Kendime mektuplar ( IV)
Yönetilmek istemiyorum, çünkü sömürülmek istemiyorum.
Günlerden yolsuzluk…
Ah sevgili ben, sürekli sana yazıyorum, çünkü kimseye anlatamıyorum. Utanıyorum. Bildiklerim kimseyle paylaşılmayacak kadar kötü diye düşünüyorum. Bu durum sadece bu günle de ilgili değil, eskiden de oluyordu, ama o zamanlar o kadar bilmiyorduk, hissedemiyordum olayları. Daha gizli saklıydı sanki ya da anlayamıyordum. O yüzden de hiçbir şey kaçırmamak ve merakımızı gidermek için ev’lerin karşısına geçip haber spikerlerinin, tartışma programlarında konuşanların ağzının içine bakardık. Dinleyip öğrendikçe sinirlenip yorumlar yapar, bazen de basardık küfrü.
Artık böyle şeyler yapmıyorum. Neden bilmem ama şaşırmıyorum belki de olanlara. Ve bu açıklananların açıklanmayanların çok daha azı olduğunu hissediyorum. Bir de bütün her şey ortadayken bütün bunların komplo, dış odaklı vb gibi savunmalar ve savunmaların ötesinde hiçbir kurumun işlemez olması pek bir şey ifade etmiyor sanki. Uzunca bir süredir oluyor yapılan şeyler sadece artık her şey gözler önüne serildi. Serildi de hala kapalı değil mi bazı gözler?
Evet, evet bildiğimiz şeyleri şimdi sadece gözümüze gözümüze sokuyorlar. Ama yine de bazıları hala bu durumu ve bunları yapanları savunabiliyordu. Ve ülkemde öyle insan manzaraları görüyorum ki hiç mi hiç şaşırmıyorum. Hani önce muhalifleri sustururken onları isnatsız suçlar atarken yargıya karışılmaz diyenler şimdi sıra kendilerine gelince bunlar yalan, böyle bir şey yok, babasını nasıl haberi olmaz diyebiliyor ve en son olarak da emniyet müdürü görevden alınır, savcının emri uygulanmayıp dosya elinden alınır. Hele tepedekilerin canhıraş bir şekilde daha da baskıcı, sert bir dil kullanması ve bir taraftan da adaletten, yargının bağımsızlığından bahsetmeleri beni sadece gülümsetiyor.
Ama yine de bu on günlük süreçte milletim mizah yazarlarına taş çıkartırcasına mizah ürettiklerini de görüyorum. Bu defa eleştirmek istemiyorum halkımı. Gerçekten ne çok mozaik halkım. Düşünce üretmede, olaylara bakış şekli, yaşam tarzıyla da o kadar mozaik ki… Ne dersiniz bu çeşitlilik zenginliktir belki de birilerinin dediği gibi…
Ve işte sanki bir alacakaranlık kuşağındayım. Ya da öylece fantastik bir film seyrediyorum. Gerçekliği olmayan… Yoksa gerçek olmayan ben miydim?
Kimi kızlı erkekli oturur kimi kızlı erkekli götürür. Kimi evinde içer ,kimi evinin dışında.
Ve bir genç ölür kızlı erkekli evde oturup TV seyrettikleri için.
O kadar çok şey yapıldı ki her şey karmakarışık. Ne değerler kaldı ne de insanlığımız. Her şey yozlaştıkça yozlaşıyor ve biz buna şaşırmıyor adeta alışıyoruz.
Ben neresindeyim bu resmin? Uzunca bir süre içindeydim gibi. Herkes gibi konuşuyor, tartışıyor, eleştiriyor ve gerektiğinde duruşumu sergiliyordum. Ama şimdi öyle bir yerdeyim ki resmin dışındayım ve uzaktan dudaklarımda müstehzi bir gülümsemeyle seyrediyordum resmin içinde olup bitenleri…
Anlamadınız değil mi? Resim durağan değil ki sürekli devinen bir şeyler var içinde.
Bir arkadaşım dündü sanırım sohbet ederken durumumu anlattığımda ” kendinize dikkat etme safhasında olabilirsiniz” demişti. Olabilirdi… Çünkü artık uzaklaşıyorum her şeyden… Normal davranışlar değil belki bu kadar kargaşada yaptıklarım. Çünkü genelde böyle durumda tartışılır, eleştirilir, fikir beyan edilir, sinirlenip kızılır hatta arada bir küfür sallarsın. Sonra ülkenin nasıl kurtulacağını tartışırsın. Ya benim durumum? Gerçekten deliriyor muydum?
Ha şimdi aklıma ne geldi… Ben yalnız mıydım? Yoksa benim gibi çerçevenin dışına çıkıp olanları seyrederken gülümseyen başkaları da var mı?
Bunları düşünürken kalabalıklaşmaya başladı etrafım kızlı erkekli…
gülsüm öztomurcuk
27 aralık 2013/23.55 manavgat
YORUMLAR
Bir arkadaşım dündü sanırım sohbet ederken durumumu anlattığımda ” kendinize dikkat etme safhasında olabilirsiniz” demişti.
arkadaşınız doğru söylemiş olabilir mi?
Belki de O da kahkaha aşamasındadır.
yazı
anlattıklarından ziyade
anlattıklarının gölgesinde
anlatılmayanları da göstermesi açısından
da
önemli
ve yerinde
tebriklerimle yeşil düş'lü şair'im
akşam sormuşunuz. çıkmıştım.
bu sıralar fazla girmek istemiyorum
maviege
yazıyı göndermek istemiştim .öncelikle sizinle paylaşmak istemiştim.
anlıyorum ve sorun değil.
demekki arkadaşım da dikkat etmeli kendine...
beğendiğinize sevindim denize sevdalı yürek
saygımla
yanınızda birikenlere bir kişi daha ekleye bilirsiniz...
bunca aymazlığı bunca kokuşmuşluğu görmezden
gelenleri, hatta başka yöne çekmeye çalışanları
gördükçe ben de nerede durmam gerektiğini
bilemiyordum...
şimdi rahatım artık nerde duracağımı biliyorum....
gündemi göremeyenler bir de bu tarftan bakın diyen
çok güzel bir çalışma okutan kaleminiz hiç susmasın şairim...
her dem saygımla
maviege
ve hoşgeldiniz.sanırım kendine dikkat etmesi gerekenler çoğalıyor.saygımla...