Babadan Evladına Nasihat
Ey oğul;
Kendini iyi tanı, anla, kim olduğunu düşün ve yeryüzünde kibirle dolaşma. Gerçek büyükler kendini bilenlerdir (enfüs ve afakta) ve bu yüzden onlarda kibir değil ancak tevazu vardır. Bu dünyada herşey zıddı ile gerçektir. Bu nedenle alçakgönüllü olmanın insanı yücelteceğine inan. Yücelerden olmak istersen bunun yolunun aşağıya inmek olduğunu bil ve "secde miraçtır" sözünü anla. Mevlana su yukarıdan aşağıya akar demiştir. Bu su, Allahın ilmi ve rahmetidir ki kimse ona kendi benliğiyle, egosuyla ulaşamamıştır.
Ben ilahım (Allahım, Hakkım, haklıyım) diyen biri Allah olmaksızın böyle dediği için cahildir. Aslında "Ben ilahım" sözünü kulun söylemesi cahilliktir. Ben ilahım sözünün aslı kudret sahibi olmaksızın, gücü hiçbir şeye yetmeksizin kendini bir halt sananın söylediği ben sözüdür ve bu tamamıyla egodur.
Kul Hak vasıtasıyla konuştuğunda, yani hak onun konuşan dili, gören gözü iken ben ilahım dediğinde konuşan kul değil Haktır. Böyle birinde görünen ego, benlik ona zarar vermez.
Sakın yeryüzünde ululuk peşinde olma, tevazu ehli ol. Allah seni kendi için ve kendi ile yüceltir. Bu durumu anlamak için çevrendekilerin kalplerinde senin için hangi duyguların oluştuğuna bak ve bu duyguları oluşturmada kendi payının ne olduğunu düşün.
Allahın bir kişiyi kendi ile yüceltmesinin yolu tevazudan yani kendini beğenmişlikten kurtulmaktan geçer. Bu durumu yaşayanlarda benlik duygusundan dolayı eziyet ve kırıklık hali oluşur ve bu durum dayanılmaz acı gibi görünür. Oysa Allaha ulaşma yolunun bu olduğunu bizzat Allah beyan etmiştir.
Allah seni topraktan yaratmıştır. Annen olan toprağa karşı büyüklük taslama. Annesine karşı kibirli olan saygısızlık etmiş demektir ve anne ile babaya saygısızlık ise kuranda yasaklanmıştır.
Hz. Peygamber; "Dünyadan bir şey yükseldiğinde onu alçaltmak Allahın üzerindeki bir haktır" demiştir. Yükselen şey ifadesi fiziki bir ifade değil, insanın nefsini, benliğini, egosunu, kibrini anlatır ve Allah ile olmaksızın yükselmeyi kasdeder. Bu yükselen sen olduğunda Allahın seni alçaltacağını beklemelisin. Yükselen birini Allahın alçaltması onun cehennemi daha dünyada iken yaşamaya başlamasıdır. Unutmaki bu ceza sen kendini yüksettiğinde gerçekleşir, Allah yüksettiğinde değil.
Allah kime yöneticilik gibi insanların önüne geçecek şekilde oluşan bir görev verirse o kimse ne oldum dememeli, hemen kulluğunu ve acizliğini düşünmeli, aslına bakmalıdır. Mevlananın Mesnevide anlattığı Ayaz’ın hergün post ve çarığını ziyaret etmesindeki anlamı budur.
İnsanın aslı zayıflıktan yaratılmış olmasıdır ve bu yüzden Allah tarafından "zelil ve hor" olarak nitelenmiş, ve "aslının yokluk olduğunu hatırlaması" söylenmiştir. İnsan bu haller ile sabrederek bir müddet kalmayı başardığında Allah onu kendi ile beraber yüceltir, yani bu dünyadayken cenneti yaşamaya başlar.
Yeryüzünde egosu, kibri peşinde koşan orada başkanlık sevdasına düşmüş demektir. Mevlana; "Ben Hakkım" demenin aslında ben yokum sadece sen varsın demek olduğunu ve bunun tevazu olduğunu söyler ve bu söz kibir ve kendini beğenmişlik sözü değildir. der.
Hz. Peygamber böyle bir ululanma, kibir ve ego hakkında "Kıyamet gününde pişmanlığı yaşamak ve hüsran olmak" buyurmuştur. Bu durum dünyada iken başlar ve biz yarın yaşayacağımız şeyleri kendi ellerimizle hazırlarız. Yarın ise şu andan itibaren gelecek dediğimiz her andır.
Cahillerden ve sonunda pişman olan müflislerden olma! Sana tavsiyem yeryüzünde kibirli olmaman, aslını hatırlaman, anne-babaya, çevrene ve sana sunulanlara saygılı olma yoluyla Allaha saygılı olman ve bu yolla da herşeyin sana saygılı olduğu hale ulaşmandır.
Mevlana; evrene nasıl bakarsan evren de sana öyle bakar derken kastettiği budur ve insan yarın kendisine nasıl davranılacağını bugün kendisi söz ve fiilleriyle belirler. Bu yüzden kimse başına gelen şeyler için başkasını suçlamasın.
Allahı müşahede etmediğin ve sürekli onunla kavga ettiğin sürece onun seni yüceltmesinin mümkün olmadığını, annen-baban ve çok sevdiklerin de dahil hiçbir şeyin seni kurtaramayacağını, yapayalnız kalacağını çok iyi öğrenmen gerekir. Menfaatleri biten herkesin seni suçlayarak çevrenden ayrılacağı acı da olsa yaşanan bir gerçektir. Bu durumu görür gibi bilmek ise şahitliğin kendisidir.
Yeryüzünde kendisine güç ve kudret sunulmuş yöneticiler (Anne-baba, vali, idareci vs) Allahın yeryüzündeki elleridir. Hayır ve şer olarak Allahtan geldiğine iman edilen şeyler onların eli ile sana gelir. Bu yüzden idarecilerden kendi tarifine uygun adalet bekleme, yeryüzünde adalet bulamazsın çünkü sen adil değilsin. Yeryüzünde hiç bir insan gerçek anlamda adil olmayı başaramamıştır, ne sevgide, ne de kahırda!
Onlardan sana neyin geleceğini senin onlara karşı tavrın belirler. İyiye ulaşmak için iyiyi sunmalısın. Aksi takdirde aynaya surat asarak aynanın sana gülmesini bekleme. Dağa nasıl bağırırsan o ses sana döner. Bu bilgiyi duyduğun anda sakın ola kendinin ayna olduğunu da düşünme, henüz değilsin. Seni bu düşünceye iterek tuzağa düşüren şey kibir ve gururunun kaynağı olan egondur bunu anla.
Bunca zamandır sana bu bilgilerin gerek konuşularak, gerek kızılarak ve gerekse kulağın çekilerek, canın yanarak anlatıldığına, ve şimdi de yazı ile verildiğine Allahın şahit olduğunu unutma. Şu anda Allahın sana bu bilgiyi verdiğime ve yarın yaşayacaklarından sorumluluğumun olmadığına şahitlik ettiğini görür gibi duy.
Bir ata sözünde; "Ettekrarü ahsen, velev kane yüzseksen" der. (tekrar iyidir isterse yüzseksen kere bile olsa).
Bir başka ata sözünde de; "Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir" (Nasihat ile uslanmayanı azarlamak gerek. Azarlanma ile uslanmıyanın hakkı ise kötektir).
14.08.2013
Baban
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.