Bana Ankara’da da getirirdi
komşular dedi. Neme gerek, olur olmaz, onlarla mı uğraşacağım. Nedense ben hiç bilmem, yapmam, yapamam demeden kimseyi kırmadım. Elimden geldiğince. Bana bir
iş yaptırmak için gelenleri geri çevirmedim.
Fadime abla dün hava kararmak üzereyken geldi annemgile. Kumaşlarını annemin evinde
bırakmış. Geç vakit olduğu için hemen kes te gideyim dedi. Nazife dün kesivermedi. Ben
bilemem dedi.
Bu kadar uzun yazarak bir giriş yapmama gerek var mıydı bilmiyorum.Fadime’nin kumaşını
keserken konuştuklarımızdı önemli olan. Kardeşimin, Fadime ablanın ve benim hayatımızda
ortak yönler çokmuş, bunu anladım. Her kendisine bir şeyler diktiğim kadınlar gibi o da
hayat öyküsünü anlattı. Birazını biz biliyorduk zaten. Mahallemize gelin gelmişti. Evlendiği
zaman daha on dört yaşındaymış. Yaşam koşullarının evlendiğinde ne kadar zor olduğunu
suyu aşağıdan tulumbadan çektiğini, kocasının eve sadece yatmak için geldiğini, kaynana
güçlüğünü, giyim kuşamını hep eskilerle idare ederek sağladığını. O zamanki yoksulluğu
üzülerek anlattı. Araya annem girdi. Ben de dedi biz ev yaptırırken idare ettim. Annemin
verdiği elbisesini giydim. Soran komşulara vardı da giymiyordum dedim, dedi. Kardeşim de
bu yoksulluk söylemlerine katıldı. O da kaynanasıyla otururken eski eteğini yamayarak giydiğini ve kaynanasının bir ahbabı gelince kendisinden için - işte benim hizmetçim- diye
kadının yanında onu küçük düşürdüğünü söyledi. Ben de evliyken bir yatak çarşafıyla nasıl
idare ettiğimi. Anneme söyleyince annemin, kızım biz çarşafların eskiyen kısımlarını dışa
doğru getirerek dikerdik.Çarşafı ortadan kes, eski bölümü kenara getirerek dik dedi.Annem
olsun bir çarşaf almadı.Oysa istese alabilirdi dedim. Bu arada da benim de hediye gelen bir
basmayı kendime etek dikerek iyice epriyene kadar giydiğimi ve kimsenin beni görmediğini
söyledim.
Çektiğimiz sıkıntılar elbette bu bir etek kesimlik zamana sığmazdı.Birimiz susuyor diğerimiz
başlıyordu, neler çektiğimizi anlatmaya. Sorunlar o kadar çoktu ki. Bugün azalmasına rağmen maddi sıkıntılarımız yine vardı. Ama çalalım, çarpalım, başkasının üç kuruşuna göz
koyalım hiç bir zaman olmadı.
Bunları anlatıp da ayakkabı kutularında dolar saklayanları, demir para kasalarını unutmak mümkün mü? O paralarda yoksulun, işsizin,kısacası halkımızın hakkı var. Hak değil,onların.
Balkonundan boş ayakkabı kutusu sallayan kadının evini arayıp, karakola götürüp sorguya
çekmişler. Sorguya çekilecekler kaça dursunlar. Siz tutuklayın bütün milleti olsun, bitsin.
Sizler pir’ü pak, suçsuzsunuz. Suçlu biziz!
5. 1. 2014 / Nazik Gülünay
Öykümü güne değer gören seçici kurula çok teşekkür ederim.
YORUMLAR
Güzel, doğru ve haklı bir yazıydı.
Bize orta okulda iş bilgisi öğretmenimiz kartondan ev yapma ödevi vermişti. Bir top karton alacak parayı bulamayıp ayakkabıcılardan karton kutu dilendiğimi bilirim. Hiç aklıma gelmezdi bir gün o karton kutuların içinde dolarların saklanacağı.
