Sen yine karşımdasın
Rüyadayım sen yine öylece duruyorsun karşımda, dilim damağım kupkuru sözcüklerim yine boğazımda düğüm…
İdama giden bir mahkûmun boynuna geçirilen bir ilmek gibi ümitlerimi yitirmiş belli değil gecem gündüzüm. Sen yine karşımdasın, öylece bakıyorsun. Yokluklarında haykırıyorum sağır olmuş duvarlara sensizliğimi…Oysa oysa şimdi bende öylece durmuş sana bakıyorum. Yalvarırken yine bitmemesi umuduyla gecelerin, biliyorum sadece hayalimsin ama bilmezlikten geliyor ve sana kilitleniyor gözüm. Söyleniyorum kendi kendime ne kadar çırpınabilirsin ki gönlüm? Beklide hiç öyle sanılan gibi zor değildir ölüm.
Omuzlarım yorgun, ancak öyle bilinen bir yorgunluk değil sanki. Artık hayatımın sensiz geçen yıllarında biriken düşünceleri beynimde taşımaktan yorgun düşmüş gibi omuzlarım ve bedenim. Uzayan satırlar arasında soluk almak ve virgüllerle uzayan satırların bir yerinde soluksuz kalmak ürkütüyor beni. Kendimi bulmak için yokluğunda kaybolduğum satırlarımda ve mısralarımda şehirleri yakıyorum sevgilim. Daha fazla uzatmamak için yazdıklarımı ve kısaltmaya çalışıyor gibi görünsem de üç noktalarla uzayıp giden satırlarımı, masamda duran kalemleri bir bir kırıyorum. Oysa biliyorum içimdekileri yazamasam da kefen suretindeki bembeyaz kâğıtlara, defalarca beynimin derinliklerine çivilerle kayalara kazırmışçasına hiç silinmeyecek bir şekilde kazıyorum düşüncelerimi… Ve yine yalnızlık duvarlarıma bir bir asıyorum gözyaşlarımı kurusunlar, hayalinle tekrar tekrar buluştuğumda görünmesinler diye. Sensizlik ve yalnızlığımın uçurumunda asılı durup tırmanmaya çalışmaktan ellerim ve yüreğim parçalanıyor yine bugün. Tenimden ve bileklerimden soğuk yaşlar sızıyor, gözlerim kızarıyor kan damlatıyor sanki önümdeki beyaz yapraklara...
Çaresi sadece senin gerçekten benle olman bir hayal olarak kalmaman olan bu amansız derde bir sabah daha açılmak istemiyor gözüm. Fakat biliyorum her doğan yeni güneşle saatlerden kopmak isteyecek geceleri akreple yelkovanın durmasını isteyecek, hayalini beklemekten kördüğüm olsa da düşüncelerim, beklemekten vazgeçmeyecek ne gecem ne de gündüzüm. Yine karşımdasın, sen yine karşımda, boğazımda sözcükler hep düğüm. Defalarca sisler içindeki bir yolda gideceğini bilerek hoş geldin demek midir ölüm?
Parçalanmış ellerim yine bir sen resmi çizmeye başlamadan, varlığın boya paletimi doldurmadan, boğazımdaki sözcük düğümlerini de çözüp sessizce git yine sisli yollardan hadi ne olur git !
Yine beynimi zorlarken kelimler. Ve ben yine işlerken düşüncelerimi kefen suretinde bembeyaz kâğıtlara… Dışarıda mevsim ilkbahar. Ancak bilmiyorum kaç yıl, kaç ay, kaç saat deviriyorum yokluğuna. Şunu çok iyi biliyorum ki bana hayalinle değil de gerçekte geldiğin gün; tüm yollarımı sana bağladığım gün olacak. Ve bu yollardan senden başkası geçemeyecek. Haykırışlarım yankılanıyor sağır duvarlarda. Sonra bir köşede yine karşıma çıkıyor gözlerin. Gözlerine baktıkça daha çok acıyor içim. Gözlerine bakarak senden nefret ediyorum diye haykırmak istiyorum. Sonra da saatlerce omzunda hıçkıra hıçkıra ağlamak…
Kendimi bilmediğim bir sona hazırlıyorum sanki… Tüm uğraşlarım çabalarım bunun içinmiş gibi. Korkuyorum neden korktuğumu bilmeden ve ürküyorum ve yine yaşamaya devam ediyorum ne için yaşadığımı bilmeden. Öylesine bir hayat benimkisi bir başına tüm umutlardan ve mutluluklardan uzak öylesine bir yaşam…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.