- 969 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
PATLAT BAKAYIM SEKİZ KİŞİYE BİR GAZOZ -11-
Türkiyede oynatılması ve gösterimi yasaklanan filmlerin başında bir yabancı film olan ’’GECEYARISI EKSPRESİ ’’ Gelir. Ermeni lobisi tarafından tamamen Türkiye’yi karalamak amacıyla 1978 de piyasa sürülen bu filmde Türkiye’ye gelen uyuşturcu bağımlısı bir Amerikalı öğrencinin Türk hapishanelerinde yaşadıkları oldukça abartılarak anlatılmış ve çok ucuz bir film olmasına rağmen dünyada Türkiye’nin imajına ağır darbe vurmuştur. Filmin yönetmeni Oliver Stone daha sonra Büyük İskender filmi için mekan ararken Türkiyeye gelmiş ve bu filmden dolayı özür dilemiştir ama film Türkiye’ye sokulmamıştır. Ya da izinsiz ve kaçak olarak bir iki sinemada gösterilmiştir.
Bunun dışında ’’ARARAT ’’ adlı yabancı film de Türkiyede gösterimi yasaklanmış bir yabancı filmdir. Filmin konusu ’’Sözde Ermeni Soykırımı’’ üzerinedir ve baş rolleriden birinde dünyaca ünlü Ermeni asıllı Fransız şarkıcı ve film artisti Charles Aznavour oynamıştır.
Ancak yukarıdaki OTOBÜS örneğinde olduğu gibi doğrudan doğruya Türkler tarafından çekilen bazı filmler de yasaklı filmler listesindesindedir ki bunlardan en önemlisi ’’ YORGUN SAVAŞÇI ’’ Adlı filmdir.Yorgun Savaşçı 1980 yılında yönetmen Halit Refiğ tarafından TRT için aslında TV dizisi olarak çekilen bir filmdir. Çok güçlü oyuncu kadrosu, 2,5 yıl süren çekimleri ve 1 doların 35 lira olduğu dönemine göre rekor denilebilecek büyüklükteki 40 milyon TL bütçesiyle çok iddialı bir yapımdır. Fakat Filmin özgün kayıtları ve tüm kopyaları Kenan Evren yönetimi tarafından yakılarak imha ettirilmiştir. Filmin yakılma gerekçeleri arasında Atatürk ve Kurtuluş Savaşı karşıtı bir yapım olması, Çerkes Ethem’in kahraman olarak gösterilmesi, askerlere kötü lakap takılması gösterildi. En ilginç olan da nedir biliyor musunuz? Bu filmin yakılması için kurulan yedi kişilik komisyon içinde Turgut Özakman’ın da bulunması....Hani şu meşhur ’’ Şu Çılgın Türkler ’’ adlı kitabın yazarı Turgut Özakman Kurtuluş Savaşımızı anlatan bir başka belge olan Yorgun Savaşçı filminin yakılma kararı altında imzası olan kişilerden birisidir.
Şimdi sıkı durun...Asıl bombayı patlatıyorum: Türkiye’de gösterilmesi yasaklanan filmlerden birinin de Atatürk ve Kurtuluş Savaşımız konulu bir Holyvood filmi olduğunu biliyor muydunuz?
Evet... 1970 yılı yapımı ’’ “YOU CAN’T WIN ’EM ALL” ( Bizimkiler ’’PARALI ASKERLER ’’ Yapmış bu filmin adını ) adlı filmde baş rolleri Hollywood’un iki ünlü oyuncusu Tony Curtis ve Charles Bronson’un yanı sıra Fransız Michele Mercier paylaşıyor. Fikret Hakan ve Salih Güney’in de rol aldığı filmin diğer Türk oyuncuları arasında Erol Keskin, Yüksel Gözen, Bülent Gültekin, Mümtaz Alpaslan, Suna Keskin ve Kayhan Yıldızoğlu da bulunuyor.
Filmde Atatürk rolünü Patrick Magee canlandırıyor.Ancak bu adamın Atatürk’e en ufak bir benzerliğ yok. ( Ben hâla yanarım yanarım da Atatürk’e bu kadar benzeyen Ahmet Mekin’e bu rolün oynattırılmamasına yanarım )
Murat Toga Şen’den alıntı:
Sözkonusu yapıt, yani ’’YOU CAN’T WIN ’EM ALL- PARALI ASKERLER’’ ülkemizde şimdiye kadar sinemalarda ve televizyon kanallarında hiç gösterilmedi. Çekimleri İstanbul ve İzmir’de gerçekleştirilen, yapımına kalabalık bir Türk teknik ekibinin de katkıda bulunduğu bu filmin başrollerinde ise Charles Bronson, Tony Curtis, Fikret Hakan ve Salih Güney’den oluşan son derece renkli bir kadro yer alıyordu.
