- 702 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Muhterem Ses(!)
Muhteremin(!) birisi eline almış sazı çalıyor da çalıyor. Demiş ki bir nota icat etmeliyim gerinmiş, saçını karıştırmış, yüzünü sıvazlamış ve birden aklına müthiş bir ses düşmüş. bu sesin adına tüm notalar manasına gelen "ze" notası demiş. Gel gelelim aklındaki sesle saza dokunduğu tel aynı sesi bir türlü çıkarmamış. E demiş bizim muhterem(!) sazı elinde olanın aklındaki ses çıkmaz sazındaki ses çıkar. Ben notayı buldum adına "ze" koydum, bundan sonrası torunların işi. Böyle diyen muhteremin(!) ardından gelenler sanmış ki ilahi bir ses var bunun aklında o sesi biz bari sazımızla seslendirelim. Yeni yeni seslerle muhteremin yanına gitmişler lakin her seferinde boynu bükük geri dönen bu garipler inanmışlar ki öyle bir ses ancak böyle biz zatta olur biz o sesi işitemeyecek aciz insanlarız bari onun yanından ayrılmayalım bir gün gelir biz de o sesi duyarız bu sayede. Gel zaman git zaman bizim muhtereme ecel kapısı aralanmış. Azrail dayanmış bu kapıya. Korkudan tir tir titreyen muhterem, dişleriyle alt dudağını sıkıca ısırmış. Ölüm yatağında da yanı başında olan garipler belki şimdi o sesi duyarız diye beklemişler. Dudağını ısıran muhteremi görünce şaşmış kalmışlar. Garibin biri bağırmış şimdi sen o sesi duymamamız için mi dudağını ısırırsın yoksa günahından gelen korkudan mı? E bizim muhterem garibin haykırışını duymadan gözlerini yummuş yummasına da öyle bir ses çıkmış ki muhteremin bedeninden bizim garipler şaşmış kalmış.
Acep ne ola o ses? Muhteremin içinde olduğu sanılan o ilahi ses meğer her adem evladından çıkan ses olmasın. Helada ibrikten önce!
Biz nelere kandık da koştuk gittik bir ademin ardından ama ardından koşulacak ademleri bilmeden de nasıl da göçüverdik bu cihan denen muhayyel hakikatten.