Veresiye Yok
İlçemizde küçük bir market işletiyordu yıllar önce arkadaşım Gıyas..Yaz dönemi memlekete izne geldiğimde uğradığım bir yerdi mini market. Her ziyaretimde işlerinin daha kötüye gittiğini fark ediyordum. Anlaşılan sermaye daralıyor, raflar boşalıyordu. Gıyas dertlenip duruyordu bu gelişmelerden. Kemal şu deftere bir baksana yıllardır dönmeyen borç var,çoğuna çizik attım gelmesi mümkün değil artık diyordu.
Zaten parası peşinse vatandaş başkasına gidiyor eğer borca yazdıracaksa bana uğruyor diye bahsediyordu.
İşler böyle yürür zaten anlatmaya ne hacet. En yakınınız bile eğer nakiti cepte ise size uğramaz alış verişini yabancılarla yapar. Yani veresiyeyse sizden, peşinse başkalarından..Kural kaide bu. Ne zamanki cebinde meteliği kalmaz o zaman kapınızı tıklatır. Yaz dostum yaz deftere der..
Ticaretteki altın kuralı nasıl oluyorsa kavrıyor Gıyas.. Nereden nasıl esinleniyor bilemiyorum ama aradan bir süre zaman geçip tekrar uğradığımda gördüğüm mini marketin süpermarkete dönüşmüş olduğuydu. Müşteriden adım atılmıyordu, içerisi adam kaynıyordu. Öyle hasbihal etmeye bile fırsat bulamamıştık Gıyas’la bu kez.
Ayak üzeri bahsediyor oracıkta hemen. Gelişmeleri sıralıyor arka arkaya. Kemal diyor yıllarca yanlış yapmışım az kalsın kapatıp gidiyordum,top atmıştım neredeyse,batırmıştık babadan dededen kalma ne varsa. İşi sonradan fark ettim püf noktasını sonradan kavradım ve kurtardık çok şükür diyor ve yüzünde bir tebessüm beliriyordu.
Şu defterdekilerin hepsini siliyorum,isteyen gelir dileyen başka yere gider dedim tüm müşterilerime. Bundan sonra asla veresiye yok, borca isteyecek deftere yazdıracaksanız semtime uğramayın arkadaş dedim diyor ve iş birden döndü, müşteri akın etmeye başladı,yetiştiremez oldum gece yarılarına kadar açığız arkadaş diye de ekledi bu sözlerinin arkasından..
Fırsat yoktu ve daha fazla ilerletememiştik sohbeti. Açıkçası ben de mutlu olmuştum bu durumdan. İşi toparlamış olması ziyadesiyle memnun etmişti beni.
………………
Bir ilinti kurarak, sizi eskilere götürerek kimi hatırlatmalarla pekiştireyim konuyu dilerseniz.
……………….
Bir çoğunuz rastlamışınızdır bir çok dükkanda o resme. Peşin satanla veresiye satanı karikatürize eden çok güzel bir resim süslerdi işi iyi giden esnafın dükkanını.
Veresiye satan iğneden ipliğe dönmüş bir vaziyette saçı başı dağınık, avurtları çökük, benzi soluk, defteri açık,kasası boşalmış, masası dağınık,zihni bulanık şekilde resmedilir; peşin satansa oldukça neşeli,iyi giyimli, saç baş düzgün,koltuğa kurulu ve zihni diri bir vaziyette gösterilirdi.
Bahsettiğimiz Anadolu esnafını yani küçük ve orta büyüklükte olanı resmeden bir fotoğraftı. O zaman şimdiki gibi büyük patronlar yoktu. Mütevazi varlıklar sözkonusuydu. İşadamları, üretenler yani sanayiciler vardı ve bilinen belli başlı kişilerdi bunlar. Oysa günümüzde bütünüyle farklı her şey. Şirketler holdingler,plazalar,gökdelenler cyolar falan..
Zaten Gıyas tarzı borca verip defter tutan esnaf yok artık.. Zaman törpüledi onları. Dönemleri kapandı,kayboldular ortadan. Kalanlarsa karı kediye yükleyenler yani hep kaybetmiş ama hala direnen, zorlukla ayakta kalanlar.
……………
Onların varlığı en çok garibanın işine yarıyordu. Sayelerinde geçinip giden nice insanlar vardı. Merhum Barış Manço’nun “Yaz deftere bir daha” dediği gibi yazdırıyorlardı deftere,kısmetse öderiz diyorlardı ve yaşam böylece sürüp gidiyordu.
Veresiye işi,deftere yazma işi çoktan tarihe karıştı. Her şey nakite ve kredi kartına dönüştü. Paranız varsa alacak yoksa acınızdan öleceksiniz.
………………..
Gıyas her ne kadar yakınsa da bu durumdan, kim bilir kaç yoksul ve kimsesizi geçindirip darda ve yolda kalmışların açlığını susuzluğunu gidermiştir.
Beslemişti babasının dedesinin hayrına onları.
Bir nevi malının mülkünün zekatıydı verilenler.
Varlığını kaybetse de ahretini kazanmıştı.
Hiç üzülmemesi gerekirdi bence.
Kural ve kaide budur;hep veren el alan elden üstündür.
Kemal GÜL
25.12.2013
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.