Dönem, 1920′li yılların başları… Adam ve Josh adlı Amerikalı iki eski asker, yanlarında bir grup serüvenci ve içi ağzına kadar silah dolu bir gemiyle Osmanlı Devleti’nin Ege kıyılarına demir atarlar. İki kafadarın başlangıçtaki tek derdi, uzak diyarlara açılıp oralarda bir “savaş” bulmak ve ihtiyacı olanlara silah satmaktır. Tam ortasına düştükleri Türk Kurtuluş Savaşı da voliyi vurmak için gayet ideal bir pazar görünümündedir. Fakat kahramanlarımızın kısa yoldan köşeyi dönme hesapları çok geçmeden çökecek ve bu savaşta onlar da adım adım birer “taraf”a dönüşeceklerdir.
Önceleri, kendilerini koruma görevlisi olarak kiralayan Egeli yerel lider Osman Bey’in milis kuvvetlerinde görev yapmaya başlayan Amerikalı fedailer, bu kişinin başka bir kente nakledilen servetine gözcülük yaptıkları ilk görevleri sırasında nisbeten rahat ve eğlenceli günler yaşarlar. Ancak sonradan işin içine Anadolu’ya saldıran Yunanlılar ve hem onlarla hem de çökmekte olan İstanbul yönetimiyle mücadele hâlindeki Mustafa Kemâl Paşa’nın birlikleri girince, bu topraklarda işlerin o kadar da eğlenceli olmadığı anlaşılacaktır. Ardarda bir sürü tehlike atlatıp heyecan dolu serüvenler yaşadıktan sonra Kuvvayi Milliye askerleri tarafından tutuklanan Josh ve Adam, İstanbul’a getirilerek direnişin lideri Mustafa Kemâl Paşa’nın huzuruna çıkarılırlar. Zaferin eşiğindeki Mustafa Kemâl’in, kendisinin karşısında son dualarını eden bu davetsiz konuklara yaptığı konuşma ise âdeta günümüze ışık tutar gibidir: “Siz Amerikalı serseriler, Anadolu’ya ayak bastığınız andan itibaren ülkeme kargaşadan başka hiç bir şey getirmediniz. Ama ben ikinizi de bir defaya mahsus olmak üzere bağışlayacağım. Sizler de derhal defolup buradan gideceksiniz’’
Ancak filmin Türkiye’de oynanması yasaklanıyor ve bu filmde rol alan Mesela Salih Güney vatan haini ilan ediliyor. Yasaklanma gerekçesi: Atatürk Aleyhtarı bir film olması...Asıl gerekçe ise tamamen kaprisler...Baş rol oyuncularından biri olan Charles Bronson’un Türkiye lehine propoganda niteliğinde olması istenen bir röportajı reddetmesi.( Ermeni diasporosunun baskılarıyla tabii ki )üzerine film kara listeye alınmış ve aleyhinde müthiş bir propoganda yapılarak Türkiye’de oynatılmamıştır.Bence böyle bir filmin yasaklanması çok büyük bir hatadır.
Diğer yasaklı filmlerle devam edeceğiz.
YORUMLAR
Yasaklı filmler.
Ve,
“YOU CAN’T WIN ’EM ALL”... Yani Paralı Askerler...
Hoş bir anımı anlatayım yorum olarak bu güzel yazıya.
Bu filmin hangi tarihte çekildiğini bilmiyorum. Hocam, 1970 diyor.
Sinemalarda gösterime girdiği tarih olabilir.
Çünkü, bizzat kendim, o filmin çekimlerini gözlerimle görmüşümdür.
Küçüklüğümde, bir İstanbul seyahatim olduğunu yazmıştım yorumlarımda.
Boş durmayalım diye, ağabeyimle bana birer iş buldular orada, o kısacık tatilimizi çalışarak geçirdik.
Ağabeyim, bir gömlek dikim atölyesinde, bense plastik şişe tapası imal eden bir iş yerinde çalışıyorduk.
Benim iş yerim, İstanbul Üniversitesinin hemen yanı başında bir yerdeydi.
Evimiz de Vefa'da. Ara yolları kullanırsanız, oldukça yakın sayılır.
Bir pazar günü ağabeyim geldi, film çekiyorlarmış, hadi gidip seyredelim dedi.
Gittik.
İstanbul Üniversitesinin ana kapısının yirmi otuz metre sağ tarafına, okulun duvarının iç kısmına tırmandık.
Demir parmaklıklar ve çam ağacı sakızları hatırlıyorum ellerime bulaşan hayal meyal.
Üniversite ile Beyazıt Camii arası bir savaş alanı gibiydi.