Selam ve sevgilerimle.
glenay
Şimdiye kadar gördüm rüyamda o dükkânı. Acaba o neden doldurmamıştı
paralarla o kutuları..
Sıkıntıyı çeken bizleriz,
haram helâl demeden ceplerini dolduran diyeceğim ama,
cepler çoktan dolmuş da çelik para kasaları, ayakkabı kutıuları doldurulmuş.
Yorumunuza çok teşekkürler,
selâm ve sevgiler..
Kurdelenizi ve güzel yazınızı kutlarım.
Onca insanın hakkını çalarak kendisini zengin zanneden insanlık fukaraları, bunca tepkiye rağmen nasılda pişkin ve yüzsüzler hayret. Sadece kafanı sar, sakalını bırak ve ağzından din iman düşmesin. Sonra pirine, ne olursa olsun yağını çek. Bu bizim emredilen dinimiz olamaz.,
Hala aynı kafada giderek suçluları koruyan ları Allah affetsin.
Saygılarımla
glenay
Yaptıklarına pişman olup,
af dileyecekler mi bilemem.
Yüzleri kızarmıyor.
Selâm ve saygılarımla..
günün yazısını
ve
yazarını kutlarım
anlattıklarınıza o kadar çok yakınız ki
isimleri değiştirmek yeterli
ya ülkem
şimdi de ayakkabı kutusu başladı
ama
sonları hızla geliyor
baştap(t)ılan yanına artık merkez medyayı bile alamıyor. ne milliyet ne de hürriyet gazetesi
kendi yalnızlığını yazmaya başladı
inşallah halkın uyanışı hızlı olur da gitmeleri çabuklaşır
tebrik ve saygılarımla düşündaşım
glenay
halk uyanır,
uyanacağına inanmak istiyorum,
yapılan yolsuzlukların üstünü
öyle güzel örtüyorlar ki.
Yine de gerçekler gün ışığına çıktı.
Daha da çok şeyler olduğunu biliyoruz.
çok teşekkürler düşündaşım,
selâm ve saygılar..
Bu ülke gerçekten çok zengin! Ancak ülkenin zenginliğini az sayıdaki gaddar azınlık tüketiyor.
Yani ki milli gelirin %80'nini nüfusun %10'nu tüketiyor ,afiyet zıkımla ziftleniyor,milli gelirin %20'sini
de nüfusun %90'nı paylaşıyor/paylaşamıyor.
Hırsızı arsızı azaltmanın bir yolu da -ki önemli bir yolu- bilinçili toplum yaratmaya dayanıyor.
Bilinçli toplum çağdaş eğitimle yaratılır... Eee bizim eleimiz kolumuz bağlı yine...
Teşekküğr ederim saygılar.
glenay
Bilinçli bir toplumla üstesinden geleceğiz bu eşit olmayan paylaşımın ve
hukuk tanımazlığın.
Dilerim
az da olsa bilinçlenenler,
gerçeği görür de, bu durumu
az hasarla atlatır diyeceğim ama hasar
öyle az değil.
çok teşekkürler,
saygılar..
yüzyıllardır böyle.... değil mi.... arada bir düzen değişiyor düzülenler hep aynı.... günü yakalayan güzel bir gönderme saygılar ustaya
glenay
Gerçekten ülkemizdeki son vurgunlarda bile,
aranan suçlu değil,
bu olayı açığa çıkaranlar tutuklanacak nerdeyse.
Halkımızın gözünü boyuyorlar,
bu uyarı da yetmiyor kimi cahillere,
çok teşekkürler,
saygılar..
gündemi anlatan güzel bir yazı
kutlarım yazarın başarısını
sevgilerimle
glenay
Bu sayede güne geldiğini gördüm:)
selâm ve sevgimle..
glenay
Bu düzenin değişmesi gerek,
ama nasıl?
Eşitlikçi, hakça adaletin,
soygunun, vurgunun olmadığı bir düzen.
Çok teşekkürler,
selâm ve sevgimle..