- 682 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Aşırılık Yoksunluğu
Hislerin çehresinde yitip gitmiş, kimi zaman yoğun kimi zaman esaret içindedir, sevgi..
Mühim olan yoğun yaşamak mı, yoksa esareti cesarete çevirebilmek midir ? Muamma.
Lakin ne denli olursa olsun ’’yaşamak’’ gerek sevgiyi. ’’Aslolan içtenliktir.’’ derler ya..
Kim ne ölçüde hak verir bu yargıya orası da bilinmez.
Yarınlara bırakılmış sevgiler de vardır misal. Cesarete dönüşemeyen esaretler..
’’Yaşamak’’ mühimdir sevgiyi. Satırlarıma da bunu anlattım. Korkmamalı insan sevmekten.
Çünkü, sevmekten korkan yürek ’’yaşamaktan’’ da korkandır elbet.
Kuşkusuz, ’’sevmek’’ içtenliğiyle tanışamamaktan, yargıların önünü alamamaktan kaynaklanır bu esaret, bu korkaklık..
Bir de görecelidir sevgi. Aşırılığın yoksunluğunda bitap düşeni de vardır, bu hazzı tadamayan da..
Sevgisini ’’aşk’’ parantezine eriştirebileni de vardır, sevgisinde nefreti bulanı da..
’’Yaşamak’’ gerek sevgiyi. O sevgiyi ’’yaşayabilen’’ vasfına gelebilmeli yürekler.
İçtenlik yahut esareti bırakalım da zaman yaşasın. Biz, yalnızca ’’yaşayabilen’’ olalım sevgiyi.
Bu vasfa erişelim.
Varsın aşırılıkta kaybolsun, yahut yoksunluktan dile gelsin sevgi.
Biz yaşayabildikçe bu kavramı; o sevginin ölçütü elbet çıkar bir yerlerden.
O halde yaşasın hisler, yaşasın hüzün, öfke, neşe ve keder.
Yaşasın ve yaşamalı sevgiye dair tüm hisler..
-MerveYalçın
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.