Moloz yığınları, devrilmiş toplar, dumanlar.
Üstü açık bir otomobil ile, elleri bağlı iki kişiyi getiriyorlar,
itiş kakış arasında caminin gösterişli kapısından içeri sokuyorlar.
Sahne bu kadardı.
Akşama kadar çektiler, biz de aç karına seyrettik.
Hayatta gördüğüm tek film setidir ve o filmi seyretmek nasip olmadı.
Güzel yazınızı tamamlayıcı bir yorum oldu sanırım.
Tebessümle okudum ve yazdım.
sami biberoğulları
Gerçekten de çok ilginç bir anı olmuş.
Selam ve sevgilerimle.
Sami hocam, ayaklı kütüphane gibisin maşallah.
Atatürk'ün ta o zamandan gördüğünü hala göremeyenler var çok yazık.
Bazı filmler gerçekten yasaklanması gerekirken bazıları da bürokrasiye kurban gitmiş yani :(
Emeğini tebrik ederim, saygılar
sami biberoğulları
Bu filmden hemen iki yıl sonra başlayan seks filmlerinin yasaklanmamasına karşın böyle bir filmin yasaklanmış olması gerçekten de ilginç ve üzücüdür.
Selam ve sevgilerimle.
Bu seri bayağı tuttu Sami Bey.Ama sinema dünyasında sanki arşiv sunuyorsun:Bizleri taa çocukluk yıllarımıza götürüyorsun.Vallahi helal olsun.Bu kadar arama tarama yapmak öyle kolay değil.Selamlarımla!
sami biberoğulları
Evet pek kolay olmuyor bu seriyi yazmak..Ama çok zevkli olduğunu söyleyebilirim...Sanki çok eski dostlarla karşılaşmış gibi oluyorum.
Selam ve sevgilerimle.
hocam yorum yazamasamda buraya kadar okumadanda edemedim ve türk filmleri hakkında hemen hemen herşeyi öğreniyoruz sayenizde yaşayan tarihsiniz eksik olmayınız kolay gelsin saygılarımla selamlar
sami biberoğulları
Bu bölümlerde oldukça araştırma yaptım..Bulduklarımı toparladım, düzenledim, yeniden yazdım, ortaya böyle bir kaç bölüm çıktı. Her şeyi sadece aklımda olanlardan yazıyorum dersem bu koca bir yalan olur...Hem aklımda kalanlar, hem de araştırarak bulduklarım birleşiyor bu yazı dizisinde.
Zor, zahmetli ama çok zevkli bir çalışma.
Selam ve sevgilerimle.
bak bunları bilmiyordum hocam bu seri bir nevi belgesel oldu farkındamısın....devam....saygılar
sami biberoğulları
Başlarken bir kaç bölümlük bir anı yazısı olur diye başladığım yazı şimdi bir belgesele dönüştü...Bunda sizlerin katkılarınızın da çok önemli payı var...Sağ olun var olun...Gelecek bölümlerde sizi şaşırtmaya devam edecedğim ve Abim sana da bir sorum olacak yazı içinde...
Selam ve sevgilerimle.
kıymetli hocam
Bu güzel yazı dizisi okuyunca geçmişte kalmış filimleri ve o flimlere aid hatıralarıda birkez daha yaşamış oluyoruz sayenizde.
İlkez sizin bu yazınızdan öğrendim atatürkü'ü anlatan Holyvood filiminin varlığını, üstelik oyuncu kadrosuda epeyi geniş ve kaliteliymiş, size katılıyorum sami abim değerli hocam bu filimin yasaklanması büyük hata olmuş.gerçi nice güzel filimler aktörler yasaklıydı o dönemin türkiyesinde.
oysa yasaklı olan o flimlerin oynatılması insanların olaylara bakış açısını dahada olumlu yönde geliştirip daha sağlıklı düşünce geliştirmesini sağlıya bilirdi gerçi o dönemin askeri cuntasının kültür düzeyi ve zeka seviyesi göz önünde tutulursa fazlasını beklemek adamlara haksızlık olur doğrusu.
Kaleminize emeğinize sağlık.
saygı sevgilerimle.
sami biberoğulları
Bahsettiğin filmi ben de bilmiyordum işin doğrusu.... Bir filmle ilgili araştırma yaparken kendiliğinden önüme geldi dersem yalan olmaz...Ben de aldım sizlerle paylaştım.
Gelecek bölümde ise daha fazla yer vereceğim yasaklı filmlere ve traji komik yasaklanma sebeplerine...Gerçekten de insanın aklı almıyor bu saçmalıkları...Özellikle de 12 Eylül Dönemini anlamak mümlkün değil...Böyle bir dönemi özleyenlerin olması ise ayrı bir acıdır.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.