- 1184 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Toprak ve Su Misali
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Suyun toprağa olan aşkından bahsedecek olursak;
……
Yanlış duymadınız evet, su toprağa aşıktır esas, toprak değil..
……
Hala mı çözümleyemediniz? O zaman bir hikayeyle anlatayım size en iyisi nedenini..
Yazın en kavurucu sıcak zamanlarında başladı su ile toprağın hikayesi..
Yaşayan herkesin kendine muhtaç olduğunu düşünen su, o gün karşılaştı toprakla.. Susuzluktan verimsizleşmiş, çölleşmiş toprağı su bulmuştu. Suyu gören toprak yılların acısını çıkaracaktı, çıkarmıştı.. İçine çekmişti bütün suyu, ama yine de doyamamıştı.. Bütün varoluşunu ona adayabilirdi ama onsuz asla.. Bilemiyordu ama ulema suyun kendisini yine onsuz bırakacağını.. İçten gelen saf sevgisiyle sarılmıştı suyu, su ise bağlanmıştı bir avuç toprağa.. Her ikisi de birbiri olmadan yapamazken, su bıraktı bir müddet sonra toprağı ılık bir meltem ile.. Su toprağı bıraksa da unutmadı yeniden çölleşen toprak suyunu.. Su geri dönmek istese de bulamadı çekip gittiği yolunu, kayboldu.. Aramaya başladı toprağını; anladı her şey onunla güzel onunla anlamlı, onunla verimli.. Gördü toprakta Yaradanın güzelliklerini; gözlemledi evreni ve yaşayan her canlıyı üzerinde.. Çiçeklerden öz toplayan arıları, yemyeşil çimenlerinde uçuşan kelebekleri..
Rüzgarı buldu, yağmuru buldu, hatta güneşi bile buldu.. Ama toprağını bulamadı.. Kimse toprak gibi sevmemişti onu; ne rüzgar, ne yağmur ne de güneş.. Güneş yakıyordu, rüzgar üşütüyordu, yağmur ise derdine dert ekliyordu..
Kimse toprak gibi sevemiyordu.. Sevemiyordu…
Böyle biter toprak ile suyun hikayeleri..
Siz hangisi oluyorsunuz bu durumda? Toprak olup sıcaktan kavrulan mı, su olup aşk için yollara düşen mi?
Suyun toprağa olan hasreti, arayışı aşktan mıdır yahut kendisini sevmeyen suyun, toprağın ona sevgisiyle kendini mutlu etme gösterisi midir?
Hakikat dediğin birdir, herkesin de bildiği gibi Hakkın yolu birdir.. Ama hakikatı anlamak için de içinden geçmesine “Enel Hak” deyip, buna izin vermek gerekir. Yoksa su alıp, batmaması imkansız olan bir gemiyi ayakta tutmaya yarayan bir uğraştır bizim aşkı aramamız.. Osho bir kitabında “Aşk anlaşıldığında sen tüm ermişleri ve dünyanın tüm mistiklerini anlamış olacaksın. O zor birşey değildir. O senin kalp atışın ya da nefesin kadar basittir. ….. Demek istediğim aşk doğuştan gelir”
Aşk bir uğraş değildir, bir öğrenme değil çünkü; sadece gelişiminin bir parçasıdır.. Onun sayesinde engellerini kıracaksın. O zaman aşk senin doğal, içten gelen varlığın olur. O engelleri ta ki kırmaya başlarsın aşk başlar akmaya; evrenin güzelliğini görürsün. Sözlüğünde anlamı olan bütün kelimelerin anlamlarını en baştan yazmaya başlarsın; yazdıkça da mutlu olursun. Çünkü özümseyerek içine akıttığın bir evrende yaşamanın mutlak mutluluğunu hissedersin.. O ilahi güç sende her daim vardı, ama saklanıyordu o engellerin, barikatların ardına.. O kadar basit olsaydı mutlu olmak, dünyada mutsuz insan olabilir miydi? Savaşlar, soykırımlar, katliamlar, ekonomik krizler vs. olur muydu sanıyorsun? O hali hazırda seni bekliyor, nerde mi?
İçinde!..