4
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1321
Okunma
Nasıl da istemişti o harika manzaranın içinde o görenlerin ağzını bir karış açık bırakan o muhteşem tabloda yer almayı …
Ve nihayet artık oradaydı… Ve fakat buna rağmen bir türlü kendini mutlu hissedemiyor kontrolden çıkmış nevrotik huzursuzluk dalgası, doymak bilmeyen aç gözlü ağaç kurdu yavrusu gibi içinin cidarlarını sürekli kemiriyor, kemiriyordu.
Aynadaki yansımasını görünce daha da ürktü kendinden. Sapsarıydı rengi.
“Yapraklar, çiçekler, böcekler… neye dokunsam sapsarı bu böyle olmayacak daha fazla dayanamayacağım Tanrı’m!” dedi.
“Değişmem şart! Lütfen beni baştan yemyeşil yarat!”
Çok didinip uğraşmış ama en sonunda istediği adrese, hazanın bahara dönüştüğü o muhteşem Palet Sanat Alanı’na ulaşmıştı. Etrafa göz gezdirdi. Şövaleler, fırçalar, paletler, boyalar, boyalar…
“Ana renklere bak!” diyen bir ufaklığın sevinç çığlığıyla gözlerini o yana çevirdi…
Kırmızı- Sarı- Mavi ortalığı kasıp kavuruyordu.
Hedefi belliydi ama renkler aklını başından aldı… Ne yapmalıydı acaba? Hangisi daha ruhuna uygundu?
Uzun süre bakındı... Kararını kesinleştirdi. Usulca yanaştı, içi titriyordu. Sevgiyle okşayarak açtı kapağını içini mavi boyanın içine bir hamlede boşalttı. Mavinin kollarında aşkla benliğini terkedip erirken ikisi için de değişim süreci başlamıştı…
Sabiha ) Küçüktüfekçi