Kendime Mektuplar (V)
İşte yeni bir gün, yeni bir yıl…
Yeni başlangıçlar zamanı. Yeni umutlar…
Ama nedense benim içimde heyecan yoktu. Umut yoktu. Sıradan bir gün yaşıyordum. Öylesine bir gün işte. Buna rağmen rutin kutlamalara katıldım. Arkadaşımın davetini kabul ettim. Yedik, içtik, sohbet ettik, tombala oynadık ve saatler sıfır sıfırı vurduğunda kutladık birbirimizin yeni yılını…
O kadar işte… Neden böyleydim bilmiyorum. Sorgulamadım da. Gece iki buçuk gibi evime geldim ve oyalanmadan yatağıma girdim. Sabah yine hiç bir his yoktu. Kapımın zili çaldı kalktım, açtım kapıyı. Sütçü gelmişti. Sütü pişirdim. Ocağa çay için su koydum. Kısık ateşe tabikii. Evimin hemen yanında Pazar kuruluyordu ve çok güzel gözleme yapan bir kadın vardı. Bu gün uzun uzun kahvaltı hazırlamak istemiyordum. Pazar alışverişimi yapıp gözlememi de yaptırdıktan sonra eve geldim. Çayı demledim. Tam hazırlamışken arkadaşım aradı. Pikniğe gidelim diye. Hiç düşünmeden olur dedim. Yarım saate hazırlan dedi. Çayımı içip gözlemeden bir parça aldım ve hazırdım. Bir saat sonra evimin önündeydiler. Boğaz dediğimiz yere gidelim dedik. Boğaz Manavgat ırmağı ile denizin birleştiği yer. Aynı zamanda çam ağaçlarıyla kaplı ormanlık alan… Deniz, ırmak, orman ve gün batımı…Gün batımında denize karşı çay keyfi…
Plansız bir eylemdi. Hâlbuki ben hiç plansız bir şey yapmazdım. Hayatım düzen içindeydi ve bunu prensip haline getirmiştim. Ama artık son dakika kararlar verebiliyorum. Çok üzerinde durmuyorum. Zaman da artık çok önemli değildi. Hatta zamanın olmadığını düşünüyorum. Daha da ileri giderek zaman diye bir şey yok. Sadece insanların uydurmasıdır zaman demeye başladım. Ve ben zamansızım…
Harika bir gün geçirdik hayal ettiğimiz her şeyi yaptık. Ama neden içimde heyecan yoktu hala… Bu büyük bir eksiklikti. Benim heyecanlı bir yapım vardır. Ve bu duruma alışmak zorunda mı kalacaktım. Bir tuhaflık vardı. Neydi bu içimde olup biten? Hep huzur diliyordum son zamanlarda. Acaba diyorum huzur böyle bir şey mi? yoksa içimde büyüttüğüm yalnızlık mı zirveye ulaştı? Belki de şimdi tam da yalnızlığın kendisiyle tanışmıştım.
Gülümsediğinizi görür gibiyim. Akşam arkadaşlarınla yeni yılı kutladın. Yeni yılın ilk gününde yine arkadaşlarınla pikniktesin. Nasıl yalnızlık bu dediğinizi de duyar gibiyim. Bilirsiniz işte benimkisi kalabalıklar içinde ki yalnızlık… Bu gerçekten anlatılması zor bir durum. Aslında hep vardı bu yalnızlık duygusu. Çocukluğumdan bu yana. Anlaşılmamaktır bunun nedeni diye düşünüyorum.yaşamım boyunca anlaşıldığımı sanmıyorum. Herkes eğlenirken eğlenememek. Aynı yerde bulunup başka yerlerde gezmek. Beden ve ruhun ayrılması…
Bu durum benim için eğlence olmaya başlamıştı. Ne zaman zorlansam yaşam koşusunda düşlere dalıp gezintiye çıkıyordu ruhum. Bedenim ise rutin olması gereken yerde. Bazen bu gezintilere öyle ihtiyaç duyuyordum ki kalabalıklardan kaçıp tek başına kalıyordum. İşte o zaman özgürce ruhum gezintiye çıkabiliyordu. Ve sonsuz düşler kuruyordu. Kendimle baş başa kalmak ya da yalnızlığımla mı desem değişik bir haz veriyordu. Uzunca bir süre böyle baş başa idik ve alışmıştım.
Şimdi yeni bir yıla girerken bir değişiklik vardı ve ben bunu tanımlayamıyordum. Acaba yalnızlığımda mı terk etmişti beni. Bundan mıdır içimdeki suskunluk ve aldırış etmeme durumu?
Yeni bir durum olmasına rağmen iyi hissetmiyordum. Daha doğrusu şaşkındım. Ben şimdiden yalnızlığımı özledim. Çünkü en iyi yalnızlığım anlıyordu beni. Öyle uzun zaman geçirmiştik ki onsuz ne yapardım, nasıl yaşardım. Yoksa kırmış mıydım onu? Ey yalnızlığım ! Neredesin? Gitme ne olur…
gülsüm öztomurcuk
1 ocak 2014 /22.50 manavgat
YORUMLAR
yazar
son sürat hedefine doğru yol alıyor
da okur acele etme
der
sonuçta hepimiz
bir gün aklımızı yitireceğiz
zamansızlık
güzel bir kulvardı yalnızlığa karşı gelen
zamansızım o halde senden daha güçlüyüm
ey yalnızlık
tebriklerimle yeşil düş'lü şair'im
maviege
delilik....
bilmemki belki de hep deliydim...
acele edip etmemek varmıdır hayatta böyle bişey? yaşamımızın ne kadarı bizim elimizde ya da değil sizce?
ve evet zamansızlık belki de bir çıkış yolu ya da avutma yöntemi kendimizi...
ama ne kadar avutur bu bilinmez...
saygımla....