Felç
Boş bir otobüsün en arka koltuğundaydı. Hafif maviydi rengi bugün. Otobüsün cızırdayan ışığı, sol bacağının titremesine neden oluyordu. Yaklaşık beş yıldır felçli sol yanı. Ona sorarsanız tam gününü söyler. Zor bir şekildede olsa inmişti otobüsten. Karnından gelen ses tüm sokağı inletiyordu. Artık yemek yemeliydi. Sol ayağını sürüyerek girdi eski bir lokantaya. Sineklerin kol gezdiği lokanta, kalite olarak vasatın altındaydı. Ama uzun bir süredir umursamıyordu böyle şeyleri. Ona sorarsanız tam gününü söyler. Oturdu boş görünen bir masaya. Hemen yanında yirmili yaşlarda bir çocuk belirdi. Adı Mehmet olmalıydı. Çoğu zaman tutturamasada isimler üzerine tahmin etmeyi severdi. Adı Mehmet değilmiş. Bir tas tarhana çorbası ve bolca ekmek istedi. Günlerdir uyumuyordu. Ona sorarsanız tam gününü söyler. Ceketinin sağ cebinden bir kitap çıkardı. Pantolonunun ve ceketinin sol ceblerini kullanamıyordu zaten. Biraz okumaya çalıştı. Beceremedi. Uyku tüm bedenini ele geçiriyordu. Böyle sıcak bir yerde bulunmuyordu uzun bir süredir. Ona sorarsanız tam gününü söyler.
Kapı sert bir şekilde kapandı. Kafasını tutan kolu o şiddetli sesle kaydı ve çenesi önünde duran tasın içine girdi. Çenesindeki bir tutam sakal tarhana çorbası olmuştu. Hiddetli bir şekilde fırladı masadan. Kapıdan içeri giren, baştan aşağıya ıslanmış kısa boylu kıza baktı. Gülümsedi. Oturdu yerine. Çorbasını yudumlamaya başladı. Çenesini silmedi. Gözlerinden dökülen bir kaç damla göz yaşınıda. Kalbinin acıdığını hissetti. Uzun bir süre önce ölen anne ve babasını düşündü. Ona sorarsanız tam gününü söyler. Kısa bir süre önce onu terk eden karısını düşündü. Ona sorarsanız tam gününü söyler. Artık bu Dünyadan gitmesi gerekiyordu. Cebinden onbeş lira çıkartıp masanın üzerine bıraktı. Ustaya dönüp paranın fazlasını Mehmet’e vermesini söyledi. Ama onun adı Mehmet değildi. Sol ayağını sürüyerek lokantadan çıktı. Kapının önünde duran aracına binip dünyayı terk etti.
twitter.com/hbaysan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.