2014 Süvarilerine..!
Sakın küstürmeyin son kopartılan takvim yaprağını. Uzaklaştırmayın yanınızdan. “İki yılı birbirine eşit” damgasını yememeyi gaye edinenleri kınamayın. Uzak kalmayın en yakınlarınıza. En yakınınızın kim olduğunu keşfedin önce. Toprak kazın, kalp eşeleyin ve tanıyın tanınmak için. İlerleyin. Bu bir cehd serüveni. En yakınınıza her gün en muhteşem hediyeyi takdim edin. Hediyeleşin ve huzur fitilini her daim yakın. Huzurunuzun iletişim noktalarını açık tutun.
Siz zannediyor musunuz, en geç gelen hediyeler bahar tebessümlerinin mimiklerine ket vuracaktır! Asla..Geç gelen hediye itibarsızlaşmaz. Endam takviminde küçüklük ölçülmez.
Asra yemin olsun..!
Küçük diye bir ayrıntı yelpazesine takılma. Ayrıntı, sakladığın ansiklopedilerin bünyesinde kaldı. Yeni bir mevsim gelmiş kapı eşiğine. Haber sarkıtıyor sana. Küçüklüğümüz başımızı döndürmesin diye. Doğduğunda hiç kimse seni küçümsememişti küçük olduğun için. Demek ki yeni doğumlar hep büyüklük pusulası. Kır, içindeki yol göstermeyen pusulayı. Kuzeyi gösteriyor diye saygı göstermeyecek misin güneye doğru ilerleyen yolculara? Güneş ışınları kıyametin iliğine damlayabilir bir batı şafağında..ama sakın ümidini akbabaların kanat çırptığı çatı katlarına devşirme. Sineni geniş tut. Karıncaların yığdığı topraklarda ara arayacak olduğun defineyi. Özür bekleyen pusula bakışlarıyla moda davranışı sergileme. Panjur çekme asfalttaki karınca kaderine. Uzak değil sana vadedilen toprak yığınları. Kayalıklarda boy göstermiş yosunlarla eş tutma benliğini. Çünkü yol gösteren çok. Yol da. Erit son satın aldığın yalnızlık mumunu. Ne de olsa devlete ait değil.. Misafirin çok olsun bunu yapar yapmaz. Hep ışık ara kalp misafirlerinde.
Dağların selamını al, tepeciklerle hasbihali kesme. Posta kutusuna hep göz-gez-arpacık helezonuyla bir sevda damıt. Kimseyi hedefe almadan. Hedef olmadan. Bir delikten iki kem hamleyle ısırılmadan. Yılanlara bile geçsin sözün. Vesvese ıslıklarına da peşkeş çekme. Sinendeki serhadde her zaman için yer ayır. Sınırları zorlamadan bir genişlik sun dünya pazarına. Kaç dostun varsa, olabildiği kadar. Düşmandan kaçmadan dök içini. Okyanusların kabarıp taşması seni daraltmasın. Her damlanın gideceği hane yine orasıdır. Sen de bir damlasın bunu unutma.
Yeni bir misafir dökülmüş takvim yapraklarıyla beraber. Barikat kurma ona sensiz isteklerinde. İstediğini hemen ver geç kalmadan. Sana bunlar güç gelmesin. Elinden cömertlik adına her şey gelsin. Damla damla kişiliğinin lezzetini duy. Dua ile ayrılsınlar kapından. Kapında dua buseleri hiç eksik olmasın. Kapı zilin belki de bu olsun! Eksikliklerini gözyaşlarınla gider. Sen de yol alıyorsun yavaş yavaş. Birlikte ilerliyoruz. Bazen alabora olduk tahta parçalarımızla. Ama hiçbir zaman parçalanmayı ve pare pare bir kardeşlik afişe etmeyi düşünmedik. Düşlerimizde hep ümit albümü yer aldı. Günlük kızılcık şerbeti ikramını bu yüzden kabul etmedik. Kabul etmedin bu resmi.
Gördüğün rüyayı gördüm bugün. Daha henüz sen anlatmadan. Kalp peteklerin arzulamıştı bunu. Her arzu kabul edilmek istediği mekanda barınmak ister. Her arzu bir diriliş ister. Beraber arzulayalım, yalvaralım, yakaralım. Ateşin sıcaklığını utandırırcasına ve imrendirircesine kor olalım. Gerçeği görmek istemeyen kör arzulara sen el uzatmalısın. Elinin yetebildiği kadar. İstemeyi istemeyenlere sen istek sunamazsın çünkü. Aysbergleri eritmeye çalışma. İşin iç yüzünü derinlemesine kuşatmadan kuşak giyme. Düşünce de bir elbise ister her zaman. Düşünceni adımlarına göre akort et. Geri adımların istikbaline zincir hüznü aşketmesin. Aşık ol maşukuna bitevi. Aşık ol yüreği yananların meclisine. “Celis” bile olsan zincir halkalarından kopmamaya çalış. Say’in senin heyben olsun. Heyben hiç boş kalmasın. Karadeliklere heybetinle diyecek bin çift sözün olsun. Taş atmadan, granit vicdanlara kement bağlamadan.!
Dünyayı tanıdın artık. Bütün ayrılıkların retinasında kavuşma panoraması var. Keşfettin. Belki eski belki yepyeni. Muştular dökülsün dillerinden. Sözler dizilsin kalp kulvarına. Ellerinle yaptığın iyiliklerin seni çağırmasın, fakat, el uzatmada geç kalmamanın refleksini yaşat taze kalabalıklara. Hep taze kalsın bu sunumların…
Takvimlere miras bırakabileceğin manevi cevherlerin olsun. Bulunsun. Kaybolmasın toprağı süsleyen bu cevher. İnananlar kaybetmez. Sen de kaybetme hazineni. Hazin bir toprak bırakma. Asıl yaşayanlar toprakla bütünlüğünü kopartmayanlardır. İlk tohum buraya atıldı. Bir dönem için burada yere düştü. Tarihine yaslan ve sarıl bu topraktan çıkmış hazine insanlara. Sarıl insanlıklarına…
Sen…İstikbalin şanlı süvarisi sıfatınla ilerlemene devam et. Devam et ki gözler, ayak izlerine bir kez daha imza atsınlar.
Senin imzan ise mürekkebinde kalsın..!
Gürsel ÇOPUR
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.