- 504 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ÇALDILAR...
ÇALDILAR HER ŞEYİMİZİ…(ı)
Önce çocukluğumuzu öldürdüler, biz daha taze kundağımızdayken. Birileri gelip göğü göğsünden böldü ikiye. Mavi kanadı, kara aktı , hem de durmadan…karaya boyadılar ve her şeyimizi… Birileri kuru ekmeğimizin arasına zılgıtlar yerleştirdi katık niyetine. Suyumuzda zehir zemberek acı bir tat kaldı dilimizde.
Sır/atın ince telindeydi esen yel. Sonra rüzgarı vurdular, duyulmasın diye aydınlığın sesi. Suskun nehirler gizli bir şelalede ağladı gizlice. Olmadık yere değildi bu hıçkırık. Meğerse soğuk bir kış gecesine kalmış sarkıt dolu konuşmalar.
-Tandırın içinde bir ana kavrulurken elinde hamur, sırtında belik belik ufacık çocuklar. Soluklar, ısıtmayınca duvarları ; bu sefer de salınırdı bacalardan tezek kokusu.-
Toprak kadar nasırlı ellerini ısırırken Züleyha ciğerindeki ağıtları bastırdı.Süleyman Efendi sarılıp tespihine üç beş ayet okudu koyu karanlığa. Arada bir, bir eliyle uzamış beyaz sakallarını sıvazlayıp, bir eliyle de sıktı tam orta yerindeki tespih tanelerini. Küçük Yusufcuk sığındındı gaz lambasının bir köşesine, dudağı kapalı, kulakları açık, öylesine dinledi Süleyman Efendi’nin tespih şıkırtılarını.
Orta bir yerde vakitsiz bir gök patladı. Bir an gündüz gelip gitti her tarafa. Çobanın çeşmesine düşmüştü, kızgın tanrıların mızrağı. Korkak pencerelerin perdeleri ,o an daha da kapandı korkudan. Titrek inleyişler kerpiç duvarlı evlerin köşesine kaldı. Delik tavanlı evlerin damlarından karanlık aktı.
Kar’a inat önce hırçın bir yağmur, toprak yollara düştü. Çamur eskiden bu yoldan gidenlerin ayak izlerini silse de ıtırlı ot kokusu salındı havaya. Bin kez ölmeyi göze almış bir Yusufcuk karar verdi bu gece uçmaya. Bir perde aralandı aralanabildiğince, pencere dar kaldı Yusufcuğun dünya gözüne…
Süleyman Efendi; müzdarip, naçar, dizlerinden daha çok yorgun düşünceleri. Bir minder, bir Züleyha bir de Yusuf’un ufku delen bakışları olmasa şahadet parmağıyla göğe gerçeği yazacaktı. Sakalını sıvazladığı ellerini, bırakıp yere düşen gözlerini aradı. Dilindeki dualar ıslattı dudağını.
Züleyha, minderin yamalı köşesine düşmüş bir çift gözü Süleyman Efendi’nin ellerine verdi. Tespihini yere bırakan Süleyman Efendi gözlerini takıp, Züleyha’nın avuçlarına “YUSUF” yazdı.
Züleyha “ IŞIK” diye fısıldar gibi nasırlı ellerini göğe kaldırırken, taş tespihini savurup kırdı camı Süleyman Efendi…
Çeşmede akan suyun “Yusuf” sesi duyuldu koca köy meydanında. Herkes daha da sıkı kapadı perdelerini. Onların uykuları kapanık kapılar arkasında olsa da açık kalan kulaklarından duydular “YUSUF” sesini.
-Nene hadi anlatsana. dedi ince bir ses. Nasırlı dudağını aralarken dilinin kuraklığında yutkundu. Ama gözlerini tavana kaldırdı.
-Biz o sıra Yusuf yaşarlındaydık. Herkes kördü ben kör doğduğumdan beri… Hatırladığım ilk şey henüz beş yaşındaydım.Beni yıkarken leğende çırılçıplaktım suyun tenime dokunuşundan anladım. Sıcaktı hissettim. Sekizinde görmeyen gözlerle yüzümü yıkamaya gittiğimde hırsızlar suyu çalmış sanmıştım. Çeşme donmuş. Ne bileyim ah görebilsem der miydim ! Herkes beyaz diye karda yüzünü yıkamış…
Üç gün sonra suyun sesini duyduğumda yüzümü yıkarken; sırf beyaz diye körü körüne yüzlerini karda yıkayanların sesini duyduğumda hırsızların gerçekten de çeşmedeki suyu çaldığına inanmaya başlamıştım. Avucuma doldurup bir yudum suyu içerken, yaşıdım Yusuf’un tandırın içindeki çığlık ve haykırışını duymuştum...
-Offff nene hadi devam etsene, anlatsana…
-Kızım hele bir perdelerini arala, tamam devam edeceğim hırsızların neden köyümüze geldiğini. Ha kalkmışken sekiz adım sol köşe bir bardak su getir elime…
YORUMLAR
DİLEK YILDIZI
Teşekkürler "glenay"...
Saygı ve selamlarımla...
önce çocukluğumuzu öldürdüler, biz daha taze kundağımızdayken. Birileri gelip göğü göğsünden böldü ikiye. Mavi kanadı, kara aktı , hem de durmadan…karaya boyadılar ve her şeyimizi… Birileri kuru ekmeğimizin arasına zılgıtlar yerleştirdi katık niyetine. Suyumuzda zehir zemberek acı bir tat kaldı dilimizde.
başlayınca çakılıp kalıyorsun sayfada....ustaca.....saygılar cano
DİLEK YILDIZI
İlgin ve alakan için sonsuz teşekkür ederim...
En derin saygı ve selamlarımla...