Donan İnsanlık
Biz insanlar kimiz, neyiz,nerede duruyoruz, hangi noktadayız bir anlayan bir bilen var mı acaba. Gerçekten düşünüyor muyuz hiç? Neydik ne olduk, nerelere savrulduk hiç irdeleyen,sorgulayan var mı?
Donan eşekler değildi,bizdik aslında. İnsanlıktı donan..Donan atları bilir anlarız, peki ya donan eşeklere ne demeli..
Donan eşekler ana haberlerin konusuydu dün. İzlediğimiz görüntüler cidden ağırdı ve insan olanın içini sızlatacak cinstendi. İzlenilen şey aslında bizi bir muhasebeye ve düşünceye sevketmesi gereken bir durumdu. Bu ağır kışta sahipsiz korumasız ve korunaksız başıboş bırakılmışlardı hayvanlar. Önce kar altında ıslanmışlar, sonra da kuru ayazda donda buzlanmışlardı. Ölmek can çekişmek üzereyken fark edilmiş ve kurtarılmışlardı.
Anlaşılan ihtiyaç kalmamış ki sıcak yuvalarından bırakılıvermişlerdi. Biz insanlar iyi gün dostlarıyız. Faydalandığımız sürece kıymet verir sonra bir kenara atıveririrz.
Niçin kara kışa, açık alana terk edilir bu zavallıcıklar; sebep nedir,ölüme bile bile niçin atılırlar anlamak zor?
Anlaşılan, sahibine hizmet sunamaz yaşa gelmiş olmalarından olsa gerek,yani güçten ve çaptan düşmüş olmalarından..
Aslında onlar genç ve güçlüyken bizlere hizmet sunarken aileden biri gibidirler. Evimizde ahırımızda barındırdığımız, her gün yemini suyunu verdiğimiz,işimizi gören yükümüzü taşıyan hizmetkarlarımızdır. Hizmet verirken yakınımızdadırlar ama güç ve kuvvetten düştüklerinde yaşlandıklarında uzaklaştırılması gereken varlıklardır. Düşünce ve anlayış bu maalesef. Eğer işinize yarıyor faydalanıyorsak barındırıp yemleyip sulayacağız,yaşlanıp da çaptan düşmüşse uzaklaştıracağız.
Çok acı ama kapı dışarı edildiklerinde hayvanların başına gelen de bu. Ya donacak ya da kurda kuşa yem olacaklar.
Bu sadece eşeklere özgü de bir durum değil üstelik. Hizmetimizdeki tüm canlılar onlardan farksız. Hemen hepsine aynı muameleyi yapıyoruz.
Kedimize köpeğimize daha farklı mı davranıyoruz. Kedilerin azat edilişlerini, köpeklerin katlediliş şekillerini bir hatırlayın. Ya av tüfeğiyle,ya zehirli bir iğne ile veya zehirli bir yemle yaşamına son veriliyor bu canlıların. Oysa daha düne kadar bizi,ailemizi, tüm varlığımızı koruyan onlar değiller miydi? Peki ne oluyor da dönemleri tamamladığında başlarına bu iş geliyor. Üstelik hiç lüksleri olmadığı,bize bir külfeti olmadıkları,hiçbir şey istemedikleri halde.
Bir kulübede veya küçük bir barınakta yaşayıp, yenilen içilenden arta kalan bir iki lokma ile karınlarını doyurdukları halde. Aç ve sefil,başkaca hiçbir talepleri olmadığı halde onca sene hizmet ettikleri sahipleri tarafından kapı dışarı edilip sokağa atılıyorlar.
Önemli bir mesele bu aslında. Bizi düşünmeye sevketmesi gereken, insanlığımızı sorgulamamızı gerektiren bir mesele..
Hepimizin sahip çıkması gereken bir husus bu. Sorumluluk bizde,biz insanlarda hepimizde. Onlar bizlere emanet. Onları koruyacak bizleriz. Onları başka varlıklardan,soğuktan dondan biz alıkoyacağız. Bize emanetler onlar.
Gözümüz gibi bakacağız. Bu iş öyle göstermelik bir iki günle geceyle geçiştirilecek bir konu değil. Yılda bir kez hatırlanan hayvan hakları günüyle çözümlenecek bir mesele değil. Biz insan ve toplum olarak bu işe eğilmek, duyarlı olmak ve bu sorunu çözmek durumundayız.
Denilebilir ki henüz insanlık olarak kendi meselemizi çözümlemiş değiliz,başka canlılara mı geldi sıra...İstendikten sonra hem kendi meselemizi,hem de başkalarının sorunlarını çözeriz. Yeterki istensin, yeterki vicdanımızın sesine kulak verilsin…
Kemal GÜL
21.12.2013
